Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü'nden edinilen bilgiye göre, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk madeni parası 10 kuruş, 5 kuruş, 20 kuruş ve 100 para şeklinde basıldı.

Bir yüzünde başak kabartması diğer yüzünde ise Osmanlıca harflerle Türkiye Cumhuriyet yazısı bulunan Mesrur İzzet Bey tasarımı bu paralar 1939 yılına kadar tedavülde kaldı.

Bronz alaşımdan yapılan 100 paradan 1924-1939 döneminde 19 milyon adet basılırken, 10 kuruştan ise 11 milyon adet üretilip piyasaya sürüldü.

Harf devrimi sonrası Türk alfabesinin kullanıldığı ve bir yüzüne Türkiye Cumhuriyeti yazısı veya Mustafa Kemal Atatürk silueti eklenen paralar olan 100 kuruş ve 1 lira 1934'te, 1 kuruş, 5 kuruş, 10 kuruş, 25 kuruş ve 50 kuruş ise 1935 yılında basıldı.

EN KÜÇÜK MADENİ PARA

Cumhuriyet tarihinin en küçük madeni parası olan 10 para ise 1940 yılından itibaren basılmaya başlandı.

Yıllar geçtikçe değerleri de büyüyen bozuk paralardan 5 liranın 1974'te, 10 liranın 1981'de, 20 lira, 50 lira ve 100 liranın 1984'te, 25 liranın 1985 ve 500 liranın 1989'da basımı gerçekleştirildi.

1990'lı yıllara gelindiğinde 2 bin 500 lira, 5 bin lira, 10 bin lira, 25 bin lira, 50 bin lira ve 100 bin lira tedavüle girdi. 250 bin lira ise 2002 yılında tedavüle konuldu.

Geçen 100 yılda tasarımın yanı sıra paradan sıfır atılması, Yeni Türk Lirası'na geçiş, TL'ye dönüş, Türk lirasının yeni simgesine kavuşması gibi birçok yenilikler yaşanırken, madeni paraların kalınlıkları ve alaşımları da değişti.

Tek metalli paralardan iki metalli paralara geçiş yapılmasıyla birlikte bugün 50 kuruştan 5 liraya kadar olan paralar iki metalli, 1 kuruş, 5 kuruş, 10 kuruşlar ve 25 kuruşlar ise tek metal olarak üretilmeye başlandı.

Dünyada da örnekleri bulunan bu basım şekli, güvenliğin yanı sıra optimizasyon sağlanarak paranın hafifletilmesi ve kalitesinin artırılması amacıyla yapılıyor.

Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünün Beşiktaş'taki yerleşkesinde üretim, Merkez Bankasının piyasa ihtiyacını gözeterek yaptığı analizler sonucunda Hazine ve Maliye Bakanlığının talimatıyla gerçekleştiriliyor.

3 AŞAMALI KONTROL

Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü Darphane Daire Başkanı Şenol Yıldız, Beşiktaş'taki yerleşkede 10 üretim hattı olduğunu belirterek, tedavül sürecindeki kontrollerle ilgili şu bilgileri verdi:

"En başta temin ettiğimiz ham maddenin belirlenen spektlerde olması gerekir. İlk kontrolümüz burada başlar. Bu hem kimyasal kontrolü hem de fiziki kontrolü içerir. Devamında ürettiğimiz paranın kontrolü yapılır. Paranın üretim kalitesi açısından değerlendirmesi, fiziki olarak üretimdeki arkadaşlarımız ve laboratuvarımız tarafından yapılır. Merkez Bankamıza gönderildikten sonra orada nihai kontrolleri gerçekleşir. Uygun olmayanların iadesi yapılır. Dolayısıyla piyasaya sunulmadan önce madeni para bu 3 aşamalı kontrolden geçer."

Günlük ortalama 2,5 milyar adet üretim kapasiteleri olduğunu dile getiren Yıldız, Kartal'daki yerleşkenin ise hem yeni kapasite oluşturduğunu hem de ana merkezin yedek hattı olduğunu ifade etti.

Dolar ve euro ne kadar oldu? (30 Ekim Çarşamba) Dolar ve euro ne kadar oldu? (30 Ekim Çarşamba)

100 MİLYON 5 LİRA ÜRETİLDİ

Yıldız, Cumhuriyet'in 100. yılı anısına 100 milyon 5 lira basılıp piyasaya sürüldüğünü belirterek, "Normal tedavül para olan 5 lira piyasaya sürülmeye devam edilmekte olup 20 milyon adedi geçti. 2024'ün sonuna kadar 850 milyon adet 5 liranın piyasaya sürülmesi hedeflendi. Yine benzer şekilde 400 milyonun üzerinde 50 kuruşta bir hedefimiz var. 7 milyon adet 25 kuruş üretim hedefi var. Bunlar Hazine ve Maliye Bakanlığının bize vermiş olduğu talimatlar doğrultusunda konulmuş rakamlardır." dedi.

BOZUK PARANIN ÖMRÜ 25 YIL

Her ülkenin kendine has spektleri olduğunu dile getiren Yıldız, Türk madeni parasının da kendine özgü spektleri olduğunu söyledi. Yıldız, üretim ve senyoraj değerleriyle ilgili şunları kaydetti:

"Mümkün mertebe para metal olması hasebiyle hafif olsun diğer taraftan da optimize ettiğimiz ekonomik değerde kalsın istiyoruz. Paranın kendi değeri ve üretim maliyeti arasındaki oranı sürekli korumaya çalışıyoruz. Burada senyoraj değerlerimizin negatifte değil de toplamda pozitifte kalması için uğraşıyoruz. Senyoraj değerleri tek bir metal para üzerinden hesaplanmamalı. Bir pennyi bir centi dikkate alıp senyoraj değeri hesaplayarak metal paraların tamamı hakkında yorum yapmamız doğru olmaz. Ürettiğiniz tüm metal paraların hepsinin senyoraj değerleri üzerinden değerlendirdiğinizde toplamda nerede kaldığınıza bakmanız lazım. Bir de paranın hissiyatı, sunduğunuzdaki görseli, paranın kalitesi, bunları da temin etmeniz gerekiyor. Bir metal paranın döngüsü yaklaşık 25 yıl sürüyor. Dolayısıyla 25 yıl boyunca kalitesini koruması gerekiyor. Ona göre bir metal kalitesi kullanıyorsunuz. İşte bunların hepsinin optimize edilmiş hali üzerinden gittiğimizde, toplam üretilmiş metal paramıza baktığımızda değerimiz pozitifte kalıyor."

KAĞIT PARA KULLANIMI AZALDI

Teknolojik gelişmelerle kağıt para kullanımının azaldığını belirten Yıldız, aynı yaklaşımın madeni para için geçerli olmadığını söyledi.

Yıldız, bozuk paranın kültürel bakımdan Türk toplumunda çok özel bir yeri olduğunu dile getirerek şöyle dedi:

"Aslında dünyanın pek çok ülkesinde de durum çok farklı değil. Son 5 yılda basılan metal paraların adedine baktığımızda hiçbir azalma olmadığını görüyoruz. Yani bu da metal paranın aynı şekilde seyrini devam ettirdiğini gösteriyor. Değersel olarak farklı rakamlara erişmiş olabilir, farklı ülkelerde farklı değerleri ifade ediyor olabilir ama adetsel olarak bu böyle. Kağıt para daha çok dijital ortama kaydı. Karekodları kullanıyoruz, kredi kartlarımızı kullanıyoruz, dijital ortamda transferleri kullanıyoruz ama metal parada durum biraz farklı. Metal parayı seviyoruz ve kullanımı aynen devam ediyor. Bastığımız adetler de onu gösteriyor."