“Nadir toprak elementi”, modern teknoloji ve sanayide yaygın olarak kullanılan ve benzer kimyasal özelliklere sahip 17 elemente verilen ad. Bu elementlere nadir denilmesinin sebebi, rezervlerin azlığı değil, işleme maliyetinin yüksek olması.
Söz konusu elementler, elektrikli araçlar, güneş panelleri, bilgisayarlar, akıllı telefonlar ve yenilenebilir enerji gibi sürdürülebilir yüksek teknolojili üretim için önemli bir rol oynuyor. Teknolojinin baş döndürücü şekilde geliştiği günümüzde, nadir toprak elementlerinin stratejik önemi ve değerinin hızla artması da kaçınılmaz oluyor.
Çin hem üretimde hem işletmede lider ülke
Çin, pek çok alanda olduğu gibi Nadir elementler konusunda da lider ülke konumunda. Küresel nadir element üretiminin yüzde 70’ini ve işleme kapasitesinin yüzde 90’ını kontrol ediyor.
Nadir toprak elementi rezervlerinin başka ülkelerde de yüksek olmasına rağmen birçok firma, bu cevherleri, işlenmesi için Çin’e gönderiyor.
Başta elektrikli araç bataryaları, yenilenebilir enerji sistemleri, askeri teçhizat, elektronik cihazlar ve tıbbi ekipmanlar olmak üzere modern endüstrinin bel kemiğini oluşturan bu elementlerin üretimi ve işletilmesi konusunda liderliğin Çin’de olması, ABD’nin ulusal güvenlik ve teknoloji alanlarında bağımsız hareket etmesini zorlaştırıyor.
ABD Ukrayna’daki nadir elementleri istiyor
Çin’in küresel pazardaki hakimiyetini kırmak isteyen ABD işte bu nedenle diğer ülkelerdeki nadir elementlere göz koymuş durumda.
Bu ülkelerden biri de Ukrayna.
Ukrayna, dünya genelinde nadir toprak elementleri ve kritik mineraller açısından zengin bir ülke. Avrupa Birliği’nin (ABD) “kritik hammadde” olarak belirlediği 30 unsurdan 21’ini Ukrayna barındırıyor. Özellikle grafit, lityum, titanyum ve nadir toprak elementleri açısından önemli bir rezerv kaynağı olarak görülüyor.
ABD, küresel ölçekte nadir element üretiminde Çin’e bağımlılığını azaltmak için Ukrayna ile yapacağı anlaşmayı kritik önemde görüyor.
3 Şubat’ta yaptığı açıklamayla Ukrayna’dan nadir toprak elementleri almak istediğini ifade eden ABD Başkanı Donald Trump’a Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy önce olumsuz cevap vermişti. Ancak geçtiğimiz günlerde yapılan açıklamada Trump, Zelenskiy'nin Cuma (28 Şubat) günü Beyaz Saray'a geleceğini ve Ukrayna ile nadir toprak elementleri anlaşmasını imzalayacaklarını söyledi.
Grönland’ı istemesinin sebebi de yer altı zenginlikleri
Trump'ın yer altı zenginliklerini ele geçirmek istediği tek ülke Ukrayna değil. Geçtiğimiz aylarda Grönland’ı hedef alan açıklamalar yapan Trump, ulusal güvenlik gerekçesiyle Grönland’ı kontrollerine almak istediğini belirtmişti. Ancak uzmanlar ABD için asıl hedefin güvenlik değil, Grönland’ın sahip olduğu yer altı zenginlikleri olduğunu belirtiyor.
2023 yılında Grönland'ın kaynak potansiyeli üzerine yapılan bir araştırma, adadaki toplam 38 hammaddenin değerlendirildiği, bunların büyük çoğunluğunun yüksek bir potansiyele sahip olduğunu gözler önüne serdi.
Ada’daki bu değerli maddeler arasında grafit, niyobyum, platin grubu metaller, molibden, tantal ve titanyum bulunuyor. Grönland'ın ayrıca önemli lityum, hafniyum, uranyum ve yataklarına sahip olduğu biliniyor. Söz konusu madenler rüzgar türbinleri ve elektrikli araçlar üreten endüstriler için elzem.
Bölge değerli mineraller ve enerji kaynaklarıyla doğal kaynaklar açısından çok zengin.
Ülkelere göre kritik minarellerin oranı
Kritik minarellerin oranı, stratejik olarak ülkelere göre farklılık gösteriyor. Örneğin, ABD'nin belirlediği 50 tane varken, Ukrayna'nın 20'den fazla minerali var. ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu, aralarında nadir toprak elementleri, nikel ve lityumun da bulunduğu 50 mineralin kritik olduğunu düşünüyor.
Ancak nadir toprak elementleri kritik minarallerin bir alt kümesi olarak görülürken bunlardan 17 tane bulunuyor. Nadir toprak elementleri tıbbi bakım, askeri, havacılık ve temiz enerji kullanımları da dahil olmak üzere pek çok teknoloji ve elektronik alanında da kritik öneme sahip.
Yapılan araştırmalar, dünya genelinde 110 milyon ton yatak olduğunu, bunların 44 milyonunun dünyanın en büyük üreticisi olan Çin'de olduğunu gösteriyor. Diğer ülkelerin dağılımına baktığımızda, Brezilya’da 22 milyon ton, Vietnam'da 21 milyon ton, Rusya'da 10 milyon ton, Hindistan'da ise 7 milyon ton olduğu tahmin ediliyor. Ancak bu metallerin çıkarılması, için yoğun kimyasal kullanımını gerektiriyor. Çünkü çıkarma işlemi sırasında çok miktarda toksik atığa yol açıyor. Hal böyle olunca, birçok ülke üretim için gereken yüksek maliyetleri üstlenmekten çekiniyor.
Nadir toprak elementlerinin sanayi ve teknolojideki kritik rolü, ABD’yi bu elementlerden zengin olan ülkelere yöneltmiş durumda. Kritik minareller konusunda fazlasıyla dışa bağımlı olan ABD, görünen o ki bu bağımlılığı azaltmak için çıkış yolu aramaya devam edecek.