Yüksel, Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Emrah Karayel, Anayasa Komisyonu Üyesi ve AK Parti Denizli Milletvekili Cahit Özkan ile Güney Afrika Cumhuriyeti'nin, İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanında açtığı "soykırım" davasında alınan ihtiyati tedbir kararına ilişkin Meclis'te basın toplantısı düzenledi.
TBMM heyeti olarak davayı Lahey'de takip ettiklerini hatırlatan Yüksel, Uluslararası Adalet Divanının aldığı ihtiyati tedbir kararının Türkiye tarafından memnuniyetle karşılandığını bildirdi.
Uluslararası Adalet Divanının ihtiyati tedbire oy birliğine yakın bir çoğunlukla hükmettiğine işaret eden Yüksel, bu kararla İsrail'in Soykırım Sözleşmesi'nde yer alan "grup üyelerini öldürmek, grup üyelerine ciddi bedensel veya zihinsel zarar vermek, grubun tamamının veya bir kısmının yok olmasına imkan verecek şekilde hayat şartlarının kötüleştirilmesi ve grup içinde doğumları engellemesi" suçlarının işlenmesine karşı tüm tedbirleri almasına hükmettiğini aktardı.
Cüneyt Yüksel, ayrıca İsrail'in, Gazze'ye insani yardımların iletilmesi ve sivil halkın temel ihtiyaçların karşılanması için ivedi ve etkili tedbirler almasına karar verildiğini anlattı.
"Ateşkes aslında bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır"
Uluslararası Adalet Divanının, İsrail'in, Gazze'de soykırımı önlemek için tüm önlemleri almak zorunda olduğuna hükmettiğini dile getiren Yüksel, "Kararın bütünü değerlendirildiğinde, Divan tarafından zımni bir ateşkes hükmü çıkarılabilmektedir. Çünkü kararda işaret edilen hükmün tamamen ve gereği gibi icra edilebilmesi için ateşkes aslında bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Yüksel, Uluslararası Adalet Divanının, talep edilen makul tedbirler ile Gazze'deki Filistinlilerin soykırımdan korunması amacı arasında bağlantı olduğunu kaydederek, İsrail'in itirazlarını reddettiğini söyledi.
Uluslararası Adalet Divanının 6 geçici tedbire hükmettiğini anımsatan Yüksel, İsrail'in, Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülükleri uyarınca Gazze'deki Filistinlilere karşı Sözleşmenin 2. maddesindeki fiillerin işlenmesini önlemek için yetkisi dahilindeki tüm tedbirleri alması gerektiği sonucuna ulaşıldığını bildirdi.
"İsrail'e güçlü bir uyarı vermektedir"
Uluslararası Adalet Divanının, hükmettiği tedbirlerle İsrail’in soykırım işlememesini ve soykırımı engellemesini emrettiğinin altını çizen Yüksel, şöyle devam etti:
"İsrail'in tedbir kararlarını uygulayabilmesi için Gazze'deki askeri harekatı derhal durdurması gerektiği aşikardır. Divan, İsrail'den alınması istenen önlemler için daha önceki kararlardan farklı olarak 'derhal' ve 'tüm tedbirler' gibi güçlü ifadeler kullanmıştır. Divan'ın benzer davalardakilerden farklı olarak çok daha güçlü ve emredici bir dil kullanması ve 'gerekli' ya da 'uygun' tedbirler ibareleri yerine 'tüm tedbirlerin alınmasına' hükmetmesi, İsrail'in Gazze'deki saldırıları sonlandırmaktan başka bir yolu kalmadığının göstergesidir. Divan’ın, İsrail'den bir ay içerisinde aldığı tedbirleri raporlamasını istemesi, bu tedbirlerin uygulanmasını bizzat Divan'ın takip edeceği, Gazze'deki durumun iyileşmesi için gerekli adımların atılmasını bizzat gözlemleyeceği noktasında İsrail'e güçlü bir uyarı vermektedir."
İsrail'in savunmasının temel dayanağı olan "meşru müdafaa" iddialarının Uluslararası Adalet Divanı tarafından karşılık bulmadığını ifade eden Yüksel, Uluslararası Adalet Divanı Statüsünün 41'inci maddesinde dayanılarak alınan kararın, tartışmasız ve açık bir şekilde bağlayıcı olduğunun altını çizdi.
Cüneyt Yüksel, Türkiye'den 3 binin üzerinden avukatla Uluslararası Ceza Mahkemesine deliller sunulduğunu hatırlatarak, bu süreci de yakından takip ettiklerini belirtti.
"Uluslararası Adalet Divanı, İsrail'in hukukun üzerinde olmadığını ilan etmiştir"
Uluslararası Ceza Mahkemesinde devam eden soruşturma ile Uluslararası Adalet Divanı nezdindeki sürecin birbirlerini desteklemesi gerektiğini dile getiren Yüksel, "Uluslararası Adalet Divanının kararı, İsrail Başbakanı Netanyahu başta olmak üzere bu soykırımda sorumluluğu olan İsrailli her yetkilinin uluslararası hukuk önünde hesap vermekten kaçamayacağı anlamını taşımaktadır. Uluslararası Adalet Divanı bu kararıyla İsrail'in hukukun üzerinde veya adaletin ulaşamayacağı bir noktada olmadığını ilan etmiştir." diye konuştu.
Uluslararası Adalet Divanının aldığı kararın, İsrail'in Filistin'deki onlarca yıllık işgalini, yerinden etme, zulüm ve "apartheid" politikalarını gözler önüne serdiğini vurgulayan Yüksel, şunları kaydetti:
"İsrail'in katliamlarını soykırım çerçevesinde ele alması itibarıyla bu karar tarihi bir niteliktedir. Soykırım niteliğindeki eylemlere göz yumulması Birleşmiş Milletlerin kuruluş ruhuna ve amaçlarına aykırıdır. Bu ruhun ve amaçların korunması için bu kararla müspet bir adım atan Uluslararası Adalet Divanı nezdinde devam edecek olan davanın yakın takipçisi olacağız. İsrail'in Filistin'de yürüttüğü işgal, yerinden etme, 'apartheid' ve soykırım politikalarına karşı kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz. Bütün dünyaya açıkça ilan etmek isteriz ki Türkiye olarak bu davanın takipçisi olmaya ve mazlum Filistin halkına her anlamda ve gönülden destek olmaya devam edeceğiz. Türkiye olarak, her platformda Filistin davasına sahip çıkan Sayın Cumhurbaşkanı'mızın ifade ettiği üzere, ateşkesin tesisi, kalıcı barışa giden yolun temini adına, adaletin süratle tecelli edebilmesi için çalışmaya devam edeceğiz."