“Dört modernleşmenin anahtarı bilim ve teknolojinin modernleşmesidir. Modern bilim ve teknoloji olmadan modern tarımı, modern sanayiyi ve modern ulusal savunmayı inşa etmek imkansızdır. Bilim ve teknolojinin hızlı gelişimi olmadan ekonominin hızlı gelişimi mümkün olamaz. İlk nokta, bilim ve teknolojinin üretici güçlerin bir parçası olduğunun anlaşılmasının gerekliliğidir.” 18 Mart 1978 tarihinde Ulusal Bilim kongresinin açılış töreninde konuşan Deng Xiaoping, Çin’in bugün geldiği noktanın temellerini bu sözlerle ortaya koymuştu.
Çin’in bilimsel alandaki çalışmalarının en önemli göstergelerinden biri AR-GE’ye yaptıkları yatırımlardan anlaşılabilir. Avrupa Komisyonu'nun 2023 sonunda yayınlanan bir raporuna göre, dünya çapında 2 bin 500 önde gelen şirketin araştırma ve geliştirme harcamaları 2022'de toplam 1,25 trilyon Euroya (1,36 trilyon dolar) ulaşırken Çin bu toplamın yüzde 17,8'ini oluşturarak Avrupa'nın yüzde 17,5'lik oranını geride bırakmış ve AR-GE yatırımlarında yüzde 42,1 payı olan ABD’nin ardından dünyada ikinci sırayı almıştır.
Teknolojinin geldiği son noktada yapay zekâ çalışmalarının her alanda çok ciddi bir sıçrama gösterdiğini görüyoruz. Günümüzün en son teknolojilerinden biri olan Yapay Zekâ (Artifical Intelligent AI) teknolojisi, küresel olarak teknolojik ilerlemenin odağı haline gelmiş durumda. Hemen her gün yeni bir yapay zekâ uygulamasını duyuran ve daha yeni ve güçlü modellerin çıktığını bildiren haberleri başta sosyal medya kanalları olmak üzere her ortamda görüyoruz. Yapay Zekâ (AI) atılımlarına yönelik bu küresel yarışta Çin kesinlikle kilit bir oyuncudur. Stanford İnsan Odaklı Yapay Zekâ Enstitüsü'nün 2023 Yapay Zeka Endeksi Raporu'na göre, yapay zekaya yapılan küresel yatırım son on yılda önemli ölçüde artmıştır. 2022 yılına gelindiğinde yapay zekaya yapılan özel yatırımlar 2013 yılına göre 18 kat artmıştır. Bu alanda artış hızı gösteren ülke Çin olarak öne çıkmaktadır.Çin, önemli bir oyuncu olarak uzun zamandır yapay zekâ alanında boy gösteriyor. Özellikle 2010’lu yıllardan itibaren internet teknolojileri ve yapay zekâ alanında devlet konseyi tarafından uygulanan planlar Çin’in gelişmesine katkıda bulunmuştur. 2015 yılında Made In China ve İnternetin Geliştirilmesine yönelik kararlar, 2016 yılında "İnternet +Yapay Zeka Üç Yıllık Uygulama Planı", 2017 yılında "Yeni Nesil Yapay Zeka Gelişim Planı", 2019 yılında Milli Yeni Nesil Yapay Zeka Açık İnovasyon Platformunun Oluşturulmasına İlişkin Kılavuz", 2020 yılında "Ulusal Yeni Nesil Yapay Zeka Standardizasyon Kılavuzu", 2021 yılında "Yeni nesil yapay zeka etik kuralları" ve “Çin Veri Güvenliği Yasası” gibi uygulamalar neticesinde Çin bugün yapay zeka alanında dünyada ikinci sırada yer almaktadır.
AIPRM'nin yapay zekâ istatistikleri, son beş yılda yaklaşık 329 milyar dolar harcayarak yapay zekaya en çok yatırım yapan ülkenin ABD olduğunu ortaya çıkarmıştır. ABD, 2023 yılında, 2019'a göre yüzde 65,94 artışla 67 milyar dolar yatırım yapmıştır. Rapora göre; Çin, 2019-2023 yılları arasında yapay zekaya yaklaşık 133 milyar dolar yatırımla ikinci sırada yer almaktadır. Ülkenin yapay zekaya yaptığı yatırım 2019'dan bu yana yavaşlayarak 2023'te yaklaşık 15 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Üçüncü sırada, aynı dönemde yaklaşık 25 milyar dolarlık yatırımla Birleşik Krallık yer almaktadır. Çin ile karşılaştırıldığı zaman bu rakam neredeyse beş kat daha azdır. Asya'nın diğer teknoloji devi ülkesi Hindistan ise son beş yılda yapay zekaya yaptığı yaklaşık 16 milyar dolarlık yatırımla dördüncü sırada yer almaktadır. Beşinci sırada yer alan Almanya ise yaklaşık 14 milyar dolarlık yatırım hacmine sahiptir.Muhasebe ve denetim şirketi PwC’nin yayınladığı bir rapora göre; yapay zeka uygulamalarının 2030 yılında küresel GSMH içindeki payı yüzde 14,7 oranında artarak 15,7 trilyon dolarlık bir etki yapacağı hesaplanmıştır. Yapay zekanın etkilediği sektörlerden elde edilecek bu milli gelir artışının Çin’de 7 trilyon dolar olması beklenirken bu rakamın 2030 yılında Çin GSMH’sinin yüzde 26,1’ine denk geleceği belirtilmiştir. Rapora göre; aynı süreçte ABD ve Kanada’nın oluşturduğu Kuzey Amerika bloğunda bu rakamlar 3,7 trilyon değer olarak gerçekleşecek ve bu da ülkelerin toplam GSMH’lerinin yüzde 14,5’ine denk gelecektir. PwC raporunda ayrıca iş verimliliği artışları, şirketlerin iş gücünün verimliliğini yapay zekâ teknolojileri ile "arttırmak" ve bazı görevleri ve rolleri otomatikleştirmek istemesiyle başlangıçta GSYİH kazançlarını artıracakları öngörülmüştür. Perakende, finans ve sağlık gibi sektörlerin bu gelişmeden en fazla fayda sağlayacakları belirtilmiştir. Bütün bu veriler ışığında oluşturulan PwC yapay zekâ etki endeksinin sonuçlarına göre de yapay zeka bağlantılı sektörlerdeki gelişim hızı önümüzdeki 10 yılda daha çok ABD’de yaşanacakken Çin ikinci sırada yer almaktadır.
Yapay zekânın günlük hayatta ve ülkelerin milli gelirlerinde yapacağı artışın yanında en önemli dezavantajı ise -etik ve ahlaki bazı sorunların dışında- ülkelerde sebep olacağı işsizlik olarak belirtilmektedir. IMF’in hazırladığı bir rapora göre; yapay zekâ küresel ölçekte yüzde 40’lara varan istihdam sorununa yol açacaktır. Geçmişe bakıldığında otomasyon ve bilgi teknolojileri daha az yetenek gerektiren işlerde oldukça başarılı iken yapay zekâ daha karmaşık uzmanlık gerektiren işlerde de birçok meslek sahibini işsiz bırakma kabiliyetine sahiptir. Bununla birlikte yapay zekânın potansiyel faydalarının bu negatif dışsallığı da yok edebileceği düşünülmektedir. Yapay zekânın istihdam konusunda yaratacağı problemler her ülke de aynı etkilere sahip olmayacaktır. Gelişmiş ülkelerde yapay zekanın istihdam üzerindeki etkisinin yüzde 60’lar oranında olacağı beklenmektedir. Bununla birlikte Çin gibi gelişmekte olan ülkelerde yapay zekanın istihdama negatif yönlü etkisi yüzde 40 olarak hesaplanmaktadır. Az gelişmiş ülkelerde ise bu oranın yüzde 26 oranında etkisi olacağı tahmin edilmektedir.
Yapay zekanın günlük hayattaki yeri ve katkısı özellikle Çin ve ABD gibi gelişmiş ülkelerin yeni mücadele alanı olmaktadır. Şüphesiz bu alanda kim daha başarılı olacaksa o ülkenin etki alanının da büyüyeceği kaçınılmazdır.
Analizin yazarı, Doçent Doktor Mehmet Ali Koçakoğlu Harran Üniversitesi Şanlıurfa Sosyal Bilimler MYO öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. “Kuşak ve Yol Girişimi Kapsamında Çin’i Anlamak” ve “Küreselleşme Bağlamında Kuşak ve Yol Girişimi: Çin Eksenli Bir Analiz” başlıklı kitapları vardır. ÇİN HABERLERİNİN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN