‘Tayvan’a yapılan ziyaretler provokasyon’
Hunko ayrıca, bazı Alman vekillerin Tayvan konusundaki tutumlarını da eleştirerek şunları söyledi: “Pelosi bir süre önce ABD’den gelerek bölgeyi ziyaret etti. Bundan kısa bir süre sonra, Federal Parlamento'daki bazı milletvekilleri bir heyet de oluşturdu. Bunlar provokasyon, yani Çin hükümetiyle herhangi bir şekilde kararlaştırmadan Tayvan'a bir ziyaret de yapıldı. Ve burada oldukça net bir strateji söz konusu; Tayvan ile Çin arasındaki bu çatışma, milliyetçilerin Tayvan'a gidip tüm Çin'i temsil ettiklerini iddia etmesiyle 1940'larda ortaya çıkan, Çin'deki sözde iç savaştan dolayı. Ben bunun tamamen yanlış olduğunu düşünüyorum. Federal hükümetin şu anda buna tamamen katılması da söz konusu değil. Ancak çeşitli partilerin milletvekilleri, o bölgeye müdahalede bulunabilmek için, belki de askeri olarak, bir bahane yaratmak için bu şekilde bir provokasyon stratejisi izliyor. Bahsettiğim gibi, ben bunun sorumsuz bir davranış olduğunu düşünüyorum ve pek çok kişinin Tayvan'da Ukrayna'da olduğu gibi bir senaryo gördüğü de söylenebilir. Tayvan'ın Çin'den ‘sözde’ ayrılıp aşırı düzeyde silahlanabilir ve bu meseleyi belki de büyük bir savaşı tetiklemek için de kullanılabilirler. Ben bunu tamamen sorumsuzca buluyorum.”‘CIA ve Mike Pompeo Julian Assange'a komplo kurdu’
ABD’nin dünya çapındaki savaş suçlarını ve katliamlarını ifşa eden ve ABD’ye iade edilmek üzere İngiltere Belmarsh hapishanesinde tutulan WikiLeaks kurucusu Julian Assange ile ilgili de konuşan Honko, Assange'ın serbest bırakılması gerektiğini savundu:
“Geçen hafta Londra'daki Yüksek Mahkeme'ye gidip duruşmayı takip ettim. Assange'ın avukatlarının ifadelerini oldukça ikna edici buldum. Aslında, bence bir an önce serbest bırakılmalıydı. Birkaç yıl önce CIA ve Mike Pompeo Julian Assange'a bir komplo kurmuştu. Ve bir insan, yakın zamanda onu öldürmeye kalkmış bir ülkeye de iade edilemez. Şimdi Navalnıy konusunda heyecanlılar. Tabii belki de haklılar. Fakat Assange'ı ona suikast girişiminde bulunmayı planlamış bir ülkeye iade etmek istiyorlar. Duruşma iki gün sürdü, orada Assange'ın avukatları ve ABD'ye iade talebinde bulunan avukatlar da vardı. Assange, 175 yıl hapis cezası tehdidiyle karşı karşıya. Mahkeme öncelikle kararı erteledi, hemen bir karar vermedi ama tebliğ etti. Bildiğimiz kesin bir tarih yok. Tabii iadeye izin verilmemesi yine iyi. Hemen iade edilmesi söz konusu da olabilirdi. Bunu olumlu bir sonuç olarak görebiliriz. Öte yandan, maksimum güvenlikli bir hapishanede, Belmarsh'ta kalıyor. Altı metrekarelik bir hücrede. Çoğu ciddi suçlunun bulunduğu bir yer. Beş yıldır orada ve sağlık açısından çok kötü durumda. Ve şimdi dava devam ettiği sürece cezalandırılmaya devam ediyor. Assange'ın avukatları şimdi münferit konularda haklı olsalar bile, bu Assange'ın serbest bırakılacağı anlamına gelmiyor. Gözaltında daha yıllar geçirmek zorunda kalabilir. Yani bu gerçekten mümkün değil. Kimse iddianamesiz, mahkum etmeden, beş yıl, yedi yıl, hatta belki on yıl böyle bir duruma maruz bırakılamaz. Birleşmiş Milletler'in, BM yetkilisinin bizzat söylediği gibi, bu işkence. Ve sorun da bu. Söylediğin gibi: Bir yandan, şu ana kadar iade edilmemesine seviniyorum. Diğer yandan Assange'ın Belmarsh'tan çıkmasını da talep ediyorum.” ÖZEL HABERLERİN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN