Kapran, 57. Ulusal Oftalmoloji Kongresi için geldiği Antalya'da, teknoloji ve bilimdeki gelişmelerle bilgisayar teknolojisi ve dijital devrimin göz alanında da çok büyük ilerlemelere yol açtığını söyledi.
Yapay zekâ uygulamalarından oftalmolojinin önemli ölçüde faydalandığını anlatan Kapran, bu teknolojinin göz sağlığı alanında, erken teşhiste, hastalık tahmininde ve tedavi süreçlerinin iyileştirilmesi açısından önem arz ettiğini vurguladı.
Göz tedavilerinin 10 yıl sonra çok daha yüksek teknolojiyle yapılacağını aktaran Kapran, "Bununla ilgili komisyonlar kurup araştırmalar yapıyoruz. Yapay zekâyı biz en çok pandemi döneminde kullandık. Pandemi döneminde sanal gerçeklikle simülasyon, yani ameliyat eğitimleri yaptık. Çünkü eğitim ve ameliyatlar o zaman durmuştu. Asistanların yetişmesi gerekiyordu. Yapay zekâyı burada kullandık. Asistanlar cerrahi eğitimde ameliyat yapmayı yapay zekâyla orada öğrendiler. Kendilerini geliştirdiler ve sonra da hasta başında ameliyatlarını uygulayabildiler." diye konuştu.
Söz konusu cihazların dünyada çok az merkezde olduğuna dikkati çeken Kapran, yüksek teknolojili cihazların çok maliyetli olduğunu ifade etti.
Dernek bünyesinde Ankara, İstanbul, İzmir ve Gaziantep'te toplam 4 cihazlarının olduğunu dile getiren Kapran, şunları kaydetti:
"Yapay zekâyı şu anda en çok eğitimde kullanıyoruz. Yakın gelecekte şeker hastalarının gözlerini takip etmekte yapay zekâ kullanacağız. Türkiye'de 15 milyon civarında şeker hastası var. Bu hastaların takibinde yapay zekâ kullanılacak. Çünkü hastalar göz hekimine gitmiyorlar. Dahiliye hekimine de çok gitmiyorlar. Aile sağlığı merkezlerinde belki de muayene edilerek erken dönemde şeker hastalıkları yakalanabilir ve bunlar doktora yönlendirilebilir. Aslında ilk başta yapay zekâ sanki doktorun işini yapacak gibi görülüyordu. Fakat şu anda yapay zekânın doktora ve hastaya yardımcı olduğunu ve daha önce ulaşamadığımız hastalara da ulaşmamızı sağlayan bir teknoloji olduğunu söyleyebilirim."
Kişiye özel tedavi yöntemleri oluşturulmasında kilit rol oynuyor
Tıbbın bireyselleştirilmiş tıbba doğru evrildiğinin altını çizen Kapran, hastalıkların çoğunun genetik olduğunu belirtti.
Genetik yapı ve bozukluklar tespit edildikten sonra herkese aynı tedavi yapılmayacağına işaret eden Kapran, "Herkese göre uygun tedaviler yapılacak. Örneğin, en fazla görme kaybı yapan yaşa bağlı makula dejenerasyonu var. Buna sarı nokta hastalığı da diyorlar. Burada farklı genetik bozukluklar var. Hastaların genetik bozukluklarını bireyselleştirilmiş yapay zekâ tespit ettikten sonra iyi gelecek tedaviyi tespit edecek. Bu da tıpta büyük bir gelişme. 10 yıl sonra çok daha farklı bir yerde olacağız." ifadelerini kullandı.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada 2 milyar 200 milyon görme yetisi azalmış insan olduğu bilgisini paylaşan Kapran, Türkiye'de yılda 450 bin civarında katarakt ameliyatı yapıldığını sözlerine ekledi.