Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) Cumartesi günü Zhuque-2 Y-2 roketini fırlattı. Yörüngeye başarılı bir şekilde uçan dünyanın ilk sıvı metan güdümlü roketi oldu. Sıvı metan roketlerinin yüksek performans, düşük maliyet ve yeniden kullanılabilir olması sebebiyle önemli bir atılım olduğu belirtiliyor. Ayrıca sıvı metan roketinin gelecekte insanlı uzay uçuşu teknolojisinin geliştirilmesinde ana etken olması bekleniyor. Havacılık sektöründeki büyük güçler sıvı oksijen ve metan motorları geliştirmek için çabalıyorlar. SpaceX'in yanı sıra ABD'nin Blue Origin Corporation, Avrupa'nın Ariane Corporation ve Rusya Ulusal Havacılık ve Uzay Kurumu da bu roketleri geliştiriyor. Geçtiğimiz haftada Çin’in insanlı uzay aracı mürettebatının çektiği uzay istasyonun fotoğrafları yayımlamıştı. Tüm bunlar gözleri bir kez daha uzaya çevirdi. Bu heyecan verici gelişmeleri okurken aklımıza “Yıldız Savaşları” gibi filmler geliyor. Yeni bir yerleşim yeri arayan insanlık uzay gidiyor ve orada da paylaşım kavgasına düşüyor. Ve devreye bilimkurgu filmlerinin vazgeçilmez sahnesi giriyor: Lazer silahlı, donanımlı kıyafetli, uçan gemilerle çatışan insanlık. Teknolojik gelişmeler sayesinde ne kadar fütüristtik yaşam hikâyesi varsa bugün birer birer yaşıyoruz.

Aktörler çoğaldı

Askeri amaçların, teknolojik gelişimlere neden olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda uzayın da bunun dışında kalacağını düşünemezdik. Bu nedenle uzaydaki yarışa 1940’lardan aşinayız. Soğuk Savaş döneminde SSCB ve ABD arasında gerçekleşen bu yarış bugün yerini yeni aktörlere, yeni teknolojilere ve daha sert açıklamalara bıraktı. İlk defa 1947 yılında kullanılan "Uzay yarışı" terimi şimdilerde “Uzay savaşı” şeklinde ifade ediliyor. Sovyetler Birliği Kozmonotu Yuri Gagarin’in uzaya ilk defa gitmesiyle başlayan “Uzay yarışı”  SSCB’nin dağılmasının ardından Rusya ve ABD’nin Uluslararası Uzay İstasyonu Programında anlaşmalarıyla sona erdi. Bugünse Çin’in önemli bir ivme kazanmasıyla birlikte uzay çalışmaları yeniden stratejik alan olma özelliğini kazandı. Tek kutuplu sistemin gerilediği bir dünyanın şartları oluşurken insanlığa yön veren ülke olmak içinde yarış yeniden başladı. ABD ve Çin’in yanı sıra Rusya ve Hindistan’da uzay da varım diyor. Japonya, Fransa, Güney Kore gibi ülkelerde burada yer tutmak istiyor. Üstelik bunun bir “yarış” hatta “savaş” olduğu da sık sık deklare ediliyor.

Düşman algısıyla ittifak arayışı

Aslında yeni dönemde “uzay savaşı” ifadesinin kaynağı ABD oldu. Çin’in kendi uzay istasyonuna sahip tek ülke olması ve uzay programıyla dikkatleri üzerine çekmesi ABD’yi de harekete geçirdi. Uzmanlar, ABD’nin şu anki haliyle geride kalacağını düşündüğü için “Çin tehdidi” teorisine ve özel sektöre sarılmak zorunda kaldığı yorumunu yapıyorlar. Çin, uzayın barışçıl bir şekilde keşfedilmesi hedefini sık sık hatırlatırken ABD “Uzayda silahlanma” retorikleri üzerinden yeni ittifak arayışlarına girdi. ABD’nin “Artemis Anlaşması”nı İngiltere, Japonya, Avusturalya, Kanada, İtalya, Lüksemburg ve BAE imzaladı.   2019 yılında ABD Başkanı Donald Trump’ın onayladığı savunma bütçesiyle ülkenin 6. askeri gücü olan Uzay Kuvvetleri Komutanlığı kuruldu. 2019 yılında yapılan NATO Zirvesi’nin sonuç bildirisinde, uzay, “yeni tehdit” ve “yeni askeri hareket alanlarından” biri olarak tanımlandı. Ve böylece “Uzay Savaşı” terimi de sık sık kullanılmaya başladı. Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) Başkanı Bill Nelson, BBC’ye "ABD yeniden Ay'a gitmek için Çin ile yarışıyor" derken, ABD Hava Kuvvetleri'nde görev yapan General David Goldfein, uzaya da sıçrayabilecek bir savaşa karşı hazırlıklı olunması gerekiyor” diyerek ülkesinin siyasilerine uyarıda bulundu. Benzer bir açıklamayı da ABD Uzay Kuvvetleri Komutanı Saltzman, Newsweek’e yaptığı açıklamada söyledi. Saltzman: “Böyle dünya dışı bir savaş patlak verirse geleneksel hava, kara ve deniz savaşlarından çok daha yıkıcı olma potansiyeline sahip ve sivillerin yaşamını yüzyıllar boyunca etkileyebilir” dedi.  Hatta bu yaklaşımlar raporlara da şu ifadelerle yansıdı: “ABD, ‘Space Pearl Harbor’dan kaçınmak istiyorsa, ABD uzay sistemine saldırı olasılığını ciddiye alması gerekiyor.” Yeni Endüstri Peki bu yarışın kızışmasının sebebi ne? Öncelik elbette dünyadaki iletişim sistemlerinin ve bu sistemlerle iç içe olan ekonomi ile günlük yaşamın bağlı olduğu pek çok uydunun burada bulunması. Ülkerlerin gücü elinde tutması için artık petrol, toprak yetmiyor. Uzmanlar, uzay truzmi, uzay madenciliği, dünya gözlem işleri gibi gerekçelerin bu yarışa neden olduğunu söylüyor. “Yeni petrol artık uzay madenciliği” denmesi de bu nedenle abartı kaçmıyor. Özel sektörün iştahının kabarmasının arka planında da trilyon dolarlık bir endüstriye dönüşeceği beklentisi var. Özellikle NASA’nın “önde kalmak” için ayırdığı bütçe gözleri bu alana çekmek için yeterli. NASA’nın sadece, 2021 yılındaki harcamalarının bir önceki yıla göre yüzde 10,7 arttığı ve 71,2 milyar dolara çıktığı raporlara yansıdı. “Uzay savaşı” sayesinde teknolojinin önde gelen isimleri Elon Musk ve Jeff Bezos milyon dolarlık devlet finansmanlarından yararlanıyor. SpaceX şirketi üç milyar dolarlık, Blue Origin şirketi 3,4 milyar dolarlık sözleşme imzaladı. Üstelik bunlar buzdağının görünen kısmı, devlet finansmanından yararlanan küçük şirketleri de unutmamak lazım. 2019 yılında bu alanda 178 şirket kurulmuş ve 5,8 milyar dolar yatırım yapılmış. Yine bu alanda 78 milyar dolarlık bir sermaye transferi gerçekleşmiş. Üstüne birde Morgan Stanley Bankası, uzay endüstri hacminin 2040 yılına kadar yıllık 1 trilyon doların üzerine çıkacağını tahmininde bulundu. Ekonominin yanı sıra diğer bir etkeninde Ukrayna müdahalesi ve Filistin savaşı olduğu belirtiliyor. Savaşlarda uyduların özellikle istihbarat, erken ihbar ve iletişim alanındaki etkileri de uzay yarışının kızışmasına sebep oldu.

Milli Uzay Programı

Afrika’nın yükselen önemi: Beijing Zirvesi ve küresel dengeler Afrika’nın yükselen önemi: Beijing Zirvesi ve küresel dengeler
Peki Uzay mücadelesinde Türkiye nerede? Türkiye’de 2018 yılında Türkiye Uzay Ajansını kurdu ve Milli Uzay Programı kapsamında 10 hedef belirlendi.

Cumhuriyet'in 100'ncü yılında uluslararası işbirliği ile yakın Dünya yörüngesinde ateşlenecek milli ve özgün hibrit roketle Ay'a sert iniş gerçekleştirilecek.

Yeni nesil uydu geliştirme alanında dünya ile rekabet edebilecek ticari bir marka ortaya çıkarılacak.

Türkiye'ye ait bölgesel konumlama ve zamanlama sistemi geliştirilecek.

Uzaya erişimi sağlamak amacıyla bir uzay limanı işletmesi kurulacak.

Uzay havası veya meteorolojisi olarak tabir edilen alana yatırım yapılarak uzaydaki yetkinlik artırılacak.

Türkiye, astronomik gözlemler ve uzay nesnelerinin yerden takibi konularında daha yetkin bir konuma getirilecek.

Uzay alanında sanayi kümelenmesi ile entegre çalışmalar yürütülecek.

Uzay teknolojileri geliştirme bölgesi: ODTÜ ile birlikte yerli ve yabancı yatırımcılarla ev sahipliği yapacak bir uzay teknoloji geliştirme bölgesi kurulacak.

Uzay alanında etkin ve yetkin insan kaynağını geliştirmek amacıyla uzay farkındalığı oluşturulacak. Net olarak tanımlanmış alanlarda yüksek lisans ve doktora bursları verilecek. Ulusal, uluslararası yaz okulları, kurslar ve çalıştaylar organize edilecek.

Bir Türk vatandaşı, bilim misyonu uzaya gönderilecek.

ü

ü