Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC) teknoloji devi Apple’ı ürünlerinde “yasa dışı yollarla işlenen madenleri” kullanmakla suçluyor. Bu olay geçtiğimiz hafta uluslararası basında yer buldu.
Le Monde’da yer alan habere göre, bu madenler çok sayıda insan hakları ihlallerinin yapıldığı Kongo maden ocaklarından geliyor. KDC hükümetinin avukatlarına göre, madenler KDC dışına, özellikle de aklandıkları Ruanda’ya götürülüyor.
KDC’yi temsil eden Washington DC merkezli avukatlık firması Amsterdam & Partners LLP ve Paris merkezli Bourdon & Associés avukatlık firması geçen hafta bu konuyla ilgili önemli bir adım attı. Apple’ın ana şirketinin yanı sıra Fransa’da bulunan 2 iştirakine uyarı mektubu gönderdi.
Apple ise pazarlama kampanyalarında sürekli olarak çevre ve sosyal sorumluluk anlayışına sahip olduğunu vurguluyor. Raporlarında kullandıkları madenlerin standartlarıyla uyumlu olduğunu öne sürüyor.
“Kanlı madenler”
Yasal süreç başlatılmadan önce uyarıda bulunan avukatlar, Ruanda’nın yasa dışı madencilikte, özellikle de Kongo’daki kalay ve tantalın işlenmesinde merkezi bir rol oynadığını belirtiyor. Bu madenlerin yasa dışı yollarla çıkarıldıktan sonra, Ruanda’ya kaçırıldığı, orada uluslararası tedarik zincirine dahil olduğu belirtilen uyarı mektubunda “Bu çatışma bölgesi madenleri büyük ölçüde pek çok insan hakları ihlallerinin yapıldığı Kongo madenlerinden gelmektedir” deniyor.
Yeraltı madenleri bakımından zengin olan KDC dünyada kobaltın birinci üreticisi konumunda; Afrika’nın ise en büyük bakır üreticisi. The Enough Project adlı STK’nın 2015 yılında yayınlanan raporunda şu ifadeler yer alıyor: “Bu maden sahalarının genellikle silahlı gruplar tarafından kontrol edildiği görülüyor, bu gruplar sivilleri baskı ve şiddet yoluyla çalışmaya ve bu madenleri taşımaya zorluyor. Bu madenlerde aynı şekilde çocuklar da çalışmaya zorlanıyor.”
Çatışma bölgesinden “kurtulan” madenler
Global Witness adlı STK’ya göre ITSCI programı KDC’de çatışma bölgesinden kurtulan madenlerin sorumlu şekilde tedariğinin sağlanması için on yıl önce kurulmuş olan başlıca mekanizmalardan biri. 2022 Nisan’ında Global Witness, KDC’deki bu programı bilinenin aksine çatışma, çocuk işçi çalıştırma ve kaçakçılıkla ilişkili madenlerin aklanmasına katkı yapmakla suçladı.
Elektronik ürünlerde sıklıkla kullanılan 3T adı verilen metaller olan kalay, tantal ve tungsteni sağlamak için Apple, Intel, Samsung, Nokia, Motorola veya Tesla gibi bu “kusurlu” mekanizmaya güvenen büyük şirketler Global Witness’a başvurdu. STK, KDC’nin doğusundaki belli bir bölgede 2021’in ilk çeyreğinde program dahilindeki madenlerin % 90’ının kaçak maden ocaklarından geldiğini açığa çıkardı.
“Tüm yasal seçenekler masada”
KDC tarafından gönderilen uyarı mektubuna bir dizi soru da eşlik ediyor; bunlar “Apple ürünlerinde kullanılan 3T madenlerine” ilişkin sorular. Apple’a mektuba cevap vermesi için 3 hafta süre veren avukatlar “şu anda tüm yasal seçeneklerin masada olduğunu” da ekledi.
Apple 2023 tarihli yıllık raporuna atıfla, tedarik zincirinin parçası olan 3TG (kalay, tungsten, tantal, altın) dökümhane ya da rafinerilerinden herhangi birinin dolaylı ya da dolaysız KDC’deki ya da komşu ülkedeki silahlı gruplara finansal destek veya yarar sağladığına dair makul bir dayanak bulunmadığını ileri sürdü.
Kongolu yetkililere göre, birtakım silahlı gruplar Ruanda ve Uganda’daki stratejik tedarik zincirlerinin kontrolünü elinde bulunduruyor. Bu maden zengini bölge hükümet güçleri ve M23 isyancı grubunun çatışmalarına sahne oluyor. BM, ABD ve AB de M23’ün komşu Ruanda destekli bir grup olduğunu söylemişti.
Afrika’nın kalbinden teknoloji mağazalarına
Doğal kaynaklar çok uluslu teknoloji şirketlerinin aracılığı ile mağazalarda satılan telefonlar ve bilgisayarlara dönüşüyor.
Uzmanlara göre, gelişmiş ülkeler, geri bıraktırılmış ülkelerin madenlerini kendi amaçları doğrultusunda kullanıyor. Ucuz işgücüyle üretim ve hammadde ihracı bu durumu gözler önüne seriyor.
Sonuç itibarıyla, doğal kaynakların varlığı bir ülkenin refahı için büyük bir değer olsa da bu kaynakların bölge halkının yararına kullanılması engelleniyor. Sömürge madenciliğinden, kaynakların çıkarıldığı ülkeler değil, çok uluslu şirketler ve onların ülkeleri fayda sağlıyor.
Afrika’nın kalbi Kongo’da ise zengin maden kaynakları halka refah getirmek yerine yoksulluk getirmeye devam ediyor.