Türkiye İstatistik Kurumu, "Nüfus Projeksiyonları 2023-2100" araştırmasının sonuçlarını açıkladı.
Buna göre, Türkiye'de doğuşta beklenen yaşam süresi artarken nüfus da yaşlanmaya devam edecek.
Nüfusun yaş yapısının önemli göstergesi olan ve 2023'te 34 olarak hesaplanan ortanca yaşın, 2050'de 44,8, 2075'te 51,5 ve 2100'de 52,2 olması bekleniyor.
Doğurganlıktaki hızlı düşüş projeksiyonda etkili oldu
Bir kadının doğurganlık dönemi olan 15-49 yaş grubunda doğurabileceği ortalama çocuk sayısını gösteren toplam doğurganlık hızındaki düşüşle uluslararası göç eğilimindeki değişim, geleceğe yönelik farklı varsayımlara dayalı projeksiyonların üretilmesine neden oldu.
Bir nüfusun sayıca aynı kalabilmesi, diğer bir ifadeyle yenilenme düzeyinde kalabilmesi için bu nüfusu oluşturan her bir bireyin kendi yerine bir nesil bırakması gerekiyor. Nüfusun artmaya devam etmesi için kadın başına düşen çocuk sayısının en az 2,1 olması gerekiyor.
Toplam doğurganlık hızı, 2001 yılında 2,38 iken 2003 ve 2014 yılları arasında yenilenme seviyesi olan 2,1 düzeyinde durağan seyir gösterdi, bu yıldan sonra aşırı düşüşle 2023 yılında 1,51'e kadar geriledi. Doğurganlık hızındaki düşüşle bu konuda geliştirilecek politikaların olası etkileri de nüfus projeksiyonu hesaplamalarında dikkate alındı.
Türkiye'de 2075'te her 3 kişiden 1'inin yaşlı olması bekleniyor
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2023 yılı sonuçlarına göre, yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ilk kez yüzde 10'un üzerine çıktı. Ana senaryo dikkate alındığında, yaşlı nüfus oranının 2050'de yüzde 23,1'e, 2075'te yüzde 31,7'ye ve 2100'de yüzde 33,6'ya ulaşması bekleniyor.
Nüfusun yaş ve cinsiyet yapısındaki değişimin süreceği tahmin ediliyor. Bu değişimi gösteren nüfus piramitleri 2023 ve 2075 yılları için incelendiğinde, doğurganlıktaki değişim, yaşlı nüfustaki artışla genç ve çalışma çağı nüfusundaki azalış 3 senaryoda da görülüyor.
Çalışma çağındaki nüfusun 2100'de yüzde 54,6'ya gerilemesi bekleniyor
Projeksiyona göre, çalışma çağında yer alan 15-64 yaş grubundaki nüfusun oranı 2023'te yüzde 68,3 olarak kayıtlara geçti. Bu oranın 2050'de yüzde 61,9'a, 2075'te yüzde 55,9'a, 2100'de yüzde 54,6'ya düşeceği öngörülüyor.
Çocuk nüfus olarak tanımlanan 0-14 yaş grubundaki nüfusun oranı 2023 yılında yüzde 21,4 oldu. Ana senaryoya göre bu oranın, 2050'de yüzde 15,1'e, 2075'te yüzde 12,4'e, 2100'de yüzde 11,8'e gerileyeceği tahmin ediliyor.
Demografik fırsat penceresinin 2030'un ilk yarısında kapanacağı öngörülüyor
Bağımlı nüfus toplamının, çalışma çağı nüfusunun yarısından az olduğu dönem, "demografik fırsat penceresi" olarak nitelendiriliyor. Çocuk nüfus olarak tanımlanan 15 yaş altı nüfusun toplam nüfusun yüzde 30'undan az, yaşlı nüfus olarak tanımlanan 65 yaş üzeri nüfusun ise toplam nüfusun yüzde 15'inden az olduğu dönemde demografik fırsat penceresinin açık olduğu değerlendiriliyor.
Projeksiyon sonuçları, 2030'un ilk yarısında yaşlı nüfus oranının yüzde 15'i aşacağına ve demografik fırsat penceresinin kapanacağına işaret ediyor.