Gökhun Göçmen
Dünyanın en büyük 19 ekonomisi, Avrupa Birliği ve Afrika Birliği’nin bir araya gelerek oluşturduğu G20 zirvesi, Brezilya’nın Rio de Janerio kentinde18-19 Kasım’da yapılacak. Sürdürülebilir kalkınma, küresel yönetişim, yoksulluk ve eşitsizlikle mücadele ile yeşil enerjiye geçiş gibi başlıkların tartışılacağı zirveye Brezilya’nın ev sahipliği yapması Güney ve Kuzey ülkelerinin diyalog kurmasına imkan tanıyabilir.
Brezilya Batılı ülkelerin oluşturduğu Kuzey kampı ile yakın iletişimi sürdürürken aynı zamanda Küresel Güney ülkelerinin oluşturduğu BRICS’in en önemli atlörleri arasında yer alıyor. Brezilya son dönemde Çin ile birlikte Ukrayna krizinin diplomatik yollarla çözümüne ilişkin sunduğu yol haritası ile uluslararası sorumlu bir aktör olmak istediğini gizlemiyor.
İngiltere Dış Politika Grubu yaklaşan G20 zirvesine dair hazırladığı raporda Brezilya’nın Kuzey ve Güney ülkeleri arasına kendini başarıyla yerleştirdiğini belirterek “Kilit önemde olgunlaşan bir güç olarak birçok tarafla dost olan Brezilya sadece G20’nin dönem başkanı değil. Brezilya aynı zamanda gelecek dönem BRICS ve COP30’un başkanlığını alarak G20 ve ötesindeki coğrafyada kurucu güç olarak kendini takdim ediyor.” ifadelerine yer verdi.
BM’den IMF’ye reform önerileri masada
Küresel Güney ülkelerinin Birleşmiş Milletler olmak üzere küresel yönetişimdeki reform taleplerine İngiltere gibi Batılı ülkelerin de kapı araladığı anımsatılan raporda Brezilya’nın bu fırsatı değerlendirerek yeni bir denklem kurabileceği belirtildi. “Breilzya’nın G20 Zirvesi: Küresel Kuzey-Güney İlişkilerinde Köprü Olmak” başlığını taşıyan raporda ayrıca Afrika Birliği’nin de bu sene ilk kez G20 zirvesinde kurumsal olarak yer almasının reform konusundaki çok sesliliğe katkı sağlayacağı aktarıldı.
Breilzya’nın G20 sorumlusu Büyükelçi Maurício Lyrio zirve öncesinde yaptığı açıklamada küresel yönetişim başlığına dair şunları kaydetti:
“Devlet başkanları ile sınırlı olacak tartışmanın odağı, Brezilya’nın G20 başkanlığının ana teması olan küresel yönetişim reformu olacak. Teklif; Birleşmiş Milletler, Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) gibi temel uluslararası kurumların çağdaş gerçekleri yansıtacak şekilde, daha adil ve etkili yönetişimi nasıl teşvik edeceğini ele alıyor.”
Küresel Güney ülkeleri G20 Zirvesini neden önemsiyor?
ABD ve takipçilerinin hegeomon olduğu platformların aksine G20’de herkesin eşit oy hakkına sahip olması, Batılı ülkelere veto yetkisinin verilmemesi kurumu Küresel Güney açısından kıymetli kılıyor. Endonezya, Hindistan ve Brezilya’nın dönem başkanlıkları sürecinde Küresel Güney ülkeleri kendilerini rahatlıkla ifade ederken bu eğilim gelecek yıl Güney Afrika’nın ev sahipliğinde devam edecek.
Küresel Güney ülkelerinin yarısını oluşturduğu G20 küresel sorunlara çözüm bulma açısından da diğer benzer Batılı platformların önüne geçiyor. Örneğin 2008 mali krizi sırasında Çin ve Batılı ülkeler ortak uluslararası bir ekonomi programı üzerinde çalışarak sürece büyük katkı sunmuştu. Benzer şekilde bu yılda Çin’in yoksullukla mücadele, temiz enerji ve sürdürülebilir kalkınma konularında öne çıkması bekleniyor.
Batı’nın tek tipçi yaklaşımı riskler arasında
Breziya’nın ev sahipliğindeki G20 Zirvesi’ne Çin’in yapacağı katkılar ülke içinde de tartışılmaya devam ediyor. Çin gelişmekte olan bir ülke olarak BRICS ile birlikte hareket ettiğini ve platformun genişlemesinin bir fırsat olduğunu dile getiren Çinli uzmanlar risk faktörü olaraksa Batı’nın hemgonik yaklaşımına işaret ediyor. Çin’in Global Times gazetesine yazan Çin Dışişleri Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Müdürü Ling Shengli ve Çin Dışişleri Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Asistanı Li Roushi şu değerlendirmelerde bulundu:
“Küresel iş birliğinin daha kapsayıcı ve temsili olması gerekiyor. Gelişmekte olan ülkelerin küresel söylemin çeşitliliğini artırma çabaları ile kıyaslarsak ABD ve Avrupa’nın hegomonik söylemlerle mekanizma kurma girişimler son derece uygunsuzdur. ABD’de BRICS ülkelerinin ivmesiyle ortaya çıkan tabloyu dengelemek için G20’nin kullanması yönünde sesler yükseliyor. ABD ve kimi Batılı ülkeleri Çin ve BRICS ülkelerini eleştirmek yerine küresel sorunları çözmeye ve fikir çeşitliliğini artırmaya odaklanmalıdır.”