- Shanghai İşbirliği Örgütü’nün yapısına bakıldığında Rusya’nın Türk Devletleri ile ilişkilerinin olduğu çok açık net ortada.
- Shanghai İşbirliği Örgütü’nde ağırlıklı olarak zaten Türk devletleri bulunuyor. Bu Türk devletlerinin buradaki gücü daha da artacak.
- Biz de Shanghai İşbirliği Örgütü’nde Rusya ve Çin ile olan münasebetlerimizi daha da geliştirelim diyoruz.
- Bizi de buraya diyalog ortaklığı şeklinde değil de diğerleri gibi Örgüte ortak olarak alsınlar diyoruz.
- İran en sonunda Shanghai İşbirliği Örgütü’ne girdi.
- Bunun yanında yine Pakistan orada üye.
- Şu anda 10 daimi üye bulunuyor. Türkiye’yi bu ülkeler arasında yer alamaz diye bir şey yok, bu belki biraz zaman alır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın matematiğine göre şu anda ŞİÖ 10 üyeden oluşuyor. Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan Türk devletleri ve ayrıca Türk Devletleri Teşkilatına üye. Bunun yanında İran, Tacikistan ve Pakistan da Türk olmayan Müslüman ülkeler. Bu bağlamda ŞİÖ’nün 6 üyesi Müslüman ve dört üyesi Rusya, Çin, Belarus ve Hindistan ne Müslüman ne de Türk devleti. Bir başka deyişle nereden bakarsanız bakın ŞİÖ’nün 10 üyesi ile Türkiye’nin ikili ilişkileri mükemmel bir seviyede ve başka örgütlerde de birlikte çalışmaktadırlar. Dolayısıyla iki taraf için de yabancı olan bir durum yok. Bu da Türkiye’nin ŞİÖ üyeliğini kolaylaştırmaktadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki artık bize diyalog ortaklığı yetmiyor. Türkiye, siyaset planlama sürecinde, karar alma sürecinde ve uygulama süreçlerinde yer almak istiyor. Bu nedenle diyalog ortaklığı ve gözlemci üyelik artık Türkiye’nin bedenine dar geliyor.
Türkiye’nin üyeliği ile ilgili bir iki pürüz olabilir: Bir ülkenin tam aday olması için başvuru için gerekli koşulları hallettikten sonra liderler konseyinin oybirliğiyle kabul etmesi gerekiyor yani hiçbir ülkenin veto etmemesi gerekiyor. Zira ŞİÖ’de üyelik süreci oy çokluğuyla değil oybirliği ile gerçekleştiriliyor. Türkiye konusunda ilk etapta olumsuz oy kullanabilecek tek ülke şu an için Hindistan gözüküyor. Çünkü Hindistan , Türkiye’nin son dönemde Keşmir sorunu nedeniyle Pakistan’a vermiş olduğu destekten ve Pakistan ile savunma alnında geliştirmiş olduğu stratejik ortaklıktan çok da memnun değil. Özellikle Başbakan Modi’nin Hindu milliyetçiliği üzerinden yeniden kurguladığı Hindistan dış politikasının bu noktada Türkiye’ye yönelik bakışı çok da olumlu değildir. Bunun sahada pratik yansımalarını görüyoruz. Özellikle son dönemde Yeni Delhi, Yunanistan’la askeri anlamda iş birliğini güçlendirdi. Bunun yanında Ermenistan’a hatırı sayılır miktarda silah satışına başladı ve Kıbrıs Rum kesimi ile ilişkileri geliştiriyor. Hindistan’ın adımlarını Ankara yakından dikkatlice takip ediyor.
Üyelikle ilgili pürüzlerden bir diğeri ise Türkiye’nin NATO’ya üyeliğidir. Aslında pratik olarak NATO üyeliği Türkiye’nin ŞİÖ üyeliğine engel değil ama ŞİÖ kuruluş anlaşmasının ikinci maddesine bakıldığında, istenilirse bu fıkranın Türkiye’nin aleyhine işletilebileceği de görülüyor. ŞİÖ Tüzüğünün ikinci maddesi örgütün prensiplerini düzenlemektedir. İlgili madde şöyledir; ŞİÖ üyesi devletler aşağıdaki ilkelere bağlı kalacaklardır:
Devletlerin egemenliğine, bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne karşılıklı saygı ve devlet sınırlarının dokunulmazlığı, saldırmazlık, içişlerine karışmama, uluslararası ilişkilerde güç kullanmama veya kullanma tehdidinde bulunmama, komşu bölgelerde tek taraflı askeri üstünlük sağlamama; tüm üye devletlerin eşitliği, karşılıklı anlayış temelinde ortak pozisyonların araştırılması ve her birinin görüşlerine saygı gösterilmesi; karşılıklı çıkar alanlarında ortak faaliyetlerin kademeli olarak uygulanması;
Üye devletler arasındaki anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözülmesi; ŞİÖ'nün diğer devletlere ve uluslararası örgütlere karşı olmaması; ŞİÖ'nün çıkarlarına yönelik her türlü gayrimeşru eylemin önlenmesi…
Yukarıdaki metin bugünlerde Hindistan için kullanılıyor. Hindistan’ın Çin’in sınırlarına saygısı olmadığı gibi Çin’e karşı QUAD gibi ortaklıklarda ve ABD ile birlikte yine Çin’e karşı Hint-Pasifik stratejisinde yer alıyor. Dolayısıyla bazılarına göre Hindistan ikinci maddeyi ihlal ediyor ve ŞİÖ’den çıkarılması gerekiyor. Lakin Rusya, farklı bir pencereden bakıyor. Benzer bir görüş de NATO’nun Çin’i ve Rusya’yı resmi olarak düşman kabul ettiği ve özellikle toprak bütünlüğü ve egemenlikle ilgili meselelerde Rusya, Çin hatta Belarus’un NATO ile karşı karşıya olmaları hasebiyle ikinci madde gereğince bir NATO üyesinin de ŞİÖ’ye üye olamayacağı söyleniliyor. Yine de son söz iki kurucunun yani Çin ve Rusya’nın dudakları arasında.
Yazılı bir kural olmasa da ŞİÖ içerisinde bir teamül gelişmiş durumda. Tam üyeliğe aday ülkeye bir kurucu üye hem rehberlik yapıyor hem de kefil oluyor. Genelde bu ülkeler Rusya ve Çin oluyor. Örneğin Belarus‘un tam üye olmasında Rusya’nın rolü büyüktür. Yine İran’ın üye olmasında Çin’in rolü büyüktür. Eğer başvurursa Türkiye’nin tam üye olmak için adaylık sürecine Rusya nezaret edecek. Muhtemelen Çin de Azerbaycan’ın tam üyelik sürecine nezaret edecek.
Uzun lafın kısası ŞİÖ ile Türkiye arasında şimdilik naz niyaz dönemi var. Türkiye, nişanı takalım bu işin adını koyalım diyor. ŞİÖ tarafı ise naza çekiyor…Unutmayalım ki çok naz aşık usandırır…
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN