Özel Haberler

ABD ve İsrail’in esas hedefi İran mı?

Loading...

Esenyurt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sait Yılmaz, CRI Türk Radyo’da Özgür Özbakır’ın sunduğu “Akşam Raporu” programına konuk oldu ve Filistin-İsrail çatışmalarına dair değerlendirmelerde bulundu.

Yılmaz’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Gazze’deki trajedide 20. gün

“Bölgedeki sorunlar, İsrail Devleti’nin kurulmasından çok daha önce başladı. 1882’de yahudi göçlerinin başlaması, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra İngiliz yönetiminin kurulması, 1948-1967 arası gerçekleşen 3 tane savaş ve 1968’de, bugünkü sınırlara yakın bir sınıra gelindi.

“İsrail soykırım uyguluyor”

İsrail, Batı Şeria ve Gazze olarak ayrılmış bir bölgeyi abluka altına alarak, buraları insanlar için yaşanmaz hale getiriyor ve yahudi göçlerini destekleyerek, bölgedeki insanlara soykırım uyguluyor. İnsanların yaşam şartlarının kesilmesi de bir soykırım. Mazlum Filistin halkının yanında olmalıyız.

“İsrail’i 1967 sınırlarına ikna edebilecek bir güç yok”

Mevcut çatışmada İsrail’e karşı koyabilecek bir devlet yok. Bizler, 1967 sınırlarının uygulanması ve çift devletli yönetim olması gerek ancak İsrail bunu yapmıyor ve bunu yaptıracak bir güç de yok. İsrail’in kendi içinde bu savaşa karşı çıkanların olma nedeni, çift devletli yöntemde Filistin’e gelecek göçlerle beraber Filistin’in nüfusunun İsrail’i geçeceği ve sorunların daha da artacak olması.

“Çatışmalar Hizbullah’a sıçrarsa, bölgesel savaş çıkabilir”

Kalıcı barış için, iki tarafın da kabul edeceği bir anlaşma olmalı. Eğer İsrail bunu yapmaktan kaçınıyorsa, onları buna zorlayacak bir ortak gücün ortaya çıkması lazım. Bölge ülkeleri, savaşın genişleme riskine karşı silahlanıyorlar. İsrail’in öncelikli hedefi, Hamas’ı devre dışı bırakmak ama eğer Hizbullah’ın olduğu kuzey bölgesinde iş büyürse, o zaman ABD devreye girebilir. Bu da bölgesel savaş demektir.

“Çözümsüzlüğün nedeni, iki ülkenin arkasındaki güçler”

Hamas’ın teslim olmayacağı açık çünkü onların da arkalarında güçler var. Zaten çözümsüzlük olmasının esas nedeni, hem İsrail’in hem de Hamas’ın arkasındaki güçlerin hareketleri. Birçok devletin çıkarları çatışıyor.

“Hamas’ın milli çözüm derdi yok”

Hamas, Filistin’in tamamını temsil etmiyor. Batı Şeria’daki Abbas yönetimi, laik bir yönetim olduğu halde İslam’ı Cihad, teokratik bir devlet kurmaya çalışıyor ama Hamas daha farklı. Hamas’ın milli bir çözüm derdi yok. Ulusaldan ziyade bölgesel çapta hareket ediyorlar.

“İsrail, Hamas’ın hiyerarşisini ve altyapısını yok etmek istiyor”

İsrail, kara harekatı yapıldığı takdirde ortaya çıkacak sonuçlar için yeterince güçlü olup olmadığı konusunda endişeli. Askeri planlamacılara baktığımız zaman, zayıf bir çıkış stratejisi ortaya koyduklarını görüyoruz. İsrail, Hamas’ın hiyerarşisini ve altyapısını yok etmek istiyor. Eğer İsrail batağa saplanırsa, ‘Lider kadroya zarar verdim, altyapıyı da yok ettim, şimdi de çıkıyorum’ diyerek kendini kurtarabilir. İsrail zaten Hamas’ı tamamen yok edemez çünkü Hamas’ın tamamı Gazze’de değil. Birçok ülkede Hamas elemanı var. İsrail için en iyi sonuç, Hamas’ın Gazze üzerinden kendisine saldıramayacağı bir durum yaratmak olur.

“Din savaşı olarak değerlendirilmemeli”

Türkiye, sürecin başlangıcında itidal çağrısı yaptı ve arabulucu rolü oynamayı hedefledi. Yaşanan olaylar, son günlerde bir din savaşıymış, müslümanların yahudiler ile savaşıymış gibi gösteriliyor. Buradaki sorun toprak ve egemenlik sorunu. Eğer okumayı din savaşı üzerinden yaparsanız, bütün Ortadoğu’yu savaşa sokarsınız.

“İran’ın hedefi, İsrail’i yok etmek”

İran’ın nükleer silah bulundurması, İsrail için tehlikeli çünkü İsrail, hiçbir stratejik derinliği olmayan bir ülke ve İran’ın esas hedefi, İsrail’i yok etmek. ABD de, İran’ın nükleer programını durdurarak ara çözüm yaratmaya çalışıyor.”