Uğur Mumcu’nun katledilişinin üzerinden 31 yıl geçti. Suikast karanlıkta kalmaya devam ederken toplumun adalet çağrısı sürüyor. Kimin öldürdüğü, emri kimin verdiği, bombayı kimin koyduğu hala belirsizliğini koruyor. CGTN Türk Özel yayınında konuşan
Uğur Mumcu’nun ağabeyi Av. Ceyhan Mumcu, “Toplum yanlış algıların perine düşürüldü… 1992 yılındaki yazılarının tamamını tasnif ettim. Yüzde 64 Amerika aleyhine yazıyor. İran hakkında hemen hemen hiçbir yazı yazmamış. Mossad’ı çok eleştiriyor. CIA’yı çok eleştiriyor. Onların Türkiye’deki faaliyetlerini eleştiriyor” dedi. Mumcu şunları söyledi:
“Uğur Mumcu’yu neden öldürdüler? Kime rahatsızlık veriyordu öncelikle ona bakmak lazım. Toplum bu konuda yanlış algıların perine düşürüldü. Suikast saat 13.15 de oldu. Saat 18.00 de İran yaptı bu işi diye başladı. Bir akım oldu. Ortada hiçbir kanıt yok. Bombayı kimin koyduğuna ilişkin bir şey yok. Ben de ilk zamanlar etki altında kaldım. Bir yıl İran mı yaptı diye inandım. Fakat sonra bu işi sorgulamak gereğini duydum. Uğur’un son takip altına alındığı yıl 1992 sonradan öğrendik. 1992 yılındaki yazılarının tamamını tasnif ettim.
Yüzde 64 Amerika aleyhine yazıyor. İran hakkında hemen hemen hiçbir yazı yazmamış. İran’a hiçbir düşmanlık yapmamış. Ayrıca İslami değerler, tesettür konularını da hiç işlememiş. Uğur’un işlediği; tarikat, ticaret, siyaset, yolsuzluk, silah kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı, bunların patronları. Bunları inceliyor. İran’ın ne çıkarı var Uğur Mumcu’yu öldürmekte diye sorgulamaya başladım. Ama İran’a karşı Mossad’ı çok eleştiriyor. CIA’yı çok eleştiriyor. Onların Türkiye’deki faaliyetlerini eleştiriyor. Hatta o kadar etkiliyor ki CIA’nın Türkiye lideri Uğur Mumcu’nun evine geliyor. Bizim hakkımızda çok yazıyorsun, çok eleştiriyorsun, haksızsın diye Uğur ile tartışma yapıyorlar. Hatta giderken de kaşkolunu unutuyor. O kadar sinirli gidiyor. Hatta Uğur Mumcu espriyle ‘gel de şu kaskolunu al’ diye yazısında açıklamıştı.”
“Aynı gömlekleri, pantolonları bölüştük”
"Av. Ceyhan Mumcu, Uğur Mumcu ile olan ağabey-kardeş ilişkisini şu sözlerle anlattı: Aynı gömlekleri, pantolonları bölüştük… Uğur lisedeyken ben de siyasal bilgilerde eğitime başlamıştım. O tarihlerden itibaren de toplumda neler oluyor? Olması gereken denir? Olması gerekenlerin gerçekleşmesi için bizim katkımız ne olur diye hep tartışırdık. Bir tür
münazara gibi farklı fikirleri ortaya atardık. Başka fikirleri de öğrenmeye çalışırdık. Sadece bizim dünya görüşümüz değil, bize zıt olan fikirlerin dayanaklarını da anlamaya çalışırdık. Örneğin Uğurla şunu yapardık; birimiz Köy Enstitüleri'nin çok faydalı bir kurum olduğunu savunur diğerimizde Köy Enstitüleri olmasa da olur diye tartışmalar yapardık."
Aile boyu öğrenci derneği başkanı
“Ben Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde okurken Uğur, hukuk fakültesine girdi. Hukuk fakültesinde öğrenci derneği başkanı oldu.
Sosyal yönü benden daha fazlaydı. O yıl ben de Siyasal Bilgiler Öğrenci Derneği başkanı oldum. Aile boyu öğrenci derneği başkanı derlerdi. Emin Çölaşan da Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrenci derneği başkanıydı. Üçümüz bir araya gelip bir basın açıklaması yapmıştık. Öğrenci dernekleri o zaman yaşanan sosyal olgular, siyasal gelişmeler, ekonomik gelişmeler hakkında gençliğin düşüncesini açıklarlardı. Biz böyle bir açıklama yapmıştık. Şimdi o gelenek kayboldu.”
CEYHAN MUMCU’NUN KONUŞMASININ TAMAMINI VİDEODAN İZLEYEBİLİRSİNİZ
https://youtu.be/93o9rPx0n6Q?feature=shared