Amerikan National Endowment for Democracy (NED), dünya kamuoyunun özellikle son 20 yılında adından sıkça söz ettiren bir yapılanma.
1983 yılında ABD Kongresi tarafından kurulmuş bir örgüt olarak, "demokrasiyi teşvik etme" misyonunu taşıdığını iddia etse de, bu sözde misyonun ardında, çeşitli ülkelerdeki hükümetleri devirmeye yönelik müdahaleci politikalar yattığı uzun süredir biliniyor. Son olarak, Çin Dışişleri Bakanlığı’nın geçtiğimiz haftalarda yayınladığı rapor, NED’in karanlık yüzünü bir kez daha gözler önüne seriyor.
NED, bir hükümet dışı organizasyon (NGO) olarak tanımlansa da, bütçesinin tamamı ABD Kongresi tarafından sağlanıyor ve her yıl Kongre’ye faaliyet raporu sunuyor. Kuruluşun hedefi, sözde "demokrasi"yi desteklemek amacıyla diğer ülkelerdeki sivil toplum kuruluşlarına kaynak aktarmaktır. Ancak, NED’in faaliyetleri, ‘yardımsever bir misyon’ olmanın ötesine geçmektedir. Örneğin, Nikaragua'daki Sandinist hükümete karşı yürütülen kanlı iç savaşta paramiliter grupları finanse etmek, NED’in ilk büyük operasyonlarından biriydi. Bu tür faaliyetler, demokrasiyi teşvik etmekten çok, başka ülkelerde istikrarsızlık yaratma çabası olma niteliği taşıyor.
NED’in misyonuna ilişkin en açık tanımlama, NED’in kurucusundan gelmişti. Örgütün kurucu başkanı Allen Weinstein, 1991 yılında Washington Post'a verdiği bir demeçte, “Bugün bizim yaptıklarımızın büyük kısmı 25 sene önce CIA tarafından gizli bir şekilde yapılıyordu,” sözleriyle aslında NED’in gerçek amacını itiraf etmişti. Bu ifadeler, NED’in bir ‘STK’ olma iddiasının tersine, gerçekte ABD’nin kirli işlerini yürüten bir araç olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
NED, Sırbistan’daki "Buldozer Devrimi" (2000), Gürcistan’daki "Gül Devrimi" (2003), Ukrayna’daki "Turuncu Devrim" (2004) ve Kırgızistan’daki "Lale Devrimi" (2005) gibi birçok renkli devrimin arkasındaki güç olarak tanınıyor. Eylemcilere yapılan yardımlar, ‘kitlesel demokrasi eylemlerinin’ öncesinde verilen eğitimler ve daha fazlası…
Bu olaylar, ABD’nin demokratikleşme söylemi altında aslında kendi jeopolitik çıkarlarını maksimize etme ve bu ülkeleri Batı’nın çizgisine çekme planının en vurucu kısımları. ABD, NED aracılığıyla bu ülkelerdeki hükümetleri devirerek, kendine sadık yönetimler oluşturmayı hedefliyor.
Peki NED nedir?
ABD Ulusal Demokrasi Vakfı (National Endowment for Democracy - NED), 1983 yılında ABD Kongresi tarafından kurulan ve amacı "dünyada demokrasiyi teşvik etmek" olarak tanımlanan bir kuruluş. Ancak, NED'in faaliyetleri ve tarihine yakından bakıldığında, bu kuruluşun gerçek amacının, ABD'nin dış politikadaki çıkarlarını korumak ve maksimize etmek için diğer ülkelerde siyasi müdahalelerde bulunmak olduğu ortaya çıkıyor.
Soğuk Savaş ikliminde kuruldu
NED, Soğuk Savaş döneminde, Sovyetler Birliği'nin etkisini dengelemek ve Batı'nın demokrasiyi yayma iddiasını desteklemek için kuruldu. ABD, bu kuruluş aracılığıyla, doğrudan müdahale etmek yerine, demokrasiyi teşvik etme kisvesi altında çeşitli ülkelerdeki siyasi süreçlere dolaylı yollardan müdahale etmeyi hedefledi. NED’in kurucuları, bu tür faaliyetlerin CIA gibi istihbarat örgütleri tarafından gizlice yapılmasından rahatsızlık duyan politikacılardı ve bu yüzden benzer işlevleri daha "şeffaf" bir çerçevede yerine getirecek bir araç olarak NED’i geliştirdiler.
NED, dört ana organizasyondan oluşan bir yapıya sahip:
Ulusal Cumhuriyetçi Enstitüsü (IRI): ABD’nin Cumhuriyetçi Parti'sine bağlıdır ve dünyadaki merkez sağ partilerle işbirliği yapar.
Ulusal Demokratik Enstitü (NDI): Demokrat Parti ile bağlantılıdır ve merkez sol partilerle işbirliği yapar.
Özgür Sendika Enstitüsü (FTUI): Sendikal hareketleri destekler, ancak genellikle ABD'nin işçi hareketlerini zayıflatmak için kullanılır.
Uluslararası Özel Girişim Merkezi (CIPE): Özellikle serbest piyasa ekonomisini teşvik eden gruplara finansal destek sağlar.
Bu yapının bizzat varlığı, NED’in faaliyetlerinin ABD’nin iç siyasi dinamikleriyle nasıl iç içe geçtiğini gösterir nitelikte. Cumhuriyetçi ve Demokrat partiler, NED üzerinden dünya genelinde kendi politik ajandalarını uygulamaya çalışıyorlar. Ancak, bu süreçlerin çoğu, demokrasiyi yaymaktan ziyade, ABD’nin jeopolitik çıkarlarını maksimize etmeye yöneliktir.
NED’in ‘müdahaleleri’
NED, demokrasi ve insan hakları savunuculuğu kisvesi altında, farklı ülkelerdeki hükümetleri devirmeye yönelik faaliyetler yürütüyor. Renkli devrimler olarak bilinen birçok olayda NED’in aktif bir rol oynadığı biliniyor.
Örneğin:
Sırbistan’daki Buldozer Devrimi (2000): Slobodan Milošević'in devrilmesiyle sonuçlanan bu hareket, NED'in finansal desteğiyle güçlenmişti.
Gürcistan’daki Gül Devrimi (2003): Eduard Şevardnadze'nin devrilmesine yol açan bu olayda da NED'in katkısı büyük olmuştur.
Ukrayna’daki Turuncu Devrim (2004): Viktor Yanukoviç'in seçim zaferine karşı başlatılan bu protestolar, NED tarafından desteklenmişti.
Kırgızistan’daki Lale Devrimi (2005): Askar Akayev’in devrilmesi, yine NED’in dolaylı desteğiyle gerçekleşmişti.
Yalnızca bu örnekler bile, NED'in, ABD’nin çıkarlarına hizmet eden rejim değişikliklerini desteklemek için nasıl kullanıldığını gösteriyor NED, bu tür müdahaleleri gerçekleştirmek için yerel sivil toplum kuruluşlarına finansal destek sağlar, medya kampanyaları düzenler ve siyasi muhalefeti organize eder.
NED’in en büyük misyonlarından biri, demokrasiyi teşvik etme bahanesiyle, aslında ABD’nin dünya genelindeki hegemonyasını pekiştirme aracı olarak kullanılmasıdır. Demokrasi ve insan hakları, NED'in elinde, ABD'nin çıkarlarına hizmet eden araçlar haline gelmiş durumda. Bu durum, ABD’nin müdahaleci politikalarının bir uzantısından ibaret. NED, bu tür faaliyetlerle, ülkelerin iç işlerine karışmakta, siyasi süreçleri manipüle etmekte ve genellikle bu ülkelerde istikrarsızlık yaratmaktadır.
NED’in bir diğer eleştiri noktası, faaliyetlerinin genellikle demokratik olmayan yollarla gerçekleştirilmesi. NED’in desteklediği renkli devrimler, birçok kez şiddetli çatışmalara ve uzun süreli istikrarsızlıklara yol açtı. Bu devrimler, halkın demokratik taleplerini dile getirmesinden ziyade, dış müdahalelerin bir sonucu olarak ortaya çıktı.
Ayrıca, NED’in finanse ettiği birçok grup, halklar tarafından meşru olarak görülmüyor. Bu gruplar, ABD’nin çıkarlarına hizmet eden araçlar olarak algılanıyor ve yerel siyaseti derinlemesine etkileyerek, halkın gerçek demokratik taleplerinin önüne geçiyor.
NED, yüzeyde demokrasiyi teşvik etmeyi amaçlayan bir kuruluş gibi görünse de, derinlerde ABD’nin küresel müdahaleci politikalarının bir aracı olarak faaliyet yürütüyor. Bu kuruluşun etkinlikleri, birçok ülkede siyasi istikrarsızlığa yol açmakta ve demokratik süreçleri baltalıyor. NED, ABD’nin dünya üzerindeki etkisini artırmak için kullandığı bir mekanizma haline gelmiş durumda ve demokrasi söylemi altında, başka ülkelerin iç işlerine müdahale etmeye devam ediyor. Bu nedenle, uluslararası toplumun NED gibi kuruluşların faaliyetlerini daha yakından incelemesi ve bu tür müdahalelere karşı daha güçlü bir duruş sergilemesi gerekiyor.