Yakup Aslan
“Gerçek Vaad 3” ihtimali masada
İran Mirsad Stratejik Araştırmalar Merkezi Stratejik Programlar Masası Başkanı Dr. Hamid Azimi, son dönemde İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının ardından Tahran’ın siyasi çevrelerinin tutumundaki değişiklikleri CGTN Türk’e değerlendirdi. Dr. Azimi’ye göre, ilk etapta saldırıyı hafife alan Tahran yönetimi, artık İsrail’in mesajlarını daha ciddiye almaya başladı. İran’ın, İsrail saldırılarına nasıl yanıt vereceği ve bunun “Gerçek Vaad 3” adı altında bir misillemeye dönüşüp dönüşmeyeceği ise merak konusu.
Reformcu kanat
Dr. Azimi, Batı ile diyalogdan yana eğilimleriyle bilinen ve Pezeşkiyan hükümetinde etkili olan grubun, Tahran’ın caydırıcı gücü ile ABD’nin İran’ı hedef alan İsrail’i dizginlediği, ekonomik, petrol ve nükleer altyapıya yönelik saldırıların önlenmesi konusunda başarılı olduğu görüşünü savunduğunu belirtti. Dr. Azimi “Bu grup, aynı zamanda İran’ın savunma ve füze altyapısına verilen zararların hafife alınamayacak düzeyde olduğunu kabul ediyor. Dolayısıyla Amerika ve İsrail’in pozisyonlarını birbirinden ayırmayı daha fazla önemseyerek, bu saldırıyı ABD ile müzakereleri yeniden açmak için bir fırsat olarak değerlendirmeye çalışıyor. Ancak ABD’deki seçimlerin ardından Trump hükümetin Orta Doğu’daki krizlere nasıl yaklaşacağı konusundaki belirsizlik, bu sürecin hızla ilerlemesini zorlaştırıyor.” dedi.
Muhafazakâr kanadın tutumu
İran’daki muhafazakâr kesimin de başlangıçtaki kayıtsız ve hafife alan tavrından vazgeçtiğine dikkat çeken Dr. Azimi, bu kesimin saldırıları artık daha ciddiye aldığını belirtti. “ Özellikle, İran’ın Batı ile yeniden yakınlaşmaya ve yeni sayfalar açmaya hazır olduğu yönündeki mesajı ileten Ali Ekber Velayeti’nin Financial Times’a verdiği röportaj, bu değişen tutumun önemli bir göstergesi olarak görülüyor. Muhafazakâr kanat, ABD ve Avrupa arasındaki safları ayırmaya çalışırken, aynı zamanda Rusya ve Çin’in mevcut krizlerdeki rolüne dair hoşnutsuzluklarını dile getiriyor. Bu grup, İran’ın Avrupa diplomasisinde güç kazanmasını sağlamak amacıyla stratejik bir yaklaşım değişikliğine gitmeyi hedefliyor.” şeklinde konuştu.
Askeri güvenlik bürokrasisinin stratejisi
“Diplomatik ve bürokratik çevrelerin yanı sıra, Devrim Muhafızları çevresindeki askeri güvenlik grubu sayabileceğimiz grup ise İsrail’in saldırıları konusunda düşük profilli bir tavır sergiliyor.” diyen Dr. Azimi’ye göre, bu durum, İsrail ile olan güç dengesinde stratejik bir dengeyi koruma çabasını yansıtıyor olabilir. Saldırıyı gündeme taşımaktan kaçınan bu tutum Tahran’da, bir taktik olarak değerlendiriliyor ve İran’ın İsrail’e nasıl yanıt vereceği konusundaki belirsizliği artırıyor.
İran’ın İsrail’e karşı nasıl bir strateji benimseyeceği henüz netlik kazanmamışken, “Gerçek Vaad 3” gibi bir misilleme ihtimali ve bu misillemeyi önleyici yeni bir saldırı olasılığı da gündemde yer alıyor.