Ekonomi

Pahalılık büyümenin etkisini sıfırladı

Türkiye ekonomisi yerel seçimlerin yapıldığı dönemde yüzde 5.7 büyüdü. Fakat seçimlerde iktidar partisi oy kaybetti. Pahalılığın sosyal etkisinin büyümenin etkisini sıfırladığı görülüyor

Her şeye rağmen büyüme politikası siyasetten iflas etti. Hayat pahalılığının arttığı ortamda yüzde 5.7'lik büyüme iktidara seçim kazandırmadı. TÜİK verilerine göre, emeğin (işgücü ödemeleri) milli gelir katma değerinden aldığı pay 4.2 yüzde puan (2023 ilk çeyrek yüzde 37.8 iken 2024 ilk çeyrek yüzde 42 ) artmasına rağmen göreli yoksullaşmanın etkisi sandığa yansıdı. Ekonomik büyümeye en büyük katkının 4.1 puan ile iç talepten geldiği görüldü. Hanehalkı tüketim harcamaları geçen yıla göre yüzde 7.3 oranında arttı. Ancak 4.1 puanlık katkının hepsi nihai tüketimden gelmedi. Aynı dönemde makine teçhizat yatırımlarının da yüzde 11.9 oranında arttığı görülüyor.

İNŞAATTA DEPREM ETKİSİ

Büyüme dinamiklerine bakıldığında tarım ve sanayi de yani üretim ayağında artışlar sırasıyla yüzde 4.6 ve yüzde 4.9 oldu. Buna karşın söz konusu dönemde hem yükselen enflasyon ve fiyatların daha da artacağına yönelik beklentiler hem de döviz fiyatlarında yaşanacağı öne sürülen sert hareketler seçmen üzerinde olumsuz etki yarattı.

İktisadi faaliyetler tarafında en yüksek artışın yüzde 11.1 ile inşaatta olması afet bölgesine yapılan yatırımlar ve kentsel dönüşüm faaliyetlerinden kaynaklanıyor, denilebilir.

SIKILAŞMANIN ETKİSİ

Büyüme verilerinde dikkat çeken bir başka husus da finans ve sigorta faaliyetlerindeki ılımlı artış oldu. Son birkaç yıldır kredi genişlemesi sayesinde çift haneli büyüme görülen sektör bu yılın ilk üç ayında geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 2 büyüdü. Para politikasındaki sıkı duruşun etkisini burada gözlemleyebiliyoruz. Nitekim seçim sonrası yüzde 50'ye çekilen politika faizi ve döviz ile dövize endeksli varlıkların çözülmesi ile genişleyen para tabanına yönelik Merkez Bankası'nın toparlayıcı adımları ikinci çeyrekte de finansman tarafında ılımlı bir büyüme görmemize neden olabilir. Şirketler dövizle borçlanabilse de hanehalkı tarafında kredi imkanlarının daralması ekonomide soğuma beklentisini güçlendiriyor. Aksi halde ilk çeyrektekine benzer bir hanehalkı tüketimi performansı ile enflasyonun istenen seviyelere çekilmesi zor olacak.

ŞİMŞEK'İN UMUDU DIŞ KATKI

Büyüme verilerine yönelik değerlendirmesini X hesabından paylaşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Rasyonel, öngörülebilir ve kurala dayalı politikalarımızla ekonomimiz daha dengeli ve sürdürülebilir büyümeye doğru yol alıyor. Net dış talebin büyümeye katkısı 5 çeyreğin ardından 1.6 puanla pozitif gerçekleşti. Mevsimsel düzeltilmiş işsizlik oranı son 44 çeyreğin en düşük seviyesi olan yüzde 8.7’ye geriledi. İkinci yarıda daha destekleyici dış koşullar ve ılımlı yurt içi taleple birlikte bu yıl net dış talebin pozitif katkı verdiği bir büyüme öngörüyoruz. Programımız sayesinde dengelenen büyüme kompozisyonu, düşen cari açık, artan güven, iyileşen beklentiler ve hızlanan dış kaynak girişi dezenflasyona önemli ölçüde katkı sağlayacak." dedi.

G20'NİN EN HIZLISI OLDUK!

Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat da büyüme verilerine yönelik yazılı açıklamasında şu görüşleri aktardı: "Türkiye ekonomisi kesintisiz büyüme performansını 15 çeyrektir sürdürmüştür. 2024 yılının ilk çeyreğinde mal ve hizmet ihracatı yıllık bazda yüzde 4 oranında artış göstererek büyümeye 0.9 puan katkı vermiştir. Yılın ilk çeyreğinde ithalattaki düşüşün de etkisi ile yüzde 5.7 oranında büyümeye dış ticaretin katkısı 1.6 puan seviyesinde gerçekleşmiştir. Söz konusu katkı son 7 çeyreğin en yüksek seviyesinde gerçekleşmiştir. Türkiye, verisi açıklanan AB (27 üye ülke) ve G20 ülkelerine kıyasla en hızlı büyüyen ekonomi olmuştur."

BÜYÜME DENGELENECEK

Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın, "Yılın kalan çeyreklerinde mevcut uygulanan ekonomi yöntemlerinin tesirini göstermesiyle dezenflasyon ile mücadelede çok önem arz ettiğini düşündüğümüz dengeli büyüme de devreye girecektir. Dengeli, sürdürülebilir büyümeye giden yolda dış talep, verimli üretim gibi konuları son derece önemsiyoruz." diye konuştu.

Aydın, "Güven ekonomisine dayalı, rasyonel, öngörülebilir ekonomik politikalar ile sürdürülebilir bir büyümenin elde edileceği aşikârdır. Mevcut uygulanan ekonomi politikalarının etkisiyle bunu da önümüzdeki aylarda görmeye başlayacak ve hem büyüme tarafında hem de enflasyonla mücadele tarafında başarı elde ederek rayına oturmuş güven temelli bir ekonomi düzenine kavuşmuş olacağız." mesajı verdi.

İÇ TÜKETİMİN KATKISI AZALACAK

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak ise, "Açıklanan veriler, 2024 yılının geri kalan dönemi için iş dünyamıza ümit ve güven aşıladı. Önümüzdeki süreçte küresel olarak zorlu dönemin hala devam edeceğini görüyoruz. Bir yandan enflasyonu indirmeye yönelik finansal istikrar politikalarına devam ederken, bir yandan da alt parametreleri dengeli bir büyümeden feragat etmememiz gereken bir dönemdeyiz. Yılın geri kalanında, iç tüketimin büyümeye katkısının bir miktar daha gerilemesini bekliyoruz. Böyle bir ortamda, sanayi sektörü ve ihracata dayalı üretim modeli daha fazla önem kazanacak. Hane halkı tüketiminin azalmaya başladığı bir dönemde, bu azalmayı özellikle tüketim malı ithalatını daha da azaltarak gerçekleştirmek de önemli." görüşlerini ifade etti.

İMALAT LOKOMOTİF OLMALI

Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, Türkiye ekonomisinin yılın ilk çeyreğini yerel seçim iklimi ve öne çekilmiş iç talep zemininde geçirdiğini söyledi. Yorgancılar açıklamasına, “Bu veriler yavaşlama sinyallerinin belirgin bir şekilde hissedileceğinin öngörüldüğü bir dönem öncesinde bizlere moral vermiştir. Yılın geri kalan bölümünde, özellikle de son çeyrekte iç talepte belirgin bir yavaşlama beklenirken ihracatla büyümenin zorunlu hale geleceğini öngörüyoruz. Bu nedenle de son 10 yılda ihracatın ortalama yüzde 94’ünü gerçekleştiren imalat sanayinin büyümenin lokomotifi olmasını bekliyoruz. Dolayısıyla, ekonomi yönetiminin sanayi sektörünün bu işlevi yerine getirebilmesinin sektörel ve makroekonomik koşullarını oluşturmasını, bizleri yeterince desteklemesini bekliyoruz. Bu çerçevede sanayi üretimi/ihracatı ile yatırımları için uygun maliyetli finansman, rakiplerimizle uyumlu enerji fiyatı, ücretlerde öngörülebilirlik, ihracatı kösteklemeyecek kur düzeyi önem taşımaktadır. Ayrıca enflasyonla mücadelede kararlığın korunması, kayıt dışı ekonominin getirdiği haksız rekabetin engellenmesi, eğitim-üretim entegrasyonunun güçlendirilmesi, ekonomi politikası uygulamalarında ortak akıl zemini için sanayicilerimizin önerilerinin daha fazla dikkate alınması uygun olacaktır. Bunların sonucunda ekonominin zorlu konjonktürü olası en az hasarla atlatacağını düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı.

REFORMSUZ NASIL OLACAK?

Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç, "Yılın ilk çeyreğinde güçlü gelen büyüme verisi, dezenflasyon sürecinin nasıl sağlanacağı sorusunu da aklımıza getiriyor. Büyümeyi sürdürülebilir kılabilmek için enflasyonla mücadelenin, mutlaka yapısal reformlarla da desteklenerek kararlı bir şekilde devam ettirilmesi gerekiyor." görünüşü savundu.