Özel Haberler

Çinli uzmanlar yorumluyor: Büyük güçler arası ilişkiler yeni dönemde nasıl şekillenecek?

ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ın 20 Ocak’ta Beyaz Saray’a çıkmasıyla Washington’ın Çin’e karşı izleyeceği politika tartışılmaya devam ediyor. Çinli uzmanlar ticaretten, güvenlik konularına kadar geniş bir yelpazede görüşlerini Beijing’de düzenlenen etkinlikte paylaştılar.

CGTN Türk Dış Haberler Servisi

Çin’in başkent Beijing’de “Ortaklıkları ileri taşımak: Çin ve dünya arasındaki değerlerin yankılanması” başlığı ile hafta sonu düzenlenen etkinlik sona erdi. Alanında uzman 100’den fazla kişinin katıldığı etkinlikte ele alınan konuların başında Çin ve ABD arasındaki ilişkiler yer aldı.  Çinli uzmanlar ABD’de Donald Trump döneminin başlangıcı ile yeni dönemde ortaya çıkabilecek fırsat ve meydan okumaları değerlendirdiler. Çin’in önde gelen akademisyenlerin yaptıkları konuşmalardan öne çıkan ifadeleri şöyle özetlemek mümkün:

Zhu Feng, Nanjing Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Dekanı:

Bu yıl büyük güç ilişkilerinin 3 temel özelliği var: Birinci iç siyasi faktörler büyük güçler arasındaki ilişkileri etkilemek üzere belirginleşiyor. İkincisi temel stratejik konulardaki ayrışmalar ve tartışmalar belirginleşiyor. Üçüncüsü; ABD’nin çıkar merkezli yaklaşımı ve korumacılığı küresel ekonomik ve ticari manzaraya meydan okuyacak şekilde daha da olumsuz bir hal alabilir.

Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin’in küresel düzene ilişkin algılayışı ve kuralları özellikle dünya ile kurduğu ilişki bağlamında değişiyor. Büyük güçler arasındaki etkileşim Çin ve dünya arasındaki değişimi anlamak kadar Çin’in bu değişimdeki temel çıkarlarını tanımlamakta yatmaktadır. Yükselen Çin’in etkisi ve dünyayı şekillendirmesi bir gecede gerçekleşmez, bu uzun erimli ve istikrarlı çabaları gerektirir.

Wu Xinbo, Fudan Üniversitesi Amerikan Çalışmaları Merkezi Direktörü:

Önümüzdeki yıl büyük güçler arasındaki ilişkinin üç temel noktası olacak. Bunlardan ilki Çin ve ABD rekabetinin yeni dönemine girilecek. Stratejik okumalar derinleşirken kimi taktiksel fırsatlar da mevcut. İkincisi Rusya-Ukrayna ihtilafı özelinde ABD-Rusya gerilimi yumuşayabilir ve düzenlemelere gidilebilir. Üçüncüsü Çin’in diğer büyük kuvvetler ile ilişkilerinde yeni fırsatlar var ve Çin’in diplomatik alanında yeni gelişmeler ortaya çıkacak.

Çin-ABD ilişkileri tarihsel mantığa göre ilerliyor. Kimi dönemlerde denge ve karşılıklı çıkarlar uyarınca iki büyük güç arasındaki işbirliği belirgindir. Mevcut durumda ise ilişkiler ABD’nin deyimi ile “stratejik rekabet” dönemine girdi. Bu dönem ABD’nin Çin’i baskılama ve kuşatma çabalarını anlatıyor. Böylesine bir tanımı biz tercih etmemize rağmen kimilerine göre bu büyük güçler arasındaki ilişkinin mantığı ile uyumludur.

İster Demokratlar isterse Cumhuriyetçiler olsun ABD’nin temeldeki Çin pozisyonu kısa dönemde değişmeyecektir. Buna karşın daha uzun bir perspektifle bakacak olursak Çin ve ABD arasındaki stratejik rekabet dönemsel bir karakter taşımaktadır. Gelecekte belki de ABD yönetimi Çin’i kuşatma ve baskılama çabalarını etkili olmadığı, pahalıya mal olduğunu ve sürdürülemez olduğunu görecek. Böylesine bir durumda ABD’nin Çin’e karşı politikaları yüksek ihtimalle yeniden düzenlenecektir.

Huang Jing, Shanghai Uluslararası Çalışmalar Üniversitesi Seçkin Profesörü:

Çin, Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan ve Rusya dünya düzeninde mevcut dört büyük güçtür. Bunlardan üçü; Çin, Hindistan ve Rusya Küresel Güney’e aittir, aynı zamanda BRICS ve Şanghay İşbirliği Örgütü’nün üyesidirler. Bu bize Endüstriyel Devrim’den sonra uluslararası arenadaki temel yapısal değişime gösterir.

Barışçıl ve istikrarlı bir kalkınmaya dayanan bu adil talep ülkelerin büyük çoğunluğu tarafından paylaşılarak küresel bir eğilim halini aldı. Çin de büyük bir güç olarak uluslararası ilişkilerde barışın sürdürülmesini ve kalkınmanın teşvik edilmesini birincil öncelik olarak belirlemiştir. Sonuç olarak Çin’in sorumluluğu ve başarıları olumu yanıt ve destek almıştır.

Küresel düzen bağlamında bugün 3 temel sütun bulunmakta. Bunlardan ilki uluslararası düzenin çevresinde şekillendiği Birleşmiş Milletler. İkincisi küresel ekonomik ve ticari düzenin çerçevesini çizen Dünya Ticaret Örgütü, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü, Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık, Trans-Pasifik Kapsamlı Ticaret Anlaşması’dır. Üçüncüsü ise Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu, Asya Kalkınma Bankası tarafından desteklenen küresek mali sistemdir.  Bu kapsamlı mekanizmaların ortak özelliği bir büyük güç tarafından domine edilmesi değil çok taraflı şekilde yönetilmesidir. Bu nedenle Çin, uluslararası ilişkilerde çok taraflılığa sıkı bir şekilde sarılacak ve küresel yönetişimin savunucu olmaya devam edecektir.