Bilim-Teknoloji

Yeni keşif : Bir çay kaşığı 1 milyar ton ağırlığında

Uzay patlamasında 'çok nadir bir element’ keşfedildi! Bir çay kaşığı 1 milyar ton ağırlığında. Altın ve platin de böyle oluşmuştu

uzay patlaması tespit etti ve hemen James Webb Uzay Teleskobu’nu kozmik patlamaya yönlendirdi. Bu patlama; süpernova adı verilen, devasa yıldızların çökmesi ve patlamasıyla ortaya çıkan çok güçlü bir gama ışını patlamasıydı.

Ancak Mart 2023'te meydana gelen ve ‘GRB 230307A’ olarak adlandırılan patlama sıradan bir gama ışını patlaması değildi. Tipik olarak gözlemlenen patlamadan tam 1.000 kat daha parlaktı ve ışınlar iki dakika boyunca ölçüm cihazlarımıza çarptı, ki bu genellikle bu sadece iki saniye sürer.

Mashable Türkiye'nin haberine göre; Hakemli Nature dergisinde yayınlanan yeni bir araştırmada, bilim insanları ‘kilonova’ adı verilen çok büyük bir patlama türünün bu olaya neden olduğu sonucuna vardı. Araştırmacılar nötron yıldızı adı verilen iki ilginç cismin çarpışarak patlamayı tetiklediğinden şüpheleniyor. Bu cisimler o kadar yoğun ki bir çay kaşığı nötron yıldızı yaklaşık 1 milyar ton ağırlığında.

En önemlisi de gök bilimciler altın ve platin gibi önemli element ve metallerin bu patlamalarda oluştuğunu düşünüyor. Webb teleskobu bu kilonovada, Dünya'da platinden bile daha nadir bulunan (ki platin, altından yaklaşık 30 kat daha nadirdir) tellür elementini tespit etti.

Bu çok önemli bir bulgu. NASA, aynı patlamanın ‘Dünya'daki yaşamın büyük bir kısmı için gerekli olan’ iyot gibi tellüryuma yakın diğer elementleri de üretmiş olabileceğini belirtiyor. Araştırmayı yöneten Hollanda'daki Radboud Üniversitesi ve İngiltere'deki Warwick Üniversitesi'nden astrofizikçi Andrew Levan yaptığı açıklamada, “Dmitri Mendeleev'in elementlerin periyodik tablosunu yazmasının üzerinden 150 yıldan biraz fazla bir süre geçtikten sonra, Webb sayesinde nihayet her şeyin nerede oluştuğunu anlamak için son boşlukları doldurmaya başlayabilecek durumdayız” dedi. Görüntünün altında ise Webb'in bu patlamada oluşmuş olması muhtemel nadir, ağır metal telluryumu nasıl tespit ettiğini gösteren bir grafik yer alıyor. Webb'in en önemli araştırma araçlarından biri de NIRSpec adı verilen (yakın kızılötesi) spektrografıdır.

Spektrograf nedir diye soracak olursanız; bu araç, bir prizmanın görünür ışığı gökkuşağı renklerine ayırmasına benzer şekilde, bir nesneden gelen ışık türlerini ayırıyor. Belirli dalga boyları ve ışık türleri farklı elementlere ya da moleküllere karşılık geliyor. İşte bu patlamada Webb'in spektrumu kilonovada tellür bulunduğuna dair açık işaretler gösterdi.

Bilim insanları önümüzdeki yıllarda kozmosun derinliklerindeki patlamalarla oluşmuş daha nadir, ağır metaller bulmayı umuyor. Araştırma üzerinde çalışan Birmingham Üniversitesi'nden astronom Ben Gompertz yaptığı açıklamada, “Webb kesinlikle çok daha fazlasını yapmak için kapıyı açtı ve yetenekleri evreni anlamamız için tamamen dönüştürücü olacak” dedi.

Webb teleskobunun benzersiz yeteneklerini tekrar hatırlayalım

NASA, ESA ve Kanada Uzay Ajansı arasında bilimsel bir iş birliği olan Webb teleskobu, kozmosun derinliklerine bakmak ve erken evren hakkında yeni bilgiler ortaya çıkarmak için tasarlandı. Ama aynı zamanda galaksimizdeki ilgi çekici gezegenlerin yanı sıra güneş sistemimizdeki gezegenleri ve uyduları da inceliyor.

Webb'in benzersiz başarılara nasıl ulaştığını ve muhtemelen onlarca yıl boyunca da nasıl ulaşacağını şu özelliklerini anlatarak anlayabiliriz;

- Dev ayna: Webb'in ışığı yakalayan aynasının genişliği (6.4 metre) üzerinde. Bu, Hubble Uzay Teleskobu'nun aynasından iki buçuk kat daha büyük. Ayna, daha fazla ışık yakalayarak Webb'in daha uzak, eski nesneleri görmesini sağlıyor. Teleskop 13 milyar yıl önce Büyük Patlama'dan sadece birkaç yüz milyon yıl sonra oluşan yıldızlara ve galaksilere bakıyor. - Kızılötesi görünüm: Büyük ölçüde bizim için görünür olan ışığı görüntüleyen Hubble'ın aksine, Webb öncelikle bir kızılötesi teleskoptur, yani kızılötesi spektrumdaki ışığı görüntüler. Bu sayede evrenin çok daha büyük bir bölümünü görebiliyoruz. Kızılötesi, görünür ışıktan daha uzun dalga boylarına sahip, kozmik bulutların arasından geçebiliyor. Sonuç olarak Webb'in kızılötesi görüşü Hubble'ın giremediği yerlere girebiliyor. - Uzak ötegezegenlere bakıyor: Webb teleskobu, bu uzak dünyaları anlamamızda devrim yaratacak spektrograf adı verilen özel ekipmanlar taşıyor. Bu aletler, ister gaz devleri ister daha küçük kayalık dünyalar olsun, uzak ötegezegenlerin atmosferlerinde hangi moleküllerin (su, karbondioksit ve metan gibi) bulunduğunu deşifre edebilir. Webb, Samanyolu galaksisindeki ötegezegenlere bakacak. Çok uzaklarda neler bulacağımızı kim bilebilir?

ü