Dilek Yiğit 

İklim değişikliği son yıllarda önemli ölçüde politize oldu; bu durumun başlıca nedeni ise Avrupa’da yükseliş trendinde olan aşırı sağ partilerin iklim değişikliğini popülist söylemlerinin bir parçası haline getirmiş olmaları. Avrupa’da aşırı sağ partiler iklim değişikliği konusunda bilimsel olduğu belirtilen açıklamalara şüpheyle yaklaşıyor, hatta iklim değişikliğini inkar ediyor, diğer taraftan da iklim değişikliği ile mücadele etmek amacıyla supranasyonel/uluslararası/ulusal düzeyde alınan önlemler ile uygulanan politikaları eleştirilerinin merkezine koyuyor.

İklim değişikliği şüpheciliği/inkarcılığı aşırı sağ partilerin alametifarikalarından biri haline gelmiş durumda. Avrupa aşırı sağının iklim değişikliğine yönelik şüpheci/inkarcı yaklaşımın tek nedeni bu konudaki bilimsel verilerin geçerliliğini sorgulamaları değil; başlıca üç siyasi neden de aşırı sağın iklim değişikliğine dair şüpheci/inkarcı pozisyonunu belirliyor. Birincisi, siyasi düzeni “elit” ve “halk” karşıtlığı üzerine temellendiren aşırı sağ partiler iklim değişikliği ile mücadele politikalarını halkın yararına olmayan “elit” projesi olarak görüyor. İkinci siyasi neden ise aşırı sağın iklim değişikliği ile mücadelede uluslararası /supranasyonel girişimleri ulusal egemenlik yetkilerinin törpülenmesi olarak görmesi; bu açıdan aşırı sağ partiler iklim politikalarına tepkilerini “milliyetçilik” çerçevesine yerleştiriyor. Üçüncü neden ise iklim değişikliği ile mücadelenin ekonomik maliyetinin yüksek olması ki, bu da aşırı sağa ekonomik sorunlarla mücadele eden halkın oylarına talip olma imkanı sağlıyor.

Avrupa’da aşırı sağ partiler iklim değişikliğine şüpheyle ve inkarla yaklaşırken,  oylarına talip oldukları Avrupa vatandaşları iklim değişikliğine nasıl yaklaşıyor?

Avrupa Komisyonu tarafından Temmuz 2023’de açıklanan verilere göre Avrupa Birliği (AB) vatandaşlarının dörtte üçünden fazlası (%77), iklim değişikliğinin çok ciddi bir sorun olduğunu düşünüyor; Avrupalıların çoğunluğu, iklim değişikliğiyle mücadeleden Avrupa Birliği'nin (%56), ulusal hükümetlerin (%56), iş ve sanayi dünyasının (%53) sorumlu olduğuna inanıyor. Avrupa Komisyonu verilerine göre AB vatandaşlarını iklim değişikliğini, yoksulluk ve açlık, içme suyu eksikliği ve silahlı çatışmaların ardından dünyanın karşı karşıya olduğu üçüncü en ciddi sorun olarak görüyor. Geçtiğimiz Mart ayında Euronews tarafından açıklanan anket çalışması ise, Avrupalıların yarısından fazlasının iklim değişikliğiyle mücadelenin bir öncelik olduğuna inandığını, ankete katılanların %32'sinin iklim değişikliği ile mücadelenin önemli olduğunu ancak bir öncelik olmadığını, %16'sının ise iklim değişikliğiyle mücadelenin ikincil bir konu olduğunu düşündüğünü gösteriyor. YouGov’a göre ise Avrupalılar iklim krizinden endişe duyuyor ve iklim değişikliği ile mücadeleye yardımcı olmak için kişisel adımlar atmaya ve hükümet politikalarını desteklemeye gönüllüler. [i]

Yukarıdaki veriler genel bir ifadeyle Avrupalıların iklim değişikliğine dair bilimsel olduğu belirtilen açıklamalara şüpheyle yaklaşmadıkları, iklim değişikliğini reddetmedikleri, üstelik iklim değişikliği ile mücadele amacıyla uygulanan politikaları da destekledikleri yönünde bir izlenim yaratıyor. Hal böyle olunca da Avrupalılar arasında iklim değişikliği kaygısı olduğu sonucuna varılabiliyor.

Peki ama iklim değişikliği kaygısı seçmen davranışını etkiliyor mu? Yani seçmen çevre ile ilgili kaygıları nedeniyle iklim değişikliği ile mücadele politikalarına öncelik veren partilere mi oy veriyor?

Deloitte Insight tarafından geçtiğimiz Haziran ayında yayınlanan anket sonuçlarına göre Avrupa’da seçmenin 43'ü seçimlerde iklim değişikliği ile mücadeleyi destekleyen adaylara oy verme olasılıklarının daha yüksek olduğunu belirtiyor.[ii] Diğer taraftan iklim değişikliği konusunda daha endişeli olan seçmenin sol eğilimli partileri desteklediğine ya da sol eğilimli partilerin artan oylarının iklim değişikliği kaygısından kaynaklandığına dair yorumlar dikkat çekmekte.

Hal böyle ise, yani iklim değişikliği kaygısı ile seçmen davranışı arasında bir ilişki varsa, çevre konusunda kaygıların yaygın olduğu ülkelerde iklim değişikliği şüphecisi/inkarcısı aşırı sağ partilerin yükselişte olmaması gerekir.

Ama durum pek de öyle görünmüyor.

Bu çerçevede Almanya ve Hollanda örnekleri oldukça dikkat çekici. Almanya örneğini 2025 yılında gerçekleştirilecek genel seçimler üzerinden, Hollanda örneğini de geçtiğimiz yıl Kasım ayında gerçekleştirilmiş olan genel seçim sonuçları kapsamında değerlendirelim.

Almanya 2025 genel seçimlerine giderken, Avrupa Yatırım Bankası ve Statista’ya göre seçmen Almanya’nın karşılaştığı en önemli sorunlar listesinin başına çevreyi koyuyor; Eurobaromater’e göre ise seçmen için iklim değişikliği, yoksulluk ve silahlı çatışmaların ardından en önemli üçüncü sorun. Hal böyle iken seçim anketleri, iklim değişikliğine dair bilimsel olduğu ileri sürülen açıklamaların gerçerliliğini reddeden, iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik politikaları ekonomiye zarar veren “elit” işi olarak nitelendiren Alternative for Germany Partisi’nin (AfD) yükselişine işaret ediyor; anketlere göre AfD seçimlerden ikinci parti çıkabilir. [iii]

Hollanda’da 2023 yılı Kasım ayında gerçekleştirilen seçimleri aşırı sağ Party for Freedom (PVV) kazandı. PVV açıkça iklim değişikliğini inkar ediyor; PVV’ye göre iklim değişikliği ile mücadele politikalarına gerek yok; zira iklim değişikliği diye bir sorun yok.  Ama  PVV’yi sandıktan birinci parti çıkaran Hollandalı seçmene göre iklim değişikliği ülkelerinin ve dünyanın karşılaştığı en önemli problemlerden biri. Hatta Statista’ya göre Hollandalılar en önemli sorunlar listesinin başına çevre ve iklim değişikliğini koyuyor. [iv]

Bu iki örnek Avrupalı seçmenin iklim değişikliğine dair kaygılarının iklim değişikliği konusunda hassas partiler için oya dönüşmediğini, bilakis  çevresel konulara oldukça hassas ülkelerde bile iklim değişikliği şüphecisi/inkarcısı aşırı sağ partilerin yükselmekte olduğunu gösteriyor.

 Peki ama neden?

Birinci neden seçmen davranışlarını çok çeşitli faktörlerin etkilemekte olması; özellikle ekonomik sorunlar, hayat pahalılığı, işsizlik ve göç sorunu seçmenin oy verme tercihlerinin belirlenmesinde iklim değişikliği kaygılarından daha etkili görünüyor.

İkinci neden iklim değişikliği ile mücadele politikalarının maliyetli olması; özellikle de ekonomik koşulların kötüleştiği durumlarda  seçmenler bu maliyeti üstlenmek istemiyor.

Üçüncü neden seçmen davranışlarını kişisel tecrübelerin etkilemekte olduğu yönünde literatürde genel kabul gören görüş çerçevesinde, sel ve artan sıcaklık gibi çevre ile ilgili bir sorun tecrübe etmeyen seçmenin oy verme davranışını çevre sorunlarının etkilememekte olması.

Dördüncü bir neden de çevre ile ilgili konulara öncelik veren siyasi partilerin çevre politikalarını vatandaşlara anlatmakta çok da başarılı olmaması olabilir.

Neticede aşırı sağ partilerin yükselişinin iklim değişikliği ile mücadeleyi olumsuz etkileme riski olsa bile seçmenin iklim değişikliği kaygısının oy verme tercihini etkilemede önemli bir faktör olmadığı görülüyor.


[i] https://europa.eu/eurobarometer/surveys/detail/2954, https://climate.ec.europa.eu/citizens/citizen-support-climate-action_en,    https://www.euronews.com/green/2024/03/25/over-half-of-european-voters-think-climate-action-is-a-priority-exclusive-euronews-poll-rehttps://www.theguardian.com/environment/2023/may/02/many-europeans-want-climate-action-but-less-so-if-it-changes-their-lifestyle-shows-poll

[ii]

[iii] https://www.statista.com/statistics/1257188/most-important-issues-facing-germany/, https://www.eib.org/en/press/all/2021-356-63-percent-of-germans-in-favour-of-stricter-government-measures-that-impose-changes-on-people-behaviour#:~:text=to%20global%20warming-,77%25%20of%20Germans%20think%20that%20climate%20change%20and%20its%20consequences,leanings%20of%20the%20German%20population, https://climate.ec.europa.eu/document/download/fa4be0e5-6fde-4b14-ace7-0c3e5f65c3ef_en?filename=de_climate_2023_en.pdf, https://www.statista.com/statistics/1257178/voting-intention-in-germany/

Doç. Dr. Levent Ersin Orallı'dan önemli uyarı: 'Esad vakit kaybetmeden Türkiye'nin uzattığı eli tutmalı' Doç. Dr. Levent Ersin Orallı'dan önemli uyarı: 'Esad vakit kaybetmeden Türkiye'nin uzattığı eli tutmalı'

[iv] https://www.statista.com/statistics/547685/public-opinion-of-important-issues-facing-the-netherlands/