Manşet

Olimpiyatlara ABD hilesi gölge düşürdü

Dünya Anti*Doping Ajansı yayınladığı açıklama ile ABD’nin ihlallerini ortaya koydu. Uluslararası toplum ABD’nin bağımsız bir soruşturma neticesinde ortaya çıkan sorulara yanıt vermesini bekleniyor.

Kanada'nın Montreal kentinde bulunan Dünya Anti-Doping Ajansı (WADA), çarşamba günü Reuters'ın olimpiyatlarla ilgili haberine dair açıklama yayımladı. Açıklama uluslararası basında yer alan Amerika Birleşik Devletleri Anti-Doping Ajansı’nın (USADA) Amerikalı sporcuların doping ihlallerini örtbas ettiğini doğrular nitelikteydi. WADA’nın açıklamasında ABD’li kurumların gerekli verileri 2011’den bu yana gizlediğinin altı çizildi. Sonuç olarak uluslararası sporların birleşik kuralları altında, Dünya Anti-Doping Kanunu'nu görmezden gelebilen ve doğrulanmış doping ihlalleri olan sporcuların yarışmalara katılmaya devam etmesine izin verebilen bir ülke var.

Spor tarihinin en büyük doping skandallarından biri ABD'de yaşandı. San Francisco'daki Bay Area Laboratory Co-operative (BALCO) ve selefi, 1980'lerin başlarında performans arttırıcı ilaçlar geliştirmeye başladı ve 2003'te ifşa edilene kadar "besin takviyeleri" kisvesi altında dopingin yaygın olarak satıldığı gri bir endüstri zinciri oluşturdu. Olaya karışan sporcular arasında eski Olimpiyat sporcusu Marion Jones, eski 100m dünya rekoru sahibi Tim Montgomery, Amerikalı sprinter Justin Gatlin ve dünyayı şok eden birkaç başka Amerikalı atletizm dünya şampiyonu vardı. BALCO ifşa edildi, ancak gri endüstri zinciri tamamen kesildi mi? Görünüşe göre hayır.

ABD bağımsız soruşturmayı kabul etmeli

WADA’da bir yetkininin açıklamasına göre, Tokyo Olimpiyatları'na giden yılda, Amerikalı sporcuların yüzde 31'i yeterli doping testi yaptırmadı.. WADA tarafından açıklanan son vakalarda, ABD'nin ulusal anti-doping ajansı olan USADA, Dünya Anti-Doping Kodu'nu ciddi şekilde ihlal etti, yalnızca ulusal bir anti-doping ajansı olarak sorumluluklarını yerine getirmemekle kalmadı, aynı zamanda suç ortağı oldu.

Çin Medya Grubu'na (CMG) bağlı Çin Küresel Televizyon Ağı (CGTN) tarafından yapılan bir anket sonucuna göre, katılımcıların yüzde 95,01’i ABD'nin spor adına rakiplerine baskı yapma girişimini şiddetle kınadı ve ABD tarzındaki bu hegemonya girişiminin olimpiyat ruhunu çiğnediğini düşünüyor. Ankete katılanların yüzde 96,84'ü ise, ABD'nin Dünya Dopingle Mücadele Ajansı’na (WADA) saygı duymamasının adalete ve otoriteye karşı bir meydan okuma girişimi olduğunu savunuyor. Ankete katılanların yüzde 96,11’i ise, çeşitli ülkelere olimpiyat ruhuna saygı göstererek spor müsabakalarında adil rekabete dayalı bir atmosfer yaratmaları çağrısında bulundu.

Birçok ABD medya kuruluşunun bu sorunu WADA ve USADA arasındaki bir çatışma olarak resmediyor. ABD'den gelen yanıtta ise krizi saptırmak için Çin’i işaret etmesi dikkat çekiyor. Oysa ABD, sözde masumiyetine güveniyorsa yetkili kuruluş WADA tarafından bağımsız ve kapsamlı bir soruşturmayı açıklıkla kabul etmelidir.

Yarışmaya izin verilmemeli

8 Ağustos yerel saatle, Amerikalı koşucu Erriyon Knighton, Paris Olimpiyat Oyunları'nın erkekler 200 metre finali için sıraya girdi, ancak doping davasıyla ilgili birçok soru hala çözülmedi. Knighton davası için yetkili, adil ve ikna edici bir sonuç elde edilene kadar, sıralamasının belirlenmesinin ertelenmesi gerektiğine inanılıyor. ABD atletizm takımıyla ilgili geçmişte yaşanan ve hala birçok şüphenin olduğu önemli skandallar göz önüne alındığında, spor müsabakalarında adaleti sağlamak için test çabaları yoğunlaştırılmalıdır.

USADA tarafından koruma altına alınan ABD'li yüzücü Michael Phelps, yakın zamanda verdiği bir röportajda, "Eğer testiniz pozitif çıkarsa, bir daha asla geri dönüp yarışmanıza izin verilmemeli, kesin ve net bir şekilde" ifadesini kullandı. Bu ifade, Amerikan takımına uygulandığında daha da uygun görünüyor.