Gökhun Göçmen

ABD seçimlerinden zaferle ayrılan Donald Trump’ın alacağı kararlar tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yeni denklemleri beraberinde getirebilir.

Mısır ve İsrail istihbarat şefleri görüştü Mısır ve İsrail istihbarat şefleri görüştü

Trump’ın yeni dönemde kimlerle çalışacağı henüz belli olmasa da “ Project 2025: Başkanlık Geçiş Projesi” isimli belge gelecek dönemin yol haritası olarak kabul ediliyor. ABD’nin ünlü muhafazakar düşünce kuruluşları arasında yer alan Heritage Foundation desteğiyle hazırlanan raporda Türkiye’ye dair öneriler yer almakta.

Trump’a yakın çok sayıda uzmanın imzasını taşıyan raporda Türkiye’nin Rusya ve Çin ile yakın ilişkilere sahip olmasından duyulan rahatsızlık dikkat çekici. Washington yönetimine öncelikler konusunda tavsiye veren raporda “ Bir diğer önemli öncelik, Türkiye'yi Batı bloğunda ve bir NATO müttefiki olarak tutmaktır. Bu, Türkiye’nin Rusya veya Çin’e “yönelmesini” engellemek için güçlü bir çabayı içermektedir.” İfadesi kullanıldı.

Türkiye-BRICS hattına ABD kaması mı?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son dönemde yaptığı açıklamalarda Türkiye’nin dış politikasının sadece ABD, NATO ve AB ile sınırlı olmadığı belirterek “360 derecelik dış politika” tanımını tercih ediyor. Başta Çin ve Rusya olmak üzere gelişmekte olan ülkeler ile de iş birliğini öngören bu tercih nedeniyle Türkiye, Moskova yönetimine karşı yaptırım siyasetine karşı çıkarken BRICS ve Şanghai İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) gibi uluslararası platformlarda yer almak istediğini saklamıyor. Cumhurbaşkanı son olarak katıldığı BRICS Liderler Zirvesi’nin ardından yaptığı açıklamada şu değerlendirmelerde bulunmuştu:

“BRICS yükselen ekonomilerin özellikle bir arada olduğu büyük bir platform. Bu gerçeği görmek durumundayız. Türkiye olarak BRICS ile ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz. BRICS üyesi ülkelerle ikili olarak zaten uzun yıllara dayalı ilişkilerimiz, birlikteliğimiz söz konusu. BRICS de diğer platformlar ve uluslararası oluşumlar da bizi ekonomik açıdan güçlendiren unsurlardır. Bunları da biz görmezden gelemeyiz. Hem Doğu hem Batı ülkesi olduğumuzu sürekli anlattık. Türkiye’nin BRICS ile iş birliğini ilerletmesi, ekonomik ortaklıklarımızın sayısını artırmayı karşılıklı saygı çerçevesinde bu dayanışmayı sürdürmemiz, “kazan-kazan” esasına göre hem BRICS ülkelerinin hem de ülkemizin çıkarınadır. Nitekim başta dönem başkanı olarak Sayın Putin olmak üzere yaptığımız ikili görüşmeler, bunları çok açık net ortaya koyuyor. Bu anlayıştan birilerinin bize yapmış olduğu telkinlerle vazgeçemeyiz. Kendi kararımızı kendimiz vermek suretiyle yolumuza devam edeceğiz.”

Washington “Kürt kartını” mı oynayabilir

Türkiye’nin dış politika yönelimine bir tuzak olarak yorumlanan belgede Trump yönetiminin PKK/PYD kartını kullanabileceği belirtiliyor. Raporda “Bu (çabalar) muhtemelen Ankara’nın güvenliği için varoluşsal bir tehdit olarak gördüğü YPG/PKK Kürt güçlerine ABD desteğinin yeniden gözden geçirilmesini gerektirebilir.” değerlendirmesi yer almakta.

Eski ABD Başkanı Donald Trump, tıpkı kendisinden önceki ve sonraki liderler gibi teröre verdiği destekle biliniyor. Trump başkanlığı döneminde Suriye’den askerlerin çekileceği yönünde verdiği sözü yerine getirmediği gibi Türkiye’nin Suriye’de düzenlediği Barış Pınar harekatı sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a devlet adamlığı terbiyesi ile uyuşmayacak bir mektup kaleme almıştı. Bu sürecin ardından ABD yönetimi Suriye'deki harekatlar nedeniyle bazı yaptırımlar uygulamaya başladı.

Ayrıca, Başkan Obama döneminde satmaya yanaşmadığı hava savunma sistemlerini Türkiye'nin Rusya'dan tedarik yoluna gitmesi üzerine, 2017'de kabul edilen Amerika'nın Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası (CAATSA), Trump'ın görevinin son günlerinde Türkiye'ye karşı uyguladı.