Dışişleri Bakanlığı: Çin’e yatırım yapmak, geleceğe yatırım yapmaktır Dışişleri Bakanlığı: Çin’e yatırım yapmak, geleceğe yatırım yapmaktır

Barış Liu

Bu gelişmeye karşı Çin Ticaret Bakanlığı, yayımlanan memorandumu, ulusal güvenlik kavramının genişletilerek ayrımcı bir piyasa dışı uygulamaya dönüştürülmesi olarak nitelendirdi. Bakanlık sözcüsü, bu tür politikaların Çin-ABD ticari iş birliğine ciddi zarar vereceğini belirtti.

Çin Uluslararası Ticareti Geliştirme Derneği (CCPIT) Sözcüsü de yaptığı açıklamada, ABD’nin yatırım güvenliği denetimleri bahanesiyle Çinli şirketlerin ABD’de teknoloji, sağlık, tarım, enerji, malzeme ve kritik altyapı sektörlerine yatırım yapmasını kısıtladığını ifade etti. Bu tür önlemlerin iş dünyasının serbest ticaretini olumsuz etkileyeceğini ve küresel tedarik zincirlerinin istikrarını bozacağını vurguladı.

ABD’nin tutarsız politikaları kendi çıkarlarına zarar verebilir

ABD yönetimi, farklı zamanlarda Çin-ABD ilişkilerinin istikrarlı ve sağlıklı olmasının hayati önem taşıdığını vurgularken, Beyaz Saray’ın yayımladığı son memorandum, bu söylemle çelişerek karşılıklı yatırımları daha da sıkı denetim altına almayı hedefliyor. Bu durum, iki ülke arasında daha önce varılan görüş birliğine aykırı bir adım olarak değerlendiriliyor.

ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Rhodium Grubu tarafından yayımlanan verilere göre, ABD’nin yatırım kısıtlamaları, yarı iletken, yapay zeka, kuantum iletişim, biyoteknoloji ve havacılık gibi yüksek teknoloji alanlarında Çin’e yaptığı yatırımlarda belirgin bir düşüşe yol açtı. Bu kısıtlamalar, ABD’li şirketlerin Çin’in teknoloji gelişiminden elde edebileceği kazançları da sınırlandırıyor.

Öte yandan, 2016 yılında Çin’in ABD’ye yaptığı doğrudan yatırım 46 milyar dolarken, 2022’de bu rakam 5 milyar doların altına düştü. ABD’nin yeni kısıtlamalarının, iki ülke arasındaki yatırım işbirliğini daha da zayıflatması ve nihayetinde ABD’nin kendi ekonomik çıkarlarına zarar vermesi bekleniyor.

Ekonomik iş birliği Çin ve ABD için kaçınılmaz bir gerçek

Çin-ABD ekonomik ve ticari ilişkilerinin temelinde karşılıklı kazanç ilkesi yatıyor. Dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki ticaret hacmi 660 milyar doları aşarken, 2024’ün ilk 11 ayında Çin-ABD ticaret hacmi yüzde 2,9 arttı.

Çin’de faaliyet gösteren 70 binden fazla ABD’li şirketin toplam net kazancı 50 milyar doları aştı. Çin’e yapılan ihracat, ABD’de yaklaşık 930 bin kişiye iş fırsatı sağladı. Bu veriler, siyasi gerilimlere rağmen iki ülkenin iş birliği ihtiyacının güçlü olduğunu ortaya koyuyor.

Son olarak, Çin Başbakan Yardımcısı He Lifeng ve ABD Hazine Bakanı Scott Bessent kısa süre önce video konferans yoluyla bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede, ekonomik ilişkilerin önemi vurgulanırken, ortak konularda temasların sürdürülmesi kararlaştırıldı. Öte yandan, birçok ABD’li şirket, yatırım kısıtlamalarının Çin piyasasını diğer küresel rakiplere açacağını ve ABD’li firmaların rekabet gücünü zayıflatacağını belirtiyor. Tüm bu gelişmeler, Çin-ABD ekonomik iş birliğinin her iki taraf için de hayati öneme sahip olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.

Ekonomi ve ticaretin siyasi bir silah olarak kullanılması, sıfır toplamlı oyun zihniyetinin bir yansımasıdır. Kısa vadede siyasi kazanç sağlayabilir, ancak uzun vadede ekonomik büyümeyi baltalar.

Gerçek anlamda güçlü bir ekonomi, korumacı duvarlar inşa etmekle değil, dışa açılım ve inovasyonla büyür. ABD, eğer işbirliği eksenine geri dönerse, küresel ekonomik toparlanmaya katkı sağlayabilir. Ancak, mevcut politikalar sürdüğü takdirde, bu kısıtlamalar yalnızca ABD’nin kendi ekonomik potansiyelini sınırlamaya devam edecektir.