Kübra Karasu
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Galant hakkında verdiği tutuklama kararı, pratikte uygulanabilirliğiyle ilgili soruları gündeme taşıdı.
Kararın ABD tarafından tepkiyle karşılanması, Washington’un geçmişte Putin için verilen benzer bir kararı desteklemesini akla getirdi.
Gazze’de devam eden insanlık krizine ilişkin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde ABD vetosuyla tıkanan ateşkes kararı ise BM’nin uzun süredir tartışılan işlevselliğini yeniden gözler önüne serdi. İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Hazar Vural Jane, uluslararası kamuoyunda yankı bulan bu gelişmeleri CGTN Türk’e değerlendirdi.
"Gerçekliğin teyit edilmesi bakımından önemli bir hamle"
Hazar Vural Jane, UCM'nin Netanyahu ve Galant hakkında verdiği tutuklama kararıyla ilgili, "Pratikte uygulanamayacak olması, bu kararı anlamsız kılmaz" yorumunu yaptı:
"Uluslararası hukukun özü itibariyle belki pratikte hayata geçmeyeceği ilk etapta akla geliyor. Fakat bu kararı önemsiz kılmıyor. Çünkü buradaki önemli nokta şu: Mahkeme üzerindeki tüm siyasi ve diğer araçlarla yapılan baskılara rağmen mahkemenin bu kararı almış olması ve bunun tarihe geçmesi önemlidir. Peki bunun başka nasıl yansımaları olabilir? Özellikle İsrailli liderlerin ve karar alıcıların uluslararası arenada yaptıkları tüm seyahatlerde yahut diplomatik görüşmelerde üzerlerinde bu baskıyı hissedecek olmaları da bir açıdan anlamlıdır. Dolayısıyla hem bu kararın çıkması, çünkü şunu söylüyor mahkeme: "Bu kararı almak için yeterince delil var elimizde, suçun olduğuna dair" diyor. Bu bile gerçekliğini teyit edilmesi bakımından önemli bir hamledir. Dolayısıyla uluslararası hukukun uygulanamayacak belki de pratikte uygulanamayacak olması ve bu eksiklik kararı anlamsız kılmıyor."
"ABD ve İsrail arasındaki bağlılık, bütün devletler arası ilişkilerin dışında arz ediyor"
ABD'nin Netanyahu için verilen karara tepki gösterip, daha önce Putin için verilen benzer bir kararı desteklemesiyle ilgili olarak, Dr. Vural şunları söyledi:
"Söz konusu Washington-Tel Aviv ilişkileri olunca, bizim bildiğimiz tüm siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler kavramları bir parça farklılaşıyor. ABD ve İsrail arasındaki yakınlık ve bağlılık, bildiğimiz bütün devletler arası ilişkilerin dışında arz ediyor. Fakat tabii şöyle, aslında sadece ABD değil, zaman zaman Avrupa'dan da bir takım çifte standart ya da değerlere yönelik sorgulamalar geliyor. Neden biz kişiye ve aktöre göre aynı ya da benzer olaylarda farklı konumlanıyoruz ve farklı kararlar alıyoruz diye; bu aslında kendi çelişkilerimiz ve değerlerimizle bizi karşı karşıya getiren bir şey şeklinde yorumlanıyor. Dolayısıyla ABD’nin sistemi tıkamaya yönelik, İsrail’i korumaya yönelik ve soykırımla yargılanan bir devletin liderlerini korumak adına uluslararası mekanizmaları çıkmaza sokacak bu konulara destek vermesi, aslında bütün insanlığın konusu haline geliyor. Sadece Gazze’de yapılan insani kırımdan dolayı bunu söylemiyoruz. Sistemi çıkmaza soktuğunuz zaman bu, İsrail’den daha fazla anlam ihtiva ediyor."
"Bu yaşanan suçların engeli olmuyor"
Gazze için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde ABD vetosuyla tıkanan ateşkes kararı ve BM'nin işlevselliği hakkındaki tartışmaları ele alan Dr. Vural, "Bu durum, yaşanan suçların önüne geçmiyor" şeklinde konuştu:
"Çok uzun zamandır tartışılan temel bir konu bu. Yani BMGK’daki imtiyazlı 5 devletin, özellikle dünyanın şu dönemde yaşadığı sorunlara geçtiğimiz yüzyılın kurumları ve yapıları olarak atıl kaldığı, geç kaldığı ve sorunları çözmede yetersiz kaldığı noktasında. Dördüncü kez ABD bu karara ateşkes konusunda müdahil oldu ve ret verdi ve yine sistem bir çıkmaz içerisine girdi. Fakat bu yaşanan suçların engeli olmuyor. Yaşanan suçları durdurmuyor. İsrail’i korumak için bunu yaptığı zaman ABD, aslında bir anlamda bütün dünyanın vicdanına, bütün dünyanın güvenliğine de bir müdahalede bulunmuş oluyor. Çünkü sistemin işleyişini, çarkları, kurumları geçersiz kılıyor. Evet, doğru; Çin’den Avrupa’ya kadar, Filistin’den Türkiye’ye kadar birçok devlet, bu konuda sistemi tıkama noktasında eleştirilerini ve çekincelerini dile getirdi. Fakat buradaki vurgulanması gereken en önemli nokta da şu: Gazze’de insanlık kırımı devam ederken, bütün bu olaylarda İsrail’e sanki “devam et, biz de zaten bu konunun bir parçası olarak bu mecrada destekçiniz” mesajı Washington’dan gitmiş sayılıyor. İnsanların gözünde bu şekilde algılanıyor."
Röportajın tamamı için aşağıdaki linke tıklayınız