Raporda, ABD’nin geçen uzun süre içinde ifade özgürlüğüyle övünürken çifte standart uyguladığı vurgulanarak, sözde ifade özgürlüğü kisvesi altında boş siyasi sloganlarla ve iki yüzlü ahlak maskesiyle ülkesindeki siyasi manipülasyonu ve sosyal eşitsizliği saklamaya çalıştığına işaret edildi.
ABD içindeki siyasi mücadelenin ifade özgürlüğünü çiğnediği, basına müdahalenin ifade özgürlüğüne tehdit oluşturduğu ve sosyal medyada ifade özgürlüğünün ihlal edildiği belirtilen raporda, ABD’nin yurt dışında ise “her şey dediğim gibi olsun” düzeni hayal ettiği, hegemonyacılık ve zorbalık yoluyla uluslararası ilişkilerde demokratikleşmeyi engellemeye kalkıştığı, yalan, iftira ve dezenformasyonla uluslararası kamuoyunun ortamını bozduğu savunuldu.
ABD’deki ifade özgürlüğünün sıradan ABD vatandaşları için değil, sadece ABD’li siyasetçiler ve çıkar grupları için geçerli olduğuna dikkat çekilen raporda, ABD’nin ifade özgürlüğünün kendisi için ayrı, diğer ülkeler için ayrı bir uygulama olduğuna vurgu yapıldı. ABD’nin diğer ülkelere sözde “yalan bilgi” yaydıkları suçlaması yöneltmek için asılsız raporlar hazırladığı aktarılan raporda, ancak dünyadaki yalan bilgi kaynağının ve algı savaşının komuta merkezinin ABD‘nin kendisi olduğu belirtildi.