Liu Barış

Sözkonusu gelişme, Avrupa Birliği Komisyonu’nda Çin menşeli elektrikli araçlara ek tarife uygulamasının destek almadığını gösterdi.

Çin, son yıllarda elektrikli araç sektöründe gözle görülür başarılar elde etti, teknoloji inovasyonunda sürekli ilerlemeler kaydederken, ürün kalitesi ve maliyet kontrolü açılarından da nispeten büyük rekabet gücüne sahip. Bu nedenle AB, Çinli işletmelerle işbirliği yapması halinde, AB’nin otomotiv sektörünün elektrifikasyonu ve akıllılaşmasına yardımcı olacak,  iki tarafın kazan-kazan gerçekleştirmesine fırsat sağlayacak.  Bu nedenle Mercedes Benz, BMW, Volkswagen gibi Avrupa’nın önde gelen otomotiv şirketleri birer açıklama yaparak, söz konusu karar tasarısına karşı çıktıklarını duyurdu. Bu şirketler, karar tasarısının bir “hata” olduğunu bildirerek, bunun Avrupa ülkelerindeki otomotiv endüstrisinin rekabet gücünü uzun vade içinde zayıflatacağını savundu.

AB üye ülkelerinde elektrikli araç sektörünün rekabet gücünün zayıf olması esas olarak AB’nin otomotiv politikasının etkili olmamasından kaynaklanıyor. AB’nin bu konudaki sorumluluğunu Çin’e dayatması, özellikle Çin’e “endüstriyel sübvansiyon yapan ülke” şapkasını takması, uygunsuzdur.

Xi Jinping, Çin ordusunun Makao’daki birliğini denetledi Xi Jinping, Çin ordusunun Makao’daki birliğini denetledi

Bilindiği üzere, AB elektrikli araçlara ilişkin endüstriyel zinciri etkin şekilde kuramadı. Bu durum, AB’nin küresel elektrikli araç alanındaki rekabetten geride kalmasına yol açtı. AB’nin bu kez Çin menşeli elektrikli araçlara yönelik ek tarife uygulaması, yerli işletmelerin rekabet gücüne olan güvensizlikten kaynaklandı. AB, ek tarife uygulamakla bu konuda politika eksikliklerini kapatmaya çalışıyor. Eski Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi basına verdiği demeçte, AB’nin endüstri ve iklim politikalarının genel planlamalardan yoksun olmasının AB’nin elektrikli araç konusunda geride kalmasına yol açtığını savundu. Aslında AB Komisyonu 2017 yılında Avrupa Piller İttifakı’nı kurdu. Şarj cihazları gibi altyapı tesislerinin inşası konusunda da geride kaldılar. Çin ise 2012 yılında elektrikli aracın değer zincirini kurmaya başladı.

Öte yandan, AB elektrikli araçların tüketimini teşvik eden etkili politikaları da ortaya koymadı. Bu, Avrupa piyasasının elektrikli araçlara yönelik taleplerinin zayıf olmasına, hatta bu alanda AR-GE ve üretimin geride kalmasına yol açtı. Özellikle AB ülkelerinin kendi elektrikli araçlarının fiyat açısından içten yanmalı motorlu araçlara göre avantajı yok. Avrupa Otomotiv Üreticileri Derneği tarafından yayınlanan bir rapora göre, bu yılın ilk 8 ayında elektrikli araçların satışının AB otomotiv piyasasındaki payı sadece yüzde 14.4 oranında oldu. Bu sayı art arda 4 aydır düşüş yaşadı.

Bu durum karşısında AB’nin Çin menşeli elektrikli araçlara yönelik ek tarife uygulaması, belki de Avrupalı otomotiv şirketlerinin “kısa vadeli nefes almasına” fırsat tanıyacak, ancak uzun vadeye bakıldığında yerli otomotiv şirketlerinin gelişmesine büyük zarar verecektir.  Volkswagen şirketi daha önce yaptığı açıklamada, AB’nin ek tarife politikasına karşı çıktıklarına işaret ederek, bunun Avrupa otomotiv endüstrisinin rekabetinin yükselmesine yararlı olmayacağını savundu.

İklim değişikliği ve enerji krizi gibi küresel sıkıntıların göğüslenmesi için küresel otomotiv endüstrisindeki elektrifikasyon ve akıllılaşma, tarihin ana eğilimidir. Üstelik Avrupa Birliği de 2035 yılında kıtada tamamen elektrikli araçların kullanımını öngören planı ilan etti. AB, piyasa kurallarına sadık kalıp, korumacılıktan vazgeçerek, Çin ile anlaşmazlıkları diyalog ve istişare yoluyla çözmeli. Özellikle Çin ile birlikte yeşil enerji otomotivin gelişmesini hızlandırarak, küresel elektrikli araç endüstrisinin hızla geliştiği düzeni birlikte kucaklamalı.