Yumuşak güç silah satışına karşı

ABD askeri ittifaklara odaklanırken Çin medeniyetler arasında ekonomik işbirliği ve güven vizyonunu sürdürüyor. Çin, yumuşak güce giderek daha fazla dayanırken, ABD işinde gelen kurallara dayalı bir uluslararası düzen için silahlı gücüne daha fazla güveniyor. Buna karşılık Çin, “ortak geleceği paylaşan bir topluluk” vizyonuyla adil bir dünya düzeninin temellerini sosyo-ekonomik ve kültürel açılardan atmaya çalışıyor.

Geçen Mayıs ayında Joe Biden yönetimi İsrail'e değeri 1 milyar doları aşan silah ve askeri teçhizat göndermeyi planladıklarını açıklamıştı. Aynı günlerde ABD Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları sırasında Amerikan silahlarını kullanarak uluslararası insani hukuku ihlal etmiş olabileceğini belirtmişti.

Önce propaganda sonra silah satışı 

Eş zamanlı olarak, ABD Pasifik'te, savunma ittifakları ve gruplaşmalar yoluyla “tehdit olarak gördüğü” Çin'i kontrol altına alma uğraşında.

ABD liderliğindeki Batı ittifakının son yıllarda artan rekor silahlanması Merkezi Stokholm'de bulunan bağımsız araştırma kuruluşu Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) raporuna da yansıdı.

Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Savunma ve Güvenlik Koordinatörü emekli Kıdemli Albay Mithat Işık, ABD’nin önce Rusya ve Çin tehdidi algısı üzerinde propaganda ve baskı yaptığını sonra da silah sattığını söyledi.

Trump faktörü 

Dünyanın tek süper gücü olarak, geniş bir küresel askeri varlığını sürdürmeye devam ediyor. Ancak Kasım ayında yapılacak ABD başkanlık seçimleri bu stratejiyi bozabilir. Cumhuriyetçi başkan adayı ve eski ABD Başkanı Donald Trump, dünya çapındaki Amerikan askeri taahhütlerini azaltacak gibi görünüyor ve Ukrayna, Taiwan ve Filipinler gibi müttefikleri ve ortakları gelecekteki güvenlikleri konusunda belirsiz bırakıyor.

Derinden bölünmüş bir ABD'nin tutarsız küresel liderliği, kurallara dayalı uluslararası düzeni savunmadaki güvenilirliği konusunda şüphelere yol açabilir. İç bölünmelere rağmen ABD, başta Çin'in küresel egemenliğine yönelik tehdidi olmak üzere bazı kilit konularda birleşik bir duruş sergiliyor. Trump doğrudan askeri çatışmadan kaçınabilirken, Çin'i kontrol altına almak için başka stratejiler izlemesi muhtemel.

Çin'in Batılılardan farkı  

Mustafa Tüter, “Çin Gücü/Statükoya Karşı Yeni Güç Arayışları” adlı kitabında şunları belirtiyor:

“Çin Afrika, Orta Asya, Latin Amerika ve Ortadoğu’da yumuşak güç diplomasisi yoluyla etkinlik ve prestijini giderek artırıyor. Çin’in esnek ekonomik diplomasisi pek çok gelişmekte olan ülkeyi cezbediyor. Çünkü Batılıların tam tersine Çin yaptığı yatırımların karşılığı olarak politik önkoşullar öne sürmemek konusunda çok dikkatli davranmaktadır”

Kamil ERDOĞDU