Aksa Tufanı’nın sonuçlarından biri de Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’nun rafa kalkması oldu. Çünkü denizyolu ve demiryolu ayakları olan bu koridorun rotası şöyleydi: Hindistan’dan denizyoluyla Birleşik Arap Emirlikleri’ne uzanacak, Suudi Arabistan ve Ürdün üzerinden İsrail’e ulaşacak, tekrar denizyolu ile Yunanistan’a varacak.
Merkezinde İsrail’in olduğu bu koridor, imzadan öteye gidemedi. Oysa ABD Hindistan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa, Almanya, İtalya ve AB ile mutabakat zaptını imzalarken ne de umutluydu. Çünkü
Washington bu koridorun Çin’in liderlik ettiği Kuşak ve Yol’a alternatif olacağını düşünüyordu.
ABD Başkanı
Joe Biden “büyük bir anlaşma”, İsrail Başbakanı
Binyamin Netanyahu “İsrail tarihindeki en büyük işbirliği” diyordu.
Aksa Tufanı İsrail merkezli koridoru rafa kaldırdı
Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’nun 7 Ekim Aksa Tufanı’ndan bağımsız olarak şu iki nedenle Kuşak ve Yol’a alternatif olması zaten olası değildi:
1) Koridorun
finansman sorunu vardı; ABD bu sorunu AB ve Japonya sermayesi ile aşmayı planlıyordu.
2) Koridorun Körfez-İsrail arası demiryolu boyutu,
trenle taşınacak konteyner sayısının sınırlılığı nedeniyle Kuşak ve Yol karşısında zayıf kalıyordu.
Ayrıca artık
çok kutupluluk vardı,
Çin’in Körfez ülkeleriyle iyi ilişkileri vardı…
İşte bu nedenlerle, Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’nu analiz ettiğim
CGTN Türk’teki 12 Eylül 2023 tarihli makalemde şöyle demiştim: “
Koridor, Kuşak ve Yol’un alternatifi olamaz ama ortak çıkarları yükseltmek üzere Kuşak ve Yol’un içinde koridor olabilir.”
İsrail
iki devletli çözümü kabul etmediği ve Gazze’ye barış gelmediği müddetçe “Kuşak ve Yol’un içinde koridor olma”
fırsatına bile kavuşamayacak tabii ki...
Kalkınma Yolu
Ancak Kuşak ve Yol içinde değer kazanabilecek yeni bir koridor daha doğuyor: Kalkınma Yolu.
Bir süredir hazırlıkları yapılan projenin mutabakat zaptı,
Erdoğan’ın 22 Nisan’da Bağdat’a yaptığı ziyaret sırasında imzalandı.
Türkiye, Irak, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin imzaladığı proje ile Körfez’den Avrupa’ya, Irak ve Türkiye üzerinden kara, demir ve deniz yolları açılıyor.
Basra Körfezi’nin kuzeyindeki Büyük Fav Limanı’ndan başlayacak demiryolu, Türkiye’ye ulaşınca, bir kolu Ceyhan Limanı’na, bir kolu da İstanbul’a uzanacak. Böylece hem karadan hem de denizden Avrupa’ya iki farklı yol devam edecek.
Projenin 2028’de tamamlanması ve 17 milyar dolara mal olması bekleniyor.
Yol-Güvenlik-İşbirliği-Barış
Kalkınma Yolu bir
bölge projesi.
ABD bu projeye çeşitli nedenlerle mesafeli.
Çünkü…
Kalkınma Yolu, ancak güvenliği sağlanarak çalışabilecek. Bu da ABD’nin varlık bulundurarak istikrarsızlık yaratmaya çalıştığı ve böylece Irak’ın merkezinden koparmaya çalıştığı
Kuzey Irak’ın istikrarının sağlanmasını gerektiriyor,
Türkiye ile Irak’ın ortaklığını gerektiriyor, projeden yararlanacak
Erbil yönetiminin Ankara ve Bağdat’la iyi işbirliğini gerektiriyor…
Ve daha önemlisi…
Kalkınma Yolu’nun daha başarılı sonuçlara ulaşabilmesi için, İran’ın da projeye dahil edilebilmesinde şu yararlar var: Geniş bölge işbirliği hem ABD’nin Irak ve Suriye’deki varlığına karşı basınç uygulayabilecek, hem Suriye’nin kuzeyindeki istikrarsızlığa son verebilecek ama hem de
Kafkasya merkezli yol ve projelerde geniş ölçekli işbirliği sağlayacaktır.
Haliyle bu tablo içerisinde
Kalkınma Yolu Kuşak ve Yol’a alternatif değil, onun orta koridor altındaki bölgesel bütünleyeni olacaktır.
Mehmet Ali Güller
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN