Yılmaz, Habertürk canlı yayınında soruları yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yılmaz'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

"Bu hain, alçak saldırıyla şehit olan İsmail Heniyye'ye Cenab-ı Hak'tan rahmet diliyorum. Mazlumdan, adaletten yana olan tüm insanlığa başsağlığı diliyorum. Heniyye barış görüşmelerinde muhatap olan ismin alçak saldırıya uğraması barışa yapılmış bir saldırıdır. Bu saldırıyla Gazze'de hep birlikte gördüğümüz, soykırım, insanlık, savaş suçlarının örtülmeye çalışıldığını görüyoruz. Netanyahu yönetiminin uluslararası hukuk önünde soykırımı suçundan yargılanıyor olma suçunu örtbas etmeye yönelik bir saldırı. Bunun hiçbir şekilde başarılı olamayacağını ifade etmek isterim. Türkiye olarak her zaman olduğu gibi mazlum Filistin halkının yanında olduğunu ifade ediyoruz.

"Netanyahu barış istemiyor"

Bu sadece Heniyye meselesi değil. Daha dün uluslararası hukuk çiğnenerek Lübnan'a saldırı gerçekleştirildi. Netanyahu yönetimi bir ateşkes, barış istemiyor. Filistin halkını imha etmeye dönük çaba içinde. Bunu da bölgeye çatışmaları yayarak, farklı düşmanlıklar üreterek yaymaya çalışıyor. Bu tehlikeli bir yaklaşım. Bölgemizin barışa ve istikrara ihtiyacı var. Kalıcı bir barışa, adil bir barışa ihtiyaç var. Mevcut yönetim buna yanaşmadığını eylemleriyle ortaya koyuyor. Soykırım eylemleri, insanlık suçları arttıkça insanlığın vicdanında uyanış görmeye başladık. Filistin devletini tanıyan ülkelerin sayısı artmaya başladı. Bütün bu sürçte asıl odağın dışına çekip, bu soykırım eylemlerini devam ettirme niyetlerini görüyoruz. İnsani yardımların, çocuklara, yaşlılara, hastalara, sivil insanlara ulaştırılması gerekiyor. Şu anda akıldan, vicdandan, adaletten bahsedemeyiz. Gerçekten akıl tutulması söz konusu. ABD Kongresi'nde Netanyahu'nun ayakta alkışlanmasının insanlık vicdanında sorgulandığını düşünüyorum.

İnsanlığı savunan herkesin sesini yükseltmesi gerekiyor. İsrail yönetimi bunlardan bir çıkış gibi olayı bölgeye yaymaya, farklı aktörlerle karşı karşıya gelerek Gazze'de yaptıklarını bir anlamda örtmeye çalışıyor. Bunu başaramayacaklar. Eninde sonunda mazlumların, haklı olanın kazanacağına yürekten inanıyoruz. Türkiye olarak diplomasiyle, ticareti kestik biliyorsunuz, garantörlük dahil olmak üzere her türlü sorumluluğu alacağımıza ilişkin tavrımızla her türlü çaba içindeyiz. İnşallah daha fazla birlik ve beraberlik olur öncelikle İslam dünyasında. Daha sonra insanlık olarak. İnsanlığın ayıbı, utancı olarak bu sahnelerin bir an önce ortadan kalktığını görürüz inşallah. Meclis Başkanımız cenaze törenine katılacağını açıkladı. Netleştiğinde kamuoyuyla paylaşırız. Türkiye her açıdan her platformda Filistin davasını en yüksek, güçlü sesle dile getirmeye, atılacak her türlü adımı atmaya devam edecektir. Gazze'ye en fazla yardım yapan ülke konumundayız. Tamamen ticaretini durdurdu. Türk devletlerinden İslam İşbirliği Teşkilatı'na, BM'den NATO'ya bütün diplomatik gücüyle Filistin halkının yanında olmaya devam edecek.

"Bölgesel çatışmaların önüne geçmek zorundayız"

Burada tabii ki riskler var. Dün Lübnan'da bugün Tahran'da gerçekleştirilen bu lanetli eylem savaşı, çatışmayı bölgeye yaymanın çabaları, arayışları diye düşünüyorum. Bunu elbette insanlığın durdurması lazım. Bunun hiç kimseye yararı yok. Daha fazla kan, daha fazla ölüm demek. Siyasi akılla, vicdan, adalet ölçüsüyle bölgesel çatışmaların önüne mutlaka geçmek zorundayız. İsrail'in arkasında duranlar bu yaşanılanların sorumluluğunu tarih ve insanlık önünde üstleneceklerdir diye düşünüyorum.

"Güncellenecek OVP'de ana politika çerçevesi değişmeyecek"

Geçen yılki OVP yeni hükümet dönemine başlarken, yeni bir politika çerçevesi ortaya koyduğumuz OVP olmuştu. Yapısal reform bölümü ilk defa eklenmişti. OVP, yürüyen bir plan. Her yıl güncellenen program, üç yıllık perspektifle. Bu yıl 2025-27 dönemini kapsayacak şekilde güncellenecek. Olağanüstü durum sözkonusu değil. OVP, bütçenin temel çerçevesini çiziyor. 2025 yılı bütçemizin ana çerçevesini güncellenmiş OVP'de bulacaksınız. Geçen yılki programdan ne farkı olacak? Ana hedeflerimiz olduğu gibi korunacak. Enflasyonu düşürmek, fiyat istikrarını sağlamak, depremin yaralarını sağlamak, kalıcı sosyal refahı arttırmak. Bu dört temel amaç değişmeyecek. Neler değişecek? Makro ekonomik tahmin setimiz güncellenecek. Dünyada Türkiye'de birçok şey gerçekleşmiş oldu. Program yaparken tahmin yapıyorsunuz. Farklı gelişmeler olabiliyor. Büyüme, ihracat, turizm gelirleri, istihdam, cari açık durumumuzu güncellemiş olacağız. Son durumdaki rakamların ışığında güncellemiş olacağız.

Bütçenin ana çerçevesi güncellenmiş OVP programıyla ortaya çıkacak. Yapısal reformlarda ilerlemeler kaydettik. Yeni gündemler oluştu. Yapısal reform gündemimizi de güncellemiş olacağız, daha bir zenginleştirmiş olacağız. Eylül'ün ilk haftasında yayınlamayı hedefliyoruz. Süreci şöyle ifade edeyim, çalışmalar başlamış durumda Strateji Bütçe Başkanlığımız hazırlıklarını sürdürüyor. İlgili tüm bakanlıklarımız kendi alanlarıyla ilgili çalışmalar yapıyorlar. Bu yıl yine işveren, çalışanlar, tarım, finans kesimiyle bakanlarımız ve bizler görüşmelerimizi yapacağız. Onların da girdilerini, görüşlerini alarak OVP'yi Eylül'de kamuoyuyla paylaşmış olacağız.

"Amacımız enflasyonu ve faizleri tek haneli rakamlara indirmek"

Merkez Bankası kanuni olarak araç bağımsızlığı var. Kalkınma planı, OVP, yıllık hükümet programlarında ana politika çerçevesi ortaya konur. Enflasyonu düşürme, büyümeyi sürdürme, depremin yaralarını sarma ve sosyal refahı arttırma. Merkez Bankası çalışmalarını sürdürüyor. Merkez Bankası verilere bakarak hareket edecektir. Dünyayı da elbette takip ederek gerekli kararları alacaktır. Siyasi olarak şunu söylemek isterim, amacımız enflasyonu, faizleri orta vadede tek haneli rakamlara indirmek. İkisini de belli vade içinde tek haneye düşürmek istiyoruz. Geçmişte bunu başardık. Enflasyon yüzde 6'lara gelmişti. Faizler de 4,5 civarına gerilemişti. Siyasi güven ve istirkrarı oluşturduğunuzda bunun olmaması için bir sebep yok.

MSB'den 'Amfibi Akın' eğitimi MSB'den 'Amfibi Akın' eğitimi

"Bugün 16 milyon emeklimiz var"

Son vergi paketinde bir madde koyduk. En düşük emekli aylığı diye bir kavram yoktu geçmişte. Bizim dönemimizde getirdiğimiz bir şey oldu bu. Çok düşük emekli aylığı alanlara asgari emekli aylığı olsun diye bizim getirdiğimiz yasal düzenlemeydi. Belli aralıklarla revize edildi. Fiilen şu anda son düzenlemeyle 12 bin 500 gibi rakam oluştu. Sadece bu yaptığımız yıllık maliyeti 60 milyar liranın üzerinde. Diğer emeklilerimizde enflasyon ve toplu sözleşmeyle bağlantılı artışlarını aldılar. Yılbaşında yüzde 50'ye yakın yapılmıştı. Temmuz'la yapılanla birlikte bileşik baktığımızda yüzde 80'lerin üzerinde bir artış gerçekleştirmiş olduk.Bugün 16 milyon emeklimiz var. EYT sonrası yükselmiş bir rakamdan bahsediyoruz. Yaptığımız her düzenlemenin bütçeye yansımaları var. İstikrara kavuştukça, enflasyonda düşük rakamları gördükçe, büyüme, istihdam genişlettikçe kalıcı bir şekilde sosyal refah oluşturma en önemli başlıklarımızdan biri.

Yatırımcı Türkiye'ye nasıl bakıyor?

Yatırım ortamı çok önemli. YOİK'in başkanlığını yapıyorum. Kamu sektörümüz, bakanlarımız ve özel sektörümüz var. Bir süre toplanmıyordu. Son 1 yıl içinde alışıldığın ötesinde sık toplantı yaptık. Birlikte eylem planı oluşturduk, 57 maddelik. Hukuki ve idari süreçlerden seçici finansman araçlarına, insan kaynaklarından dijitalleşmeye kadar önemli başlıklar var. Ağustos ayında yeni toplantımız var. Ağustos 15'inde eylem planımızı gözden geçireceğiz. Uluslararası doğrudan yatırımla ilgili strateji dökümanı hazırlandı. 2028 perspektifinde daha fazla daha nitelikli doğrudan sermayeyi hedefleyen program. Doğrudan sermaye 262 milyar dolar civarında. Bu da cari açığımızın yüzde 40'ından fazlasına tekabül ediyor. Bugün yüzde 1'e yakın payımız var dünyadaki doğrudan yatırımlarda. Bir yerde genişleyecektir. Şu anda YASED'in anketi var kendi üyeleri arasında. Neredeyse iki katına çıkmış bir ilgi var Türkiye'ye yönelik yatırımcılar arasında. Esas olan doğrudan yatırımları artırmaktır. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi yoğun çalışma yapıyor. En son Çin'den gelen BYD önemli işaret fişeği, 25 bin istihdam sağlayacak, 1 milyar dolarlık yatırım, 150 bin elektrikli araç kapasitesi ve bunun ihracatı sözkonusu. Siyasi istikrarımız var. Bu çok önemli. Öngörülebilirlik çok önemli. Bunu da Türkiye kalkınma ve OVP ile sağlamış durumda. Yapısal reformda attığımız adımlar var. Önümüzdeki dönem hem cari açığı azaltacağız, cari açığın finansmanını daha nitelikli, uzun vadeli kaynaklarla sağlamış olacağız."