Li halkının geleneksel eğirme, boyama, dokuma ve nakış becerisi Li halkının geleneksel eğirme, boyama, dokuma ve nakış becerisi
Çin'de Beijing Uluslararası Kitap Fuarı kapsamında Türkiye ile Çin arasındaki tarihi ve kültürel bağlara ışık tutan, Türkiye'deki Çin çalışmalarının (Sinoloji) erken kaynaklarının tartışıldığı, "Çin-Türkiye medeniyetler arası etkileşim ve karşılıklı öğrenme" konulu seminer düzenlendi. Beijing Dil ve Kültür Üniversitesine bağlı Dünya Sinoloji Derneği ile Türkiye'nin Beijing Büyükelçiliği desteğinde düzenlenen seminerde, Sinoloji alanındaki çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Giray Fidan'ın, Dr. Ayşe Gül Fidan ile yazdığı "Türkiye'de Sinolojinin Doğuşu" başlıklı kitabı tanıtıldı.

Türkiye'nin Beijing Büyükelçisi İsmail Hakkı Musa, toplantıda yaptığı konuşmada, Türk ve Çin uygarlıklarının kadim İpek Yolu'na dayanan tarihsel bağları olduğunu, bu bağların ticaretin ötesinde fikirlerin, bilginin ve kültürün değiş tokuşuna dayandığını belirtti.

Giray Fidan ve Ayşe Gül Fidan'ın kitabının 16. yüzyılda Çin'e seyahat eden Türk gezgin Ali Ekber Hıtayi'nin "Hıtayname" adlı eserini yeniden gündeme getirdiğini ifade eden Büyükelçi Musa, bu seyahat kitabının, dönemin Çin ülkesindeki şehirlerin, kalelerin yanı sıra festival kutlamaları gibi kültüre dair çok değerli bilgiler içerdiğine dikkati çekti.

Kitabın Türk bilginlerin, Çin kültürüne yönelik derin merak ve saygı duygusuna ve onu anlamaya yönelik erken çabalarına tanıklık ettiğini vurgulayan Musa, "Bundan bugüne dair nasıl bir mesaj çıkarmamız gerekiyor düşünmeliyiz. 16. yüzyıldaki dünya haritasını bir an gözünüzün önüne getirin. Türkiye ve Çin dışında bugün hala var olan kaç ülke sayabilirsiniz? Bu, ortak tarihimizi ve Türk-Çin ilişkilerinin anlamını kavramak açısından önemli bir husustur." dedi.

"Tarihsel anlatıların kavranmasında kilometre taşı olacak"

Dünya Sinoloji Merkezi Kuşak ve Yol Akademisi Başkan Yardımcısı Fan Cün de 2 Kasım 2023'te Türkiye ile Çin arasında Klasik Eserlerin Tercümesi ve Yayını Hakkında Mutabakat Zaptı imzalandığını hatırlatarak, anlaşmanın Çin ve Türk halkları ve uygarlıkları arasında iletişimi ve karşılıklı öğrenmeyi teşvik ederek, iki ülke arasındaki stratejik işbirliğinin kültürel ve insani boyutlarını geliştireceğini umduklarını kaydetti.

Fan, Türk Sinoloji Topluluğu ve Kırmızı Kedi Yayınevi'nin katkılarıyla Dünya Sinoloji Merkezinin, 27 Aralık 2023'te İstanbul'da Avrasya bölgesindeki ilk ofisini açtığını, buna karşılık 19 Ocak'ta Çin'in Qingdao şehrinde bir ofisin kurulduğunu aktardı.

Giray Fidan ve Ayşe Gül Fidan'ın, "Türkiye'de Sinolojinin Doğuşu" kitabıyla Türk sinolojisinin tarihine ve köklerine ilişkin yeni bir tez ortaya koyduğunu vurgulayan Fan, "Bu önemli çalışma, iki ülke arasındaki tarihsel anlatıları ve kültürel etkileşimleri daha derinden kavramaya yönelik ortak çabalarımızda kilometre taşı olacaktır." ifadesini kullandı.

"Hıtayname, Osmanlı'nın farklı kültürlere merakını ve anlama arzusunu gösteriyor"

Profesör Giray Fidan da Türkiye'de Sinoloji'nin doğuşu ve gelişiminin beş yüz yıla uzanan bir yolculuğu olduğunu, bu yolculuğun Türklerin farklı kültürlere merakını ve onları anlama çabasının sürekliliğini gösterdiğini belirtti.

Türkiye'de Sinoloji'nin en erken örneklerinin Osmanlı İmparatorluğu'nda 16. yüzyılda kaleme alınan Hıtayname'ye kadar götürülebileceğini ifade eden Fidan, o dönemde Çin'in kuzeyinin "Hıtay" olarak adlandırıldığını, Hıtayname'nin de "Çin kitabı" anlamına geldiğini dile getirdi.

Ali Ekber Hıtayi tarafından 16. yüzyılın başlarında kaleme alınan eserin Çin toplumu, coğrafyası ve kültürünün detaylı tasvirlerini içerdiğini kaydeden Fidan, "Hıtayname yalnızca bilgi veren bir metin olmanın ötesinde Osmanlı İmparatorluğu'nun farklı kültürlere merakını ve onları derinlemesine anlama arzusunu gösteriyor." değerlendirmesinde bulundu.

Fidan, Hıtayname'nin öneminin, Osmanlı İmparatorluğu ile uzaktaki bir başka etkili uygarlık arasında köprü kurması olduğunu vurgulayarak, "16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nu ufuklarını genişletiyor farklı uygarlıklar ve kültürlerle temas kuruyordu. Hıtayname bu entellektüel keşif ve merak döneminin ürünü olarak ortaya çıktı. Ali Ekber'in eseri imparatorluğun uzaktaki bir ülkenin inceliklerini öğrenmeyi ve belgelemeye açıklığı gösteriyordu." şeklinde konuştu.

KÜLTÜR-SANAT HABERLERİNİN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN