Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Seok-youl, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (KDHC) tehdidini ve muhalefetin devlet karşıtı aktivitelere bulaştığını gerekçe göstererek ülkede sıkıyönetim ilan etti. Kararın ardından Güney Kore Parlamentosu, sıkıyönetimin geçersiz olduğuna yönelik bir karar aldı. Bu kararın ardından da Devlet Başkanı Yoon Seok-youl, ülkede sıkıyönetimin kaldırıldığını ve sıkıyönetim birliklerinin geri çekildiğini açıkladı.
Asya Pasifik Araştırmaları Merkezi Başkanı ve Hong Kong Baptist Üniversitesi öğretim üyesi Profesör Doktor Selçuk Çolakoğlu, Güney Kore’de yaşananları, hem iç hem de dış dinamikler açısından CGTN Türk'te değerlendirdi.
"Sıkıyönetim ilanı, Kore siyasetinde gerginliği zirveye taşıdı"
Devlet Başkanı Yoon için önümüzdeki dönemin çok daha sıkıntılı geçeceği tahmininde bulunan Selçuk Çolakoğlu, Güney Kore'de yaşanan gelişmeleri geçmişteki siyasi dinamiklerle ilişkilendirerek şu şekilde değerlendirdi:
"Dün gece yaşanan sıkıyönetim ilanı, Kore siyasetinde gerginliği zirveye taşıdı. Kore siyasetini incelediğimizde, özellikle 1987’deki demokrasiye geçiş dönemi ve öncesindeki askeri yönetim dönemi, büyük ölçüde kutuplaşma üzerine kurulmuş durumda. Burada muhafazakar sağ diyebileceğimiz milliyetçi partiler bir blok oluştururken, karşılarında liberal olarak kendilerini tanımlayan ve genellikle sol görüşlü gruplar bulunuyor. Bu iki blok arasında süregelen bir iktidar mücadelesi var. Kore siyasetinin temelinde bu iki blok arasındaki rekabet yer alıyor. Demokrasiye geçişten sonra, özellikle 1992’de ilk sivil Cumhurbaşkanı göreve başladığından beri, iktidar sürekli olarak milliyetçi muhafazakar sağ blok ile karşısındaki liberal sol blok arasında el değiştirdi. Bugüne kadar liberal sol bloktan üç Cumhurbaşkanı seçilmişken, şu anki Cumhurbaşkanı Yoon Seok-youl ise muhafazakar sağ partiden seçildi. Bir önceki Cumhurbaşkanı ise liberal bloktan bir isimdi. İktidar değişiklikleri sıkça yaşanmış olsa da, Güney Kore Cumhurbaşkanlarının karşılaştığı önemli sorunlardan biri, siyasi rekabetin yanı sıra yolsuzluk soruşturmaları ve görevden almalar. Bu, özellikle sivil Cumhurbaşkanları için sıkça gündeme gelen bir durum. Örneğin, bir önceki Cumhurbaşkanı Park Geun-hye, dördüncü yılında parlamentonun kararıyla görevden alınmıştı.
"Park Geun-hye’nin yaşadığı duruma düşmemek için aşırı bir hamle yaptı"
Bugün yaşanan gerilim, Cumhurbaşkanı Yoon’a karşı, özellikle parlamentoyu kontrol eden muhalefet bloğunun yeni bir soruşturma başlatması ve Yoon’u görevden almak için bir süreç başlatmasıyla tırmandı. Cumhurbaşkanı Yoon, selefi Park Geun-hye’nin yaşadığı duruma düşmemek için aşırı bir hamle yaparak sıkıyönetim ilan etti. Bu hamle, muhalefetin kontrol altına alınması ve parlamentonun belki de feshedilmesi yoluyla muhalefetin güç bloğunun zayıflatılmasını amaçlıyordu. Ancak, gelen tepkiler ve Cumhurbaşkanı Yoon’un partisinden sıkıyönetimle ilgili eleştiriler, bu hesapların tutmadığını ve ters teptiğini gösteriyor. Şimdi, Cumhurbaşkanı Yoon’un kalan iki buçuk yıllık görev süresi boyunca iktidarda kalması, giderek zorlaşacak gibi görünüyor. Eğer parlamento veya Anayasa Mahkemesi tarafından görevden alınmazsa, büyük ihtimalle sokak protestoları ile istifaya çağrılacak. Bu da önümüzdeki günlerin daha gerilimli geçeceğini gösteriyor. Cumhurbaşkanı Yoon’un popüler desteği, özellikle sıkıyönetim ilanı sonrası, daha ortada duran grupların da tepkisini çekmiş gibi. İktidar partisinin de sıkıyönetim ilanını desteklememesi, Yoon için önümüzdeki dönemin çok daha sıkıntılı geçeceğini işaret ediyor."
"Tankların Seul sokaklarında görülmesi, ciddi endişelere yol açtı"
Ülkede yaşanan bu sürecin mevcut Kore siyasi kültürü içerisinde atlatılabileceğini söyleyen Çolakoğlu, sıkıyönetim ilanının Kore'deki demokratik olgunlaşma sürecini test ettiğine işaret etti:
"Güney Kore, Asya'da ve dünyada bu anlamda hem gelişmekte olan ülke statüsünden gelişmiş ülke statüsüne geçme hem de demokratik sistemi olgunlaştırma açısından örnek olarak gösteriliyordu. Özellikle 1987 sonrasında ve özellikle de ilk sivil Cumhurbaşkanı'nın seçildiği 1992 yılından sonra, iktidar muhafazakar ve liberal Cumhurbaşkanları arasında el değiştirdi ve aynı zamanda çok güçlü sivil toplum mekanizmaları ile nispeten bu anlamda kurumlar vardı. Şimdiye kadar olan krizler bir şekilde atlatılmıştı. Dolayısıyla, bu en son sıkıyönetim ilanına kadar kendi mekanizmalarıyla bu sorunlar çözülüyordu, fakat bu son sıkıyönetim ilanı ve özellikle tankların Seul sokaklarında görülmesi, tıpkı askeri rejim zamanında olduğu gibi ciddi endişelere yol açtı uluslararası kamuoyunda.
"Kore siyasetinin olgunluğa ulaştığını söyleyebiliriz"
Dolayısıyla bu noktada bir soru işareti var, ama son bir gündür, bugün içinde yaşanan gelişmelere baktığımızda, hem Kore kamuoyunun tepkisi hem de kurumların tepkisi, iktidar partisinin Cumhurbaşkanı Yoon'un sıkıyönetim ilanını desteklememesi, bu anlamda Kore siyasetinin bir olgunluğa ulaştığını veya bu olgunluğun test edildiğini ve bu anlamda olumlu bir şekilde bu gerilimi geçebileceğini söyleyebiliriz. Yani mevcut süreç elbette sıkıntılı olacak, özellikle Cumhurbaşkanı Yoon'un üzerindeki siyasi baskı artacak, hem muhalefetten hem de kendi partisinden, ama genel olarak baktığımızda bu sürecin mevcut Kore siyasi kültürü içerisinde atlatılabileceğini söyleyebiliriz."
Röportajı izlemek için aşağıdaki linke tıklayınız