Özel Haberler

Henry Kissinger’in Çin-ABD ilişkilerindeki önemi

Siyaset Bilimci Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, CRI Türk Radyo’da Özgür Özbakır’ın sunduğu “Akşam Raporu” programına konuk oldu ve AB Komisyonu’nun Türkiye ile ilgili yayımladığı raporu değerlendirdi.

Gökçe’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Henry Kissinger, ABD’nin önemli siyasi figürlerinden birisiydi. Vietnam Savaşı’nın durmasında etkili olduğu için Nobel Barış Ödülü’ne layık görülmüştü. Bununla birlikte ‘Tek Çin’ olayında da etkin bir rolü oldu. ABD ile Çin arasındaki ilişkileri düzelten ve dünya kamuoyuna yeni bir Çin algısı yerleştiren bir dışişleri bakanıydı. Barışa yönelik bir politika izleyen önemli bir siyasi figürdü.

“Kazan-Kazan formülü olmalı”

ABD, Çin ile ilişkileri iyileştirmek istiyor ve diyaloğu artırmaya çalışıyor ama bu diyalog sadece kendi menfaatine göre olursa, Çin bu durumu tepki ile karşılayacaktır. ‘Kazan-Kazan’ formülü olmadığı takdirde sağlam bir ilişki olmaz.

“Hamas’ın terör örgütü olarak görülmesi isteniyor”

AB Komisyonu, yeni bir AB-Türkiye Raporu yayımladı. Bu rapor, bazı sorunlar ortaya çıkarmış ve diyalog kurulması için önerilerde bulunulmuş. Rapora göre AB, Türkiye’nin Kıbrıs’ta iki devletli çözüm önerisine karşı çıkıyor. İki toplumlu tek devlet kurulması, oradaki Türk devletinin asimilasyonu anlamına gelir. Bununla birlikte, Türkiye’nin Rusya-Ukrayna ve Filistin-İsrail çatışmalarına askeri destek sağlaması problem olarak görüşmüş. Bu görüş kabul edilemez çünkü Türkiye’nin menfaatlerine aykırı. Raporun devamında, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını uygulanmaması ve Hamas’ın terör örgütü olarak kabul edilmemesi de bir sorun olarak görülüyor.

“Rapor tutarlı değil”

Raporda, AB’nin güvenliği için Türkiye ile diyalog kurulması gerektiği söyleniyor. Türkiye AB’nin güvenliğini sağlasın ama AB, Türkiye’nin menfaatlerini düşünmesin. Nasıl olabilir bu iş? AB, mültecilerin de Türkiye’de kalmasını istiyor. Bu raporun tutarlı bir yanı yok.

Avrupa’da aşırı sağ partilerin yükselişi

Ekonomik kriz ve bölgesel çatışmalar, milli duyguları ön plana çıkarır. Avrupalı siyasetçileri oy toplamak adına bir dış düşman yaratıyorlar. Şu anki dış düşman da İslam dünyası ve mülteciler. Bunlar, sağ görüşlü siyasetçilerin oy toplamak için uydurdukları hususlardır.”