Ukrayna krizi patlak verdiğinde, ABD, Çin’in Rusya’ya askeri yardım sağladığına dair yalanlar yaymaya başladı. Son dönemde ABD, bu tür uydurma iddiaları tekrar dile getirdi. Ancak şimdiye kadar ABD da dahil olmak üzere Batılı ülkeler, bu iddialar hakkında herhangi bir somut delil ortaya koyamadı. ABD'nin ordu yetkilileri bile Çin’in çatışma sırasında Rusya’ya askeri yardım sağlamadığına dair açıklamalarda bulundu.

ABD bir yandan Ukrayna’ya yardım yasalarını çıkarırken, diğer yandan Çin ve Rusya arasındaki normal ekonomik ve ticari iş birliğini eleştiriyor. Bu, tamamen çifte standarttır. ABD kendini “adalet temsilcisi”, “insan hakları savunucusu” ve “dünya polisi” olarak tanıtıyor, fakat yaptıkları kışkırtma, husumet beslemek ve çatışmayı provoke etmekten ibaret.

Verilere göre, Rusya’nın ithal ettiği silahların yedek parçalarının yüzde 60’ı ABD ve Batı’dan geliyor. Ukrayna’nın imha ettiği Rus ekipmanlarının kilit parçalarının yüzde 95’i Batı’dan geliyor ve Rus silahlarının Batı’dan gelen parçalarının yüzde 72’si Amerikan şirketlerinden temin ediliyor. ABD bunun için ne izahatta bulunabilir?

Ukrayna krizinin başlangıcından bu yana geçen iki yıl içinde kim Ukrayna krizini başlattı? Kim bölgedeki karışıklıkların arka planında duruyor? Kim krizin devam etmesine neden oluyor? Kim küresel barış ve istikrar için en büyük tehdit? Uluslararası camianın zaten çok net bir cevaba sahip olduğuna inanıyoruz.

Çin, ne Ukrayna krizinin üreticisi ne de tarafıdır. Çin, krizin gelişimini izlemekten ziyade barış ve diyaloğu, siyasi çözümü hızlandırmaya çalışıyor. Çatışmalar başladığında Çin, çatışan herhangi bir tarafa öldürücü nitelikteki silah sağlamadı ve askeri ve sivil ürünlerin ihracatını sıkı bir şekilde kontrol etmeye devam ediyor. Çin, ateşe körükle gitmiyor ve krizden çıkar elde etmiyor; çatışan hiçbir tarafa silah sağlamayacaktır. Bu tutum son derece kesin ve nettir.

Ukrayna krizi konusunda dünyanın daha objektif, dengeli, olumlu ve yapıcı seslere ihtiyacı var. Bu nedenle Çin ve Brezilya, Ukrayna krizinin siyasi çözümünü hızlandırmak için son dönemde altı fikir birliği yayımlayarak şunları vurguladı: savaş yayılmamalı, gerginlik tırmanmamalı, kışkırtma olmamalı, taraflar diyalog ve müzakereye bağlı kalmalı, insani yardım genişletilmeli, nükleer silahların kullanımına karşı çıkılmalı, nükleer santrallere yönelik saldırılara karşı çıkılmalı ve küresel endüstriyel ve tedarik zincirinin istikrarı korunmalıdır.

Türkiye dahil olmak üzere 50’ye yakın ülke, altı fikir birliğine olumlu karşılık verdi. Rusya ve Ukrayna da fikir birliğinin ana içeriğine olumlu yanıt verdi. Bu, altı fikir birliğinin birçok ülkenin ortak beklentilerine uygun olduğunu ve şu anki dünyanın en büyük ortak noktası olduğunu gösteriyor. Çin olarak, ortak çağrıda bulunan insanlar arttıkça gerginliği hafifletme umudumuzun büyüyeceğine ve çatışmaların tırmanma tehlikesinin azalacağına inanıyoruz.

ABD, çatışmada belli bir tarafa yardım sağlamaktan ziyade krizin kökenini iyi düşünmeli ve barışın gerçek anlamda sağlanması için somut çalışmalarda bulunmalıdır. ABD, Çin’in ABD'nın yanlışlarının bedelini ödemesini beklemesin; Çin, ABD’nın zorbalığını asla kabul etmez. Bütün büyük devletler pozitif enerji sergilerse, Ukrayna krizi kısa zamanda ateşkes ile sonuçlanabilir.