Almanya’da binlerce çiftçi hükümetin sübvansiyonları ve motorin indirimini iptal etmesi nedeniyle sokaklara çıktı. Çiftçiler konvoylar halinde traktörleriyle yolları kapattı ve hükümetin ilgili kararlarını geri alması talebinde bulundu.

Bir hafta süren protesto gösterilerinin ardından çiftçiler, geçtiğimiz gün başkent Berlin’de büyük bir miting düzenledi.

Berlin’deki eylemleri, Almanya’dan yayın yapan Artı49 Genel Yayın Yönetmeni Hakan Erol anlattı. “Almanya’da ‘trafik ışığı’ koalisyon hükümeti, bir bütçe krizi yaşıyor” diyen Erol, bütçede açık veren yönetimin bu açığı kapatmak için çeşitli kesimlerin haklarını budamaya çalıştığını ifade etti.

Erol, çiftçilerin tarımsal dizel sübvansiyonunu kaldırmak ve vergi muafiyetini sonlandırmak isteyen hükümetin ayrıca bu yolla 1 milyar Euro tasarruf sağlamayı amaçladığını kaydetti.

‘Önce uyarı mitingi gerçekleşti’

Çiftçilerin ‘koşulsuz’ şekilde bu kararların geri çekilmesini ve taleplerinin kabul edilmesini istediklerini ve pazarlığa kapalı olduklarını vurgulayan Erol’un açıklamaları şu şekilde:

İlk eylem 18 Aralık'ta oldu. Berlin'de binlerce traktörle bir ‘uyarı’ mitingi gerçekleşti. Bu eyleme koalisyon hükümetinin Tarım Bakanı Cem Özdemir de katıldı. Ancak, mitingde ıslıklandı. O konuşurken eylemciler de ‘koalisyon hükümetin son’ sloganları attı. Cem Özdemir, protestoları anlayışla karşıladığını ifade etti ve bazı şeylerin farklı olmasını istediğini ancak bütçenin durumunu değiştiremediğini söyledi. Bunu Alman basınının bir bölümü değerli bulurken bir bölümü ise Cem Özdemir'in rol yaptığını söyledi.

Çiftçiler daha sonra 8 Ocak'ta eylemler yaptılar. Tüm Almanya'da yolları kapattılar. Bu ikinci uyarıydı ve 15 Ocak'taki büyük miting için enerji biriktirme hamlesiydi. Başarılı oldular da... Çiftçiler ülkenin çeşitli kesimlerinden destek almayı da sürdürüyorlar.

Son olarak 3 gün önce Berlin'de büyük bir miting gerçekleşti. 6 binden fazla traktör başkenti işgal etti. Burada Brandenburg Kapısı'nda Maliye Bakanı Christian Lindner konuşma yaptı, ancak o da eylemcilerin protestosuyla karşılaştı. Islıklandı, yuhalandı ve çiftçilere kötü haberler verdi. Bakan konuşmasında, tarımsal mazot üzerindeki vergi indirimine aniden son vermek yerine yıllara bölündüğünü açıkladı. Bu yıl için yüzde 40, 2025 için yüzde 30, 2026 yılında ise tamamen son verme planını anlattı. Haliyle çiftçiler bu karardan memnun olmadı.

‘Hükümet çiftçileri aşırı sağla işbirliği yapmakla suçluyor’

Hükümet, çiftçi eylemlerini aşırı sağcılarla işbirliği yapmakla suçluyor. Bu durum kısmen doğru kısmen de yanıltıcı. Faşist Nazi partisi AfD'nin, çiftçi eylemlerini etkilemeye çalıştığı muhakkak. Keza eylemlerin yapıldığı gün ve bir gün öncesinde sürekli olarak X'te gündem çalışması yürüttüler. Kendi hashtagleri üst sıralara çıktı. On binlerce paylaşım yapıldı. Keza yine bazı çiftçilerin traktörlerinde AfD sözleri ve pankartları da yer aldı. Yine, konvoy yapanlara destek veren vatandaşlar arasında, gerici Alman İmparatorluğu bayrağını açanlar da oldu. Yani, bir ‘kriz’ var ve sağcılar bunu ‘fırsata’ dönüştürmeye çabalıyor. Yine de bunlara bakarak, elbette ki hakları için sokağa çıkan insanları karalamak doğru değil. En fazla, Alman komünistlerine, devrimcilerine, solcularına kızabiliriz, bu alanı bu kadar boş bıraktıkları ve sağa pay verdikleri için. Keza, çiftçiler verdikleri röportajlarla da gözlerini dört açtıklarını ve AfD'lilerin propagandasına izin vermediklerini anlatıyorlar. Yani, hükümet sağ hareketlilliği görüyor ve kendisine karşı olan her şeyi ve herkesi onlarla ‘işbirliği’ yapmakla suçluyor. Bu tehlikeli, çünkü hem hakları için mücadele eden insanlar bir şekilde karalanmış oluyor, hem de gerçek tehlikenin şiddeti azaltılıyor.

Geçerken not etmekte fayda var, çiftçi eylemlerini düzenleyen Alman Çiftçiler Birliği’nin de genelinin merkez sağ parti olan CDU’dan ve büyük çiftlik sahiplerinden oluştuğunu bilmek gerekiyor.

‘Ülke hiç olmadığı kadar politize’

Öte yandan, aslında Almanya'da birçok ‘şey’ daha oluyor. Çiftçi eylemleri bunun yalnızca bir tanesi. Ülke hiç olmadığı kadar politize, uzun zamandır olmadığı kadar da gergin. Başta çiftçi eylemleri olmak üzere, makinistlerin grevi, AfD'li faşistlerin ‘gizli toplantısının’ ifşası, göçmen krizi, Filistin için sokak eylemleri, koalisyon hükümetinin her geçen gün kan kaybetmesi, enflasyonun, özellikle de gıda enflasyonunun artması, erken seçim çağrıları, her fırsatta Başbakan Scholz'un istifasının istenmesi, Nazi partisinin bazı yerlerde seçimi önde götürme krizi, yine Nazi partisinin kapatılması için yapılan eylemler, ABD'den daha çok savaşa katıldıkları için ülkede Ukrayna krizinin etkileri... Saymakla bitmez. Bir bunun gibi daha olaylar ve gündemler sıralayabilirim. Ancak bu kadarının bile Almanya'da yaşayan bir insan için bir hayli fazla olduğunu söylemek gerekiyor.

Kısacası, eskiden Türkiye'nin gündemini ‘kıskanırdım’, artık buna gerek kalmadı. Zira, ülkenin Türkiye'nin gündeminden aşağı kalır yanı artık bulunmuyor.

Çiftçi eylemleri nereye evrilir bilemem ama Almanya'nın başka bir ’yola’ gireceği kesin...