Kübra Karasu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Çinli iki otomotiv markasının Manisa ve Samsun’da yatırım girişimleri olduğuna yönelik açıklamalarının ardından Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Çinli otomotiv devi Chery ile Samsun'da ciddi bir diyalog sürecinin yürütüldüğünü açıkladı. Daha önce, bir diğer Çinli otomotiv devi BYD’nin Manisa’daki yatırım planları gündeme gelmiş ve çalışmalar başlatılmıştı.
Çin’in Türkiye’deki söz konusu otomotiv yatırımlarını Yeminli Mali Müşavir ve Ekonomist Muhammet Bayram, CGTN Türk’e değerlendirdi.
"Hem istihdam yaratacak hem de ekonomiye katkı sağlayacak"
Çinli otomotiv firmalarının Türkiye'ye yaptığı yatırımları değerlendiren Ekonomist Muhammet Bayram, bu sürecin Türkiye'yi montaj ekonomisinden çıkarıp, net ihracatçı konumuna taşıyacağını vurguladı:
"Çin'in, özellikle BYD markasının Manisa'daki bir milyar dolarlık yatırımının kesinleştiğini biliyoruz. Bir diğer otomotiv markası olan Chery'nin de Türkiye'ye gelmesi ve ülkemizde zaten aktif bir şekilde kullanılan pazarı olması çok önemli. Bu bağlamda Çin'in Türkiye'ye yatırım yapması çok değerli. Çünkü Türkiye'ye yapılacak olan bu yatırımlar hem istihdam yaratacak hem de ekonomiye katkı sağlayacak. Bölgede bir ekosistem oluşuyorsa, özellikle otomotiv ya da tekstil gibi büyük yatırımlar yapılıyorsa, onun yanında da o sektöre ilişkin yan sektörler oluşur.
Nasıl ki Bursa'da Renault ve Tofaş fabrikaları üretim yapıyor ve yedek parçalar Bursa'da üretiliyorsa, benzer bir şekilde Manisa'da da aynı şey olacak. Chery'nin de muhtemelen Samsun'da yapacağı yatırımla beraber bu bölgelerde ciddi bir otomotiv endüstrisi gelişmeye başlayacak. Ancak burada Samsun'daki yatırımı ayırmak gerekiyor çünkü burada Rusya ve Ukrayna pazarına yakınlık, Orta Asya pazarına yakınlık ve Çin pazarına yakınlık nedeniyle liman ulaşımı çok kritik bir öneme sahip olacak. Ben, Chery'nin Samsun'a yapacağı yatırımın, Manisa'daki BYD yatırımından daha fazla etki yaratacağı kanaatindeyim.
"Ciddi bir ekosistem gelişecek"
Çoğu zaman eleştiriler geliyor, 'Çinliler gelecek, Manisa'da bir Çin mahallesi kuracaklar,' diyorlar. Velev ki kurdular, velev ki bütün çalışanlar Çin'den geldi. Ancak bu kişiler evlerini bile o fabrikalar yapmış olsa bile bizim topraklarımızda yaşayacaklar, kendi ihtiyaçlarını giderecekler. Market alışverişlerini ve diğer alışverişlerini mutlaka bizden yapacaklar ve bununla beraber ciddi bir ekosistem gelişecek. Bu sadece şehrin kalkınmasına yönelik değil, aynı zamanda Türkiye'nin montaj ekonomisinden çıkıp, net ihracatçı konumuna gelmesine katkı sağlayacak."
"Trump'ın tarifeleri, yalnızca kısa vadeli etkiler yaratacak"
Bayram, ABD Başkanı Donald Trump'ın Çin'e yönelik tarife kararlarının uzun vadede Amerika'nın ekonomisine zarar vereceğini belirtti:
"Çin'in otomotiv sektörü ve genel ekonomik gücü, artık o kadar büyüdü ki, Trump’ın tarifeleri ne kadar etkili olsa da, Çin her durumda bu krizden daha güçlü çıkacaktır. Amerika'nın özellikle Çin’e karşı kotalar koyması, Çin'in global rekabet gücünü azaltamayacaktır. Çin, ekonomik savaşlarda daha avantajlı durumda. Trump'ın tarifeleri, yalnızca kısa vadeli etkiler yaratacak, ancak uzun vadede Amerika'nın ekonomisine zarar verecektir. Bu nedenle, Çin hükümetinin son yıllarda büyük bir ekonomik başarı elde ettiği yadsınamaz."
"Çin'e getirilen kotalar Avrupa'ya zarar verecek"
Ekonomist Muhammet Bayram, Çin'in elektrikli araç sektöründeki yükselişinin piyasayı domine ettiğini söyledi:
"Son dönemlerde Çin'in özellikle elektrikli araç alanındaki büyük atakları ve piyasayı domine etmesi dikkat çekici. Bu domine 1-2 firma ile sınırlı değil; 800'e yakın araç firması ile Çin, aslında yeni dönem araba dünyasının hâkim ismi oldu ve burada hem Avrupa hem de diğer otomotiv markalarınca sürdürülemeyecek bir rekabet oluşturdu. Çin sadece otomotiv alanında değil, birçok pazarda da piyasayı domine etti. Trump da bunu gördüğü için dedi ki: "Ben öncelikle Çin ve benim cari açık verdiğim ne kadar ülke varsa onlara kota koyacağım." Avrupa'da zaten Çinli araba markalarına ve özellikle elektrikli araçlara ilişkin kotalar getirilmişti ama bunun yeterli olacağını düşünmüyorum ve bunun ekonomik olarak Avrupa'ya da zarar vereceğini düşünüyorum."