Aslı Ağırdil 

İsrail’in Gazze ve Lübnan'a yönelik saldırıları hızla artarken, Birleşmiş Milletler (BM) Barış Gücü'nü hedef alması ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterresi "istenmeyen adam" ilan etmesi, uluslararası kamuoyunda büyük tepkilere yol açtı.  

Bu süreçte, uluslararası toplumdan İsrail'e karşı herhangi bir yaptırım uygulanmaması ise önemli bir tartışma konusu haline geldi.

Gazeteci yazar Bercan Tutar, konuyu CGTN Türk’e değerlendirdi. 

'İsrail’i sadece Amerika’nın baskısı durdurabilir'

Gazeteci Bercan Tutar, BM Genel Kurulu'nda İsrail’in "istenmeyen devlet" olarak ilan edilmesi gerektiğini vurguladı ve şöyle konuştu: 

'İsrail'in Guterres'i 'istenmeyen adam' ilan etmesi, uluslararası hukuku ne kadar önemsemediğinin kanıtlarından biridir. Amerika, silah ve diplomatik desteğini sürdürdüğü müddetçe, İsrail'in katliamlarına devam etmeyi göze alabileceği aşikar. Sadece İsrail’i Amerika'nın baskısının durdurabileceği görülüyor. Ayrıca Rusya ve Çin gibi büyük ülkelerin diplomatik ağırlıklarını devreye koymaları da önemli.

Son dönemlerde Çin’den ve Rusya’dan gelen tepkiler dikkat çekici. Amerika, küresel baskıyı tam olarak hissedemediği için Avrupa'dan, Fransa, İtalya, Almanya, İngiltere, Kanada ve Avustralya gibi ülkelerden gelen tepkilere yanıt vermiyor. Orta Doğu ülkelerinin, özellikle Türkiye'nin liderliğini yaptığı diplomatik atakların, küresel bir basınca dönüşmesi gerekiyor.

Eğer bu sağlanırsa, geri adım atılması mümkün olabilir. Aksi takdirde, küresel statükonun yeniden ele alınması BM'nin harekete geçip en azından BM Genel Kurulu'nda İsrail'in "istenmeyen devlet" ilan edilmesi yönünde bir çalışma yapılması gerektiğini düşünüyorum.'

'Batı ülkeleri uluslararası hukuku kendi çıkarlarına göre uyguluyor’

Batı ülkelerinin yaptırımları kendi çıkarları ve keyiflerine göre uyguladığını dile getiren Tutar, İsrail'in Birleşmiş Milletler'in kendisine herhangi bir yaptırım uygulamayacağına güvendiğini ifade etti:

'İsrail'e bir yaptırım olabilmesi için BM Genel Güvenlik Konseyi'nden geçmesi lazım. Konseyden geçmediği zaman da yaptırım hayata geçirilemiyor.

BM nezdinde bir adımın atılabilmesi için Amerika'nın veto kozunu kullanmaması lazım. İsrail, Birleşmiş Milletler'in kendisine herhangi bir yaptırım uygulamayacağına güveniyor.

Batı ülkeleri uluslararası hukuku, uluslararası ticareti ve uluslararası diplomasiyi kendi keyiflerince, kendi çıkarlarına göre uyguluyorlar. Yaptırımlar da bu anlamda  çıkarları zedelendiğinde devreye sokuyorlar. İran'a karşı, Rusya'ya karşı, Çin'e karşı, Türkiye'ye karşı ama kendilerine ve müttefiklerine, İsrail gibi ülkelere karşı herhangi bir yaptırım devreye girince de karşı çıkıyorlar. Kendileri bunu uygulanmıyor ama İsrail'e yaptırım uygulanan ülkelere de bu sefer kendileri yaptırım uygulayarak o ülkeleri vazgeçiriyorlar, caydırıyorlar. Böyle bir keşmekeş söz konusu küresel siyasette.’

Çözüm; yıkmaktan çok reform etmek

Bercan Tutar, Çin, Rusya ve Türkiye gibi güçlü ülkelerin BM'nin daha fonksiyonel, adil ve istikrarlı hale gelmesi için çaba sarf ettiğini belirterek, yıkmaktan çok reform etmenin daha etkili bir çözüm olduğunu vurguladı.

'BM, büyük bir kurum, büyük bir organizasyon, yani dünya barışını sağlama ve sürdürme amacını taşıyor. Şimdi bu sistemde eğer İsrail'i durdurulamazsa, İsrail'e ceza verilemezse, BM'nin işlevselliği eleştirilir ve meşrutiyetini kaybetmeye başlar.

BM'nin şartları işlevselleştirilirse dünyada biz istikrarı, barışı, huzuru, işte serbestiyeti, küreselleşme denilen o özgürlüğü sağlayabiliriz ama bu şartlara, İsrail olsun, Amerika olsun veya bazı Avrupa ülkeleri olsun uymuyorlar.

Bu konuda güçlü olan ülkelerin, yani yeni dünyanın mesela kurucu siyasi iradesi olan ülkeler var; Çin gibi, Rusya gibi, Türkiye, Hindistan, Brezilya, BRICS üyelerini de buna dahil edebiliriz. Bu ülkelerin BM'nin yeniden fonksiyonel hale getirilmesi konusunda daha adil, daha istikrarlı, daha müreffeh, daha katılımcı bir yapıya dönüşmesi için gayretleri var. Bence bu gayretler başarıya ulaşabilir. Yıkmaktan çok reform etmek daha iyi bir çözüm gibi.' 

‘İsrail, Amerika’nın desteğiyle ayakta duran bir güç’

İsrail’in şu anki savaşta başarıya ulaşmasının zor olduğunu belirten Tutar, İsrail’in yalnızca Amerika’nın desteğiyle ayakta duran bir güç olduğunu ifade etti: 

'Şu anki savaşta İsrail’in başarıya ulaşması çok zor görünüyor. Batı’daki destekleyici ülkelerin durumu değişiyor. Küresel vicdan ayaklanmış durumda ve özellikle Küresel Güney, bu savaşta İsrail’i ve Amerika’yı desteklemiyor. Amerika’nın Batılı müttefikleri de buna karşı çıkmaya başladı.

Amerika, NATO üsleriyle birlikte İsrail’le işbirliği yaparak, mühimmat taşıdı ve teknolojik destek sağladı. Ancak İsrail, Gazze’yi kuşatmasına rağmen başarıya ulaşamadı ve Hamas’ı yok edemediği görülüyor. Son olarak Lübnan’daki saldırılarda da ilerleme kaydedemediği anlaşılıyor. Bu durum, İsrail’in öyle efsane bir güç olmadığını, sadece Amerika’nın desteğiyle ayakta duran güç ortaya koyuyor.'

‘Netanyahu Amerika’nın yarım bıraktığı işi tamamlıyor’

Gazeteci Bercan Tutar, Netanyahu’nun Amerika’nın yarım bıraktığı işi tamamladığını belirterek şunları ifade etti:

İsrailli komünistler: Gazze'de savaşa hayır İsrailli komünistler: Gazze'de savaşa hayır

'Netanyahu’nun yaptığı, Amerika’nın yarım bıraktığı işi tamamlama çabası olarak görülüyor.

Netanyahu, 2002’deki Amerikan Kongresi konuşmasında, “Askeri işgallerle bazı ülkeleri hedef almalı ve bu ülkeler dizayn edilmelidir” dedi. Bu politikalar, aslında Amerika ve İsrail’in Orta Doğu’yu yeniden şekillendirme projelerinin bir parçası. Ancak Rusya, Türkiye ve Çin gibi büyük ülkelerin vetosuyla karşılaşan Amerika, başarılı olamadı.

Gazze’deki katliamlar ve Lübnan’daki girişimler, İran’la savaşı tırmandırma gerilimi ters tepebilir. Eğer bu strateji başarılı olamazsa, kaybeden taraf yine eski dünyayı temsil eden Amerika ve İsrail olacak.