Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, yeni müfredatla ilgili gelen 67 bin görüş ve önerinin 10 bin 756'sından doğrudan faydalanıldığını belirterek, "En başından itibaren çok katılımcı ve demokratik bir mantıkla süreci yürütmeye çalıştık. Bu konudaki eleştirilerin tamamını reddediyorum." dedi.

Tekin, katıldığı NTV canlı yayınında, eğitim gündemine ilişkin soruları yanıtladı.

Müfredat değişikliği konusunda her kesime, birçok kez katkı verme konusunda çağrıda bulunduklarını, o dönemde az sayıda geri dönüş aldıklarını ifade eden Tekin, bunların üzerine nisan ayının sonunda metni kamuoyuyla paylaştıklarını aktardı.

İçişleri Bakanlığı 95 uzman yardımcısı alacak İçişleri Bakanlığı 95 uzman yardımcısı alacak

Milli Eğitim Bakanı Tekin, yeni müfredat metni hazırlanmadan önce yaptığı çağrılara dönüşün az olduğunu kaydederek, "(Buyurun gelin yapalım) diyorum, hiçbiriniz gelmiyorsunuz sonra hazırlanan metni eleştiriyorsunuz. Kullandıkları üslup 'yok şunlarla hazırladılar' alakası yok, 'Burada bilim adamı yok', yalan söylüyorlar. Türkiye'nin en saygın üniversitelerinden akademisyen arkadaşlarımız var. Şimdi bu eleştirileri yaparken o isimlere yönelik saygısızlıklarını da ortaya koyuyorlar." diye konuştu.

Tekin, yeni müfredat taslağı için 67 bin civarında görüş ve öneri geldiğini aktararak, tüm bunların sisteme yüklendiği an ilgililere iletildiğini, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı'nın son incelemesinin ardından kendisinin müfredatı onayladığını anlattı.

"67 bin görüşün ne kadarı metne yansıtıldı?" sorusuna Tekin, "67 bin görüş ve önerinin 10 bin 756'sından doğrudan faydalanıldığını söylüyor arkadaşlarımız. Oran olarak da toplam görüşlerin yüzde 16'sı. Ama tekrar söylüyorum, en başından itibaren çok katılımcı ve demokratik bir mantıkla süreci yürütmeye çalıştık. Bu konudaki eleştirilerin tamamını reddediyorum." yanıtını verdi.

Bakan Tekin, müfredata ilişkin eleştirileri nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, demokrasi, laiklik ve Cumhuriyet üzerine yapılan eleştirilerin hiçbirisini kabul etmediğini söyledi.

Müfredattaki, "Türkiye Yüzyılı" ibaresi nedeniyle AK Parti propagandası yapmakla eleştirildiklerini anımsatan Tekin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 14-28 Mayıs seçimlerinden önce "Önümüzdeki yüzyılı Türkiye Yüzyılı yapmak istiyorum" ifadesini kullandığını hatırlattı.

Milli Eğitim Bakanı Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Cumhurbaşkanımız seçildi ve ben Cumhurbaşkanımızın atadığı bir Bakanım, Sayın Cumhurbaşkanımızın vatandaşa taahhüt ettiği ve vatandaştan da oy almasını sağlayacak olan bir ideali hayata geçirmek için çaba sarf edeceğim.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Programı'nda yer alan bir kavramdan bahsediyoruz. Zaten Sayın Cumhurbaşkanımız bunu deklare etmiş. Tekrar söylüyorum yani bir siyasi partinin seçim propagandası olmaktan çıktı konumuz artık. Önümüzdeki yüzyılı Türkiye Yüzyılı yapmak istiyoruz. Bunu nasıl yapabiliriz? Çocuklarımızı dünyadaki muadilleriyle en iyi şekilde rekabet edebilecek, çağın ihtiyaç duyduğu insan profiline en iyi şekilde kendilerinin yetişmesini sağlayabilecek bir program ortaya koyarak bunu yapmaya çalışıyoruz."

Tekin, eğitim öğretimin başlamasıyla yeni müfredatta küçük dokunuşlar olabileceğini dile getirerek, "Sahadaki öğretmen arkadaşlarımızın fark ettiği veyahut içinde yaşadığımız konjonktür gereği çok hızlı gelişen bir dünyada yaşıyoruz, bir yenilik ortaya çıkabilir, bir doğal afet, başka tür konular ortaya çıkabilir. Onlar mutlaka müfredatın içerisine yeniden dercedilir." değerlendirmesinde bulundu.

Müfredatta Osmanlı dönemi

"Müfredatta, Osmanlı'nın duraklama döneminin 'dönüşüm', çöküş döneminin 'savaşlar sarmalında Osmanlı' olarak yer almasıyla ilgili eleştiriler var. Nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna karşılık Tekin, "Osmanlı kötü, Cumhuriyet iyi" veya "Cumhuriyete karşıyız, Osmanlı'yı seviyoruz." şeklindeki ikilemlere karşı olduğunu vurguladı.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, şöyle devam etti:

"Programlarımıza yaptığımız şey şu, eski Türk devletlerinden, Türkistan devletlerinden, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e bir devamlılık. Bir kopuş değil. Bu devamlılığın çocuklarımız tarafından içselleştirilmesini istiyoruz. İntegral dışındaki konuların odağında burası var. Çocuklarımız bu kopuşu, sanki Cumhuriyet öncesi dönemi başka bir ülkenin tarihiymiş gibi algılasınlar istemiyorum. Bu devamlılığı algılasınlar ki bu ülkenin, bu devletin, bu milletin birliğini, beraberliğini, bütünlüğünü ve gelecek kuşaklara aynı kararlılıkla sahip çıkılması anlamında eğitim verelim istiyoruz."

Öğretmenlik Meslek Kanunu çalışmaları

Tekin, Öğretmenlik Meslek Kanunu'na ilişkin soru üzerine de Anayasa Mahkemesinin iptal kararının ardından hem bu karar doğrultusunda düzenleme yapmayı hem de öğretmenlerin, sendikaların ve ilgili akademik camianın beklediği bir meslek kanunu hazırlamayı amaçladıklarını aktardı.

Bu konuda da kamuoyuna çağrıda bulunduklarını ve önemli geri dönüşler aldıklarını anlatan Tekin, taslak metnin ortaya çıktığını, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde komisyonlara havale edilmesini beklediklerini belirtti.

Yusuf Tekin, bir başka soru üzerine de velilerinden izni almadan öğrencilerini sosyal medyada paylaşan öğretmenlere açılan davalarla ilgili konuştu. Tekin, öğretmenleri bu tür yargılama süreçlerinden kurtarmak için konuyu bir disiplin mekanizmasına dönüştürdüklerini ifade etti.

"Dünyada artık bu modele doğru geçiliyor"

Öğretmen yetiştirme programlarına ilişkin soru üzerine Tekin, geçmiş dönemlerde sürekli farklı mekanizmalarla öğretmen ihtiyacının giderilmeye çalışıldığını anımsattı.

1993'teki 14. Şura'dan itibaren 2021'deki 20. Şura'ya kadar her şurada bir Milli Eğitim Akademisi kurulmasının tartışıldığını hatırlatan Tekin, "Şu anda yaptığımız şey lisans programlarının dışında, Milli Eğitim Bakanlığı kendi ihtiyaç duyduğu öğretmeni, kendi ihtiyaç duyduğu profile göre, okul türü, öğrenci türü açısından, pedagojik açıdan veya bakanlıkla iletişim açısından ihtiyaç duyduğu şekilde yetiştirmek üzere bir akademik yapı oluşturacak." dedi.

Milli Eğitim Bakanı Tekin, Kariyer Basamak Sınavlarıyla ilgili soruyu ise "Başından beri söylüyorum, öğretmen arkadaşlarımıza bir test sınavla kariyer unvanı verilmesini ben içime sindiremiyorum ve bunu da doğru bulmadığımı söylemiştim. Ama dediğim gibi bu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde tartışılacak, oradan çıkan yasal düzenlemeye saygı duyacağız." diye yanıtladı.

Heybeliada Ruhban Okulu

Tekin, Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılıp açılmaması konusundaki soru üzerine de şunları kaydetti:

"Olayın iki boyutu var, bir tanesi siyasal boyutu. O boyutu da Sayın Cumhurbaşkanımız ve dış politikamızı yöneten Bakanımız birlikte belirlerler. Onların verecekleri kararları biz hayata geçirmiş olacağız. Kişisel olarak ben Heybeliada Ruhban Okulu'nun hem Türkiye'nin sahip olduğu demokratik birikimi yansıtması açısından hem laiklik uygulamasıyla ilgili olarak bakış açımız açısından okulun açık olmasını kişisel olarak bunu arzu ederim. Sayın Cumhurbaşkanımızın bizden istediği şey, bu konudaki kararımızı verdiğimizde hangi yöntemlerle çalışabiliriz veya nasıl bir usul izleyebiliriz, onun araştırmasını yapmamızı bizden istemişti. Dolayısıyla bu rezervi koyarak ben cümlelerimi söylemek isterim. Nihayetinde açılıp açılmayacağına karar verecek kişi Milli Eğitim Bakanı olarak ben değilim. Cumhurbaşkanımız, Dışişleri Bakanımız ve ilgili kurullar bunun kararını verecekler. Biz de hayata geçirmekle mükellefiz."

"Mezuniyet balolarını yasaklamadık"

Yusuf Tekin, "Mezuniyet baloları yasaklandı mı?" sorusu üzerine, çocukların ve velilerin üzerindeki yükü minimize edecek adımlar attıklarını dile getirdi.

Mezuniyet balolarını yasaklamadıklarını, sadece velilerin şikayetleri üzerine, onlara maddi bir külfet olmadan yapılmasını istediklerini aktaran Tekin, "Bu tür etkinlikler okul idaremizin kontrolünde, okullarımızın uygun salonlarında, okulumuzun yoksa yanındaki ya da Milli Eğitim Bakanlığının ildeki, ilçedeki başka bir alanında bu rahatlıkla organize edilebilir. Bizim yasakladığımız şey bu anlamdaki çocuklarımızın üstüne ilave yükler getirebilecek konular. Sanki her şeyi yasaklamışız gibi algılıyor ama öyle bir şey yok." ifadesini kullandı.