Son yıllarda ABD'nin başını çektiği kimi Batılı ülkeler, giderek artan şekilde "borç tuzağı" anlatısını tekrarlıyorlar. Peki Kuşak ve Yol İnisiyatifi bazı Batılı eleştirmenlerin iddia ettiği gibi gerçekten bir "borç tuzağı" yaratıyor mu?

Her şeyden önce Asya, Afrika ve Latin Amerika'daki birçok gelişmekte olan ülkenin gerçekten de önemli borç yükleriyle boğuştuğunu kabul etmek çok önemlidir. Ancak bu borç sorunları esas olarak, ABD dolarının hakim olduğu bir parasal çerçeve, Batılı çok uluslu şirketler tarafından kontrol edilen bir üretim zinciri ve eşitsiz takaslarla şekillenen ticaret mekanizmaları ile karakterize edilen adaletsiz ve akıldışı bir küresel ekonomik düzenin sonucudur.

On yıllar boyunca gelişmiş ülkeler bu çağdışı ekonomik düzeni kullanarak finansal krizleri gelişmekte olan ülkelere yansıtmış ve bu ülkelerin ekonomik potansiyellerini ve beklentilerini büyük ölçüde baltalamıştır. Esasen, Çin'in "borç tuzağı diplomasisi" ile eleştirilmesi söz konusu olduğunda, gelişmekte olan ülkelerin karşı karşıya kaldığı borç krizlerinin sorumlusu Batı liderliğindeki ülkelerdir.

Çin'den deprem sonrası Vanuatu'ya 100 bin dolar nakdî yardım Çin'den deprem sonrası Vanuatu'ya 100 bin dolar nakdî yardım

Sri Lanka’dan Yunanistan’a yatırımlar

Gelişmekte olan ülkeler ekonomilerini büyütme ve vatandaşlarının refahını arttırma konusunda ciddi zorluklarla karşı karşıya. Kuşak ve Yol İnisiyatifi, yatırımlar yoluyla pratik bir çözüm sunmaktadır. Gelişmekte olan ülkeler için altyapı kalitesinin ekonomik potansiyellerini ve yoksulluğu azaltmadaki etkinliklerini önemli ölçüde etkilediği defalarca kanıtlanmıştır. Örneğin, Kenya eski Devlet Başkanı Uhuru Kenyatta 2018 yılında CNN'den Richard Quest'e verdiği bir röportajda, altyapı açığını kapatmak için borçlandıklarını belirtmiştir. On yıl boyunca yeni yollar ve demiryollarının yerel gençler için iş olanaklarının ve iş fırsatlarının artmasına katkıda bulunacağını vurgulamıştır.

Çin Dışişleri Bakanlığı'na göre, Sri Lanka'daki Hambantota limanı, Pakistan'daki Gwadar limanı ve Yunanistan'daki Pire limanı da dahil olmak üzere birçok Kuşak ve Yol İnisiyatifi projesi, katılımcı ülkelerde toplu olarak yaklaşık 420.000 istihdam yarattı ve son on yılda yaklaşık 40 milyon insanın yoksulluktan kurtulmasına yardımcı oldu. Kuşak ve Yol İnisiyatifi  küçük uluslara yönetilemez borçlar yüklemek yerine yerel ekonomilerin canlandırılmasında vazgeçilmez bir rol oynamıştır. Buna ek olarak, borç sahipliği konusunda, gelişmekte olan ülkelerin başlıca alacaklılarının Çin değil, Batılı gelişmiş ülkeler ile Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi küresel finans kuruluşları olduğunu kabul etmek gerekir.

Geçmişten gelen borçlar

İsveç'teki Kuşak ve Yol Enstitüsü'nün verilerine göre, 2022 yılında Batılı özel ve kamu kuruluşları Sri Lanka'nın dış borcunun yüzde 80'ine, Pakistan'ın yüzde 70'ine ve Zambiya'nın yüzde 77'sine sahipken, Çin'in payı bu üç ülke için sırasıyla sadece yüzde 10, yüzde 15 ve yüzde 17 idi.

Gerçekte, bazı ülkeler Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin gündeme gelmesinden önce zaten ağır borç yükümlülükleri altına girmişlerdi. Altyapı gibi kalkınma odaklı sektörlere odaklanan Kuşak ve Yol İnisiyatifi önceden var olan bu borç sorunlarını ele almak için pratik bir araç sunmaktadır. Batı, gelişmekte olan ülkelerdeki borç yükünün önemli bir kısmını yaratmış ve biriktirmiştir ve bu borç krizlerini sadece Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ne bağlamak haksızlıktır.

Çin'in "borç diplomasisini" kuşatan Batılı anlatı, kendi çıkarları doğrultusunda motive olmakta. Bazı Batılı ülkeler Kuşak ve Yol İnisiyatifi ortağı ülkelerin Çin'in girişimini kendi girişimlerine tercih edebileceğinden endişe duymaktadır. Birçok altyapı projesi Çin'in kamu iktisadi teşebbüsleri tarafından yürütülmektedir ve Batılı firmalar bunlarla rekabet etmekte zorlanmaktadır.

İftiraların gerçek nedeni

Gelişmekte olan ülkelerdeki fırsatları kaybedebileceklerinden korkan bazı Batılı aktörler, Çin'in kamu iktisadi teşebbüslerine karşı asılsız iddialara başvurarak onları haksız rekabet yapmakla suçlamakta ve Çin'in borç krizleri yarattığı ve Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin ülkelerini topraklarının kontrolünü bırakmaya zorladığı yönünde yanlış iddialar yaymaktadır. Dahası, bazı Batılı paydaşlar Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin artan etkisinden endişe duymaktadır. Başarılı işbirliği, katılımcı ülkeler ile Çin arasında yakın bağlar kurmuş ve bu ülkelerin Çin'in kalkınma modelinden bir şeyler öğrenmesini sağlamıştır. Uluslararası İşbirliği için Kuşak ve Yol Forumu ve Çin-Afrika İşbirliği Forumu gibi Çin öncülüğündeki bir dizi çok taraflı girişim, Batı'nın endişelerini arttırdı. Sonuç olarak, kamuoyunu manipüle etmek amacıyla Çin'in yatırımlarını, kredilerini ve yardımlarını kasıtlı olarak "borç" olarak sınıflandırmaktadırlar.

Öte yandan Kuşak ve Yol Girişimi, Batı'nın diğer ülkelerdeki müdahalelerinin kapsamını daraltmıştır ki bu da Batı'nın olumlu bakmadığı bir gelişmedir. Kuşak ve Yol İnisiyatif önerilmeden önce, gelişmekte olan ülkelerin Dünya Bankası gibi Batı egemenliğindeki finans kuruluşlarından borç almaktan başka seçenekleri yoktu. KYG'nin hayata geçirilmesiyle birlikte gelişmekte olan ülkeler Asya Altyapı Yatırım Bankası ve Çin Export-Import Bankası da dahil olmak üzere daha fazla seçeneğe sahip oldu. Bu durum bir dereceye kadar Batı egemenliğindeki yönetişim yapısına meydan okuyarak Batılı güçlerin gelişmekte olan ülkelerin iç işlerine karışma ihtimalini azaltmıştır.

Çin haberleri için tıklayınız.