Haber: Erkin Öncan

Hamas’ın 7 Ekim’de başlattığı Aksa Tufanı operasyonu ve devamında İsrail’in Gazze’de aralıksız sürdürdüğü bombardımanlar, Filistin’in İsrail karşısındaki uzun süreli direnişinde yeni bir dönemin kapılarını araladı.

İsrail ile Arap ülkeleri arasında devam eden normalleşme tartışmaları ise, İsrail’in Gazze’de sivillere yönelik ısrarlı saldırılarıyla birlikte tamamen rafa kaldırılmış oldu. Hamas ve Filistin’de direniş eksenini oluşturan yapılanmaların çoğunluğu, başlayan sürecin artık bir ‘ölüm kalım savaşı’ olduğu görüşünde.

İsrail’in Filistin halkına yönelik yoğun insan hakları ihlallerini de içeren ve Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere uluslararası kuruluşları dahi tanımayan saldırıları ise, savaşın Filistin sınırlarından taşarak bölgesel ve siyaseten uluslararası bir biçime bürünmesine yol açabilir. Şimdiden, çatışmaların başta Lübnan ve Hizbullah üzerinden Filistin sınırlarını aştığını söylemek mümkün.

Çatışmalara ilişkin tavrı ve tutumu en çok merak edilen ülkelerden bir diğeri de Çin.

Çin, Filistin’de yaşananları yakından takip ediyor ve gelişmeler Çin kamuoyunda da önemli bir yer kaplıyor.

Bölgede yaşananlara ilişkin görüşlerine başvurduğumuz, Charhar Enstitüsü araştırmacısı ve Çin Northwest Üniversitesi Orta Doğu Çalışmaları Enstitüsü Direktör Yardımcısı Wang Jin, Hamas’ın Aksa Tufanı operasyonunun İsrail istihbarat teşkilatı içindeki problemleri açığa çıkardığı görüşünde. 'İsrail hazırlıksız olduğunu gösterdi' “İsrail ordusu da Hamas’ın muhtemel hamlelerine karşı hazırlıksız olduğunu gösterdi” ifadelerini kullanan Wang, yaşanan istihbarat zafiyetinin İsrail kamuoyunda da tepkiyle karşılandığını söyledi. Hamas’ın operasyonundan önce, İsrail, Benyamin Netanyahu’nun şahsında birleşen iç siyasi tartışmalarla boğuşuyordu. Netanyahu, hakkında ciddi yolsuzluk soruşturmaları olan bir isim, uzun bir süre boyunca ülkesinde bu nedenle siyasi istikrarsızlığa neden oldu ve nihayetinde kurabildiği hükümet de aşırı sağcı Dini Siyonizm, Yahudi Gücü ve Moaz, Ultra Ortodoks Partiler Şas ve Birleşik Tevrat Yahudilik gibi aşırı sağ yapılardan oluşan, ‘ülke tarihinin en sağcı hükümeti’ oldu. Bu yeni hükümetin vaatleri arasında, işgal altındaki Batı Şeria'da yasa dışı Yahudi yerleşimlerin artırılması, Filistinlilere yaptırımlar, Ultra Ortodoks cemaatine geniş bütçe ayrılması, yasama üzerindeki yargı denetiminin azaltılması gibi maddeler bulunuyordu.

Halihazırda devam eden siyasi tartışmalar da, hükümetin ilan ettiği yargı reformu nedeniyle kitlesel huzursuzluklara evilmişti.

‘İsrail kamuoyu çok öfkeli’ Hamas’ın Aksa Tufanı operasyonunun ardından, İsrail’deki iç tartışmaların rafa kaldırıldığı ve siyasi birliğin sağlandığı yönündeki yorumlara da değinen Wang, ülkenin iç tartışmalarının devam edeceği görüşünde: “Bu durum kesinlikle İsrail'in iç politikasında sarsıntı yaratacak. İsrail kamuoyu çok öfkeli, intikam istiyor ve ordunun bir şeyler yapması gerektiğini düşünüyor.  Öte yandan, İsrail’de Netahyahu hükümetinden memnun olmayan insanların sayısı artıyor. Bu tür bir baskı, muhalefet hareketlerini büyüterek Netanyahu hükümetine karşı yeni bir patlamaya yol açabilir.” ‘Kara operasyonu kaçınılmaz’ Aksa Tufanı operasyonunun başlamasının ardından, İsrail yönetimi de ‘Demir Kılıçlar’ı ilan ederek intikam çağrılarında bulunmuştu. Gazze’de sivillere yönelik yoğun bir bombardımdan gerçekleştiren ve esirler için ‘sınırlı kara operasyonu’ başlatan İsrail güçlerinin ‘tam kapsamlı kara operasyonuna’ ne zaman başlayacağı ise hala merak konusu. Bu noktada, İsrail’in Gazze işgalinin ‘ABD tarafından geciktirildiği’ de gelen yorumlar arasında. “ABD elbette operasyonun geciktirilmesi konusunda bir şekilde rol aldı” diyen Wang ise, operasyonun yine de her halükarda gerçekleştirileceği görüşünde:

“ABD’nin İsrail’i operasyonu geciktirme konusunda ikna etmeye ihtiyacı var. Çünkü Hamas’ın elinde yaklaşık 20 ABD’li esirin olduğu biliniyor ve Washington yönetimi bu esirlerin durumunu göz önünde bulundurmak zorunda. Ancak ne yazık ki kara operasyonu kaçınılmaz.”

‘Çatışmaların bölgesel bir savaşa dönüşmesi çok olası’ Yaşanan çatışmalarda en çok merak edilen başlıklardan bir diğeri de, çatışmaların bölgesel bir savaşa evrilme ihtimali. Bunun bölgedeki diğer aktörlerin İsrail’in adımlarına vereceği tepkiyle ilgili olduğunu savunan Wang, “Çatışmaların bölgesel bir savaşa dönüşmesi çok olası. Özellikle Hizbullah ve bölgedeki diğer güçler, İsrail’in yol açtığı insani kriz konusunda çok öfkeli. Ve her gelişmenin anında paylaşıldığı internet çağında yol açıyoruz. Bu tür gelişmeler İsrail’e yönelik öfkeyi körükleyecek” ifadelerini kullandı. ‘Çin’in rolü, her zaman adalet ve halkların çıkarlarını savunmak olacak’

Öte yandan, ABD yönetimi, İsrail’i destekleme konusunda doğrudan başkan Joe Biden üzerinden sahte haberleri yayacak kadar vites artışmış durumda ve İsrail’in Gazze’de sivillere yönelik saldırılarını ‘meşru müdafa’ olarak tanımlıyor.

Çin ve Rusya ise, yaşanan krizde ateşkesin sağlanması gerektiğini vurgulayarak, taraflara diyalog çağrısında bulundu.  Rusya lideri Vladimir Putin, krizin çözümü için ‘egemen Filistin devletini’ işaret ederken, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ise İsrail’in ‘meşru müdafa sınırlarını aştığına’ dikkat çekerek, İsrail’in ‘Birleşmiş Milletler (BM) ile uluslararası toplumun çağrılarına kulak vermesi gerektiğini’ ifade etmişti.

Çin’in krize ilişkin tutumunu değerlendiren Wang da, Pekin yönetiminin ateşkes için tarafları desteklemeye devam edeceğini söyledi:

“Çin, aktif bir şekilde yapıcı rolü üstlenmeye devam edecek ve tarafları ateşkes imzalanması konusunda destekleyecek. Çin aynı zamanda, barışın yeniden tesis edilmesi konusunda da girişimlerini sürdürüyor. Çin’in rolü, her zaman adalet ve halkların çıkarlarını savunmak olacak.”

Çatışmaların uluslararası politikaya yansımalarını da değerlendiren Wang, İsrail üzerinden yapılan açıklamaların dünya devletleri arasında ‘güçlü bir bölünmenin işareti’ olduğu görüşünde.

“ABD ve Avrupa İsrail’den yana tutum aldı, uluslararası alanda gelecekte bu tür bölünmeler derinleşecektir.”