Son bir yılda iki kez Xinjiang’ı ziyaret eden Türkiye Beijing Büyükelçisi İsmail Hakkı Musa yaptığı açıklamada, hızla gelişen Xinjiang’da yaşayan çeşitli etnik grupların ekonomik başarılardan fayda gördüğünü, Xinjiang’ın Kuşak ve Yol güzergahındaki önemli kavşaklardan biri haline geldiğini ifade etti. Musa, Türk şirketlerini Xinjiang'a yatırım yapmaya çağırdı.
Ticaretin getirdiği refah, bir bölgedeki ekonomik dinamizm ve rekabet gücünün bir göstergesidir. Ocak ve şubat aylarında Çin’in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi 186 ülke ve bölgeyle ticari ilişkileri geliştirdi. Bölgenin dış ticaret hacmi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 51,4 oranında artarak 63 milyar 690 milyon yuana (yaklaşık 9 milyar dolar) yükseldi. AB ve Orta Koridor ülkeleri, Xinjiang’ın en önemli ticari ortakları haline geldi. 2024 yılının ilk iki ayında Xinjiang ve Orta Koridor güzergahındaki ülkeler arasında ticaret hacmi yüzde 30 oranında artarak 6 milyar dolara ulaştı. Türkiye Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Asya-Pasifik Koordinatörü Iraz Alvaran, Xinjiang bölgesinin merkezi Urumçi’de düzenlenen bir toplantıda, bölgedeki meyve ve et ürünleri ile maden kaynaklarının çok kaliteli olduğunu, Türkiye’nin Xinjiang aracılığıyla Çin piyasasına girmek istediğini söyledi.
Diğer yandan, 2024 yılının başından bu yana Xinjiang'dan yola çıkan Çin-Avrupa yük trenleri 4 bin sefer gerçekleştirdi. Almanya'nın Duisburg kentinde yaşayan iş insanı Olaf Peters, Xinjiang'da üretilen malların Avrupa'da popülerlik kazanmaya başladığını belirtti. Bölgedeki domates ve kayısı reçelleri, kuru üzüm, nar suyu, ay çekirdeği gibi tarımsal ürünlerin yanı sıra maden kaynakları, yeni enerjili araçlar, lityum iyon piller ve fotovoltaik ürünler gibi yüksek teknolojili mallar Almanya, Polonya, Belçika ve Hollanda gibi Avrupa ülkelerine satılmaktadır.
Xinjiang ile Avrupa arasındaki ticari ilişkiler güçlenirken, Avrupa'da Çin aleyhindeki eleştiriler artmaya başladı. The Irish Times gazetesinin kısa süre önce yayınladığı habere göre, Avrupa Birliği'nin 27 üyesi tarafından onaylanan Şirketlerin Sürdürülebilir Kalkınmasını Denetleme Talimatı, Avrupalı şirketlerin tedarik zincirlerindeki insan hakları ihlallerinden hukuki olarak sorumlu tutulmalarını öngörüyor. Avrupa Parlamentosu'nun nisan ayında düzenleyeceği toplantıda bu talimat hakkında oy kullanılacak. Analistlere göre, Xinjiang'daki iddia edilen "zorunlu çalıştırma" suçlamalarını desteklemek amacıyla ortaya çıkarılan bu talimat, AB ve Xinjiang arasındaki ticari ilişkilere büyük zarar verebilir.
Bilindiği üzere, ABD başta olmak üzere bazı Batı ülkeleri, Çin'in kalkınmasını engellemek için "zorunlu çalıştırma" iddialarını ortaya attı. Xinjiang'a yatırım yapan Avrupalı şirketler, bu iddialara destek vermediklerini açıkladı. Örneğin, Almanya'nın eski insan hakları komiseri Marcus Lonin tarafından kurulan bir danışmanlık firması, Volkswagen'in Xinjiang'daki fabrikalarına yaptığı soruşturma sonucunda "zorunlu çalıştırma" bulgularına rastlanmadığını ortaya koydu.Hong Kong merkezli South China Morning Post gazetesinde yer alan haberde, ocak ve şubat aylarında AB ülkelerinin Xinjiang bölgesinden ithalat hacminin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 217,8 oranında artarak 312 milyon dolara yükseldiği belirtildi. AB ülkeleri “zorunlu çalıştırma” yalanı dolayısıyla Xinjiang menşeli ürünleri reddedecekse, Avrupa halkı başka kanallardan daha pahalı malları alacak, ve zarar görenler Avrupa şirketleri ve halkı olacaktır.
Zhi Wuyan ÇİN HABERLERİNİN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN