TBMM Genel Kurulu, Cumhurbaşkanlığı ve ona bağlı kurumların 2025 yılı bütçelerini görüşmek üzere Meclis Başkanvekili Celal Adan başkanlığında toplandı. Genel Kurul'da bütçe ile ilgili söz alan İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) başkenti Washington'daki yatırımları ile ilgili Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'a yönelttiği soru önergesini hatırlattı. Çömez, "Şimdi, Türkiye Diyanet Vakfı'nın Washington'da yaptığı yatırımlardan biraz söz edeceğim. 100 milyon dolarlık bir yatırım yapılmış. Ek harcamalarla birlikte bugünün parasıyla TL olarak 4 milyar liradan bahsediyoruz. Nereye yapılmış bu? Washington'a, Beyaz Saray'ın dibine yapılmış. Peki, ne için yapılmış? Dini yaymak için yapılmış. İçerisindeki müştemilatta neler var? Türk hamamı var, görüyorsunuz, Anadolu'dan gitmiş mermerlerden yapılmış Türk hamamı var; inanılmaz paralar harcanmış. Bilemiyorum, hangi amacı güttüler. Tam 11 tane muhteşem villa var, her biri 4- 5 milyon dolar değerinde. Bunun yanında yüzme havuzları var; villalar var, tenis kortları var ve buna dair çok daha fazla yatırım da yapılmış. Oteller var mesela. Şimdi, bu tamamen denetim dışı ve Diyanetin 130 milyarlık bütçesinin dışında olan bir şey, Diyanet Vakfına ait. Bu paraların nasıl toplandığının, nasıl harcandığının biz hesabını soramıyoruz" ifadelerini kullandı.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez'in açıklamaları üzerine söz alan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın itibarını ve konumunu korumanın iktidar ve muhalefetin görevi olduğunu belirterek, "Dünyada Diyanet İşleri veya Diyanet İşleri Vakfı'nın yaptığı çalışmaları bence takdir etmemiz lazım. Bu çalışmaları Diyanet İşleri Başkanlığımız değil de FETÖ veya FETÖ'vari yapılar gerçekleştirdiğinde ülkemize ve inancımıza ne tür maliyetler oluşturduğunu herhalde siz de takdir edersiniz. Dolayısıyla, son olarak şunu söylemek isterim, bahsettiğiniz merkez yeni bir merkez değildir. 2013 yılında temeli atılmış, 2016 yılında tamamlanıp açılmış bir merkezden bahsediyoruz. Bugünün ekonomik şartlarıyla ilişkilendirerek eleştirdiğiniz için söylüyorum. 2016 yılında açılmış yani 8 sene önce açılmış bir merkezdir. Burada, 'villa' diye bahsettiğiniz yerler, 10 tane konut, öğrencilerin, gençlerin, Türkiye'den giden akademisyenlerin, araştırmacıların kullandığı altyapılardır. Bu külliye sadece ibadet hizmeti değil, Türk kültürünü tanıtma; restoranıyla, yemekleriyle, motifleriyle, orada Türk kültürünü tanıtma fonksiyonu da icra etmektedir. Dolayısıyla, çok boyutlu bir faaliyet yürütmektedir ve bütçeden de hiçbir gelir almadan gelir getirici faaliyetleriyle işletme giderlerini finanse etmektedir. Diyanet İşleri Vakfıyla ilişkilidir" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın ardından söz alan İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın saygınlığının korunması konusunda Yılmaz'a katıldığını belirterek, "Ancak bu yatırımı niye eleştirdim? Bakın, Türkiye'de bu kadar ciddi açlık ve sefalet varken, 4 milyar liralık bir yatırımdan bahsediyoruz. 2022 yılında bu yatırım 2,5 milyon dolar zarar etmiş. Öte yandan, sadece 1 yıllık personel gideri 700 bin dolar. Yani buradaki personel nasıl alınıyor, 2,5 milyon dolar niye zarar ediyor, burada hamamlar niye var yani hamamın tanıtılması mıdır Diyanetin vazifesi; benim eleştirdiğim bu. Öte yandan, diyorsunuz ki, '2013 yılında yapıldı.' O gün de hataydı yani bugün eleştiriyorsak o gün de yapılanın hata olduğunu eleştiriyoruz. Bir kere daha altını çizerek söylüyorum: Diyanetin yapacağı hizmetlerin arkasındayız ama bu hizmetlerin hakkaniyetli olması ve denetlenebilir olması çok önemli. Mesela, siz biliyor musunuz; bu binaları kim yaptı, ihale yapıldı mı, bu 100 milyon dolarlık yatırım nasıl yapıldı? O paraların nasıl toplandığını biliyorum ben" dedi.
Cumhurbaşkanlığı ve ona bağlı kurum ile kuruluşlar üzerine CHP, AK Parti, Saadet Partisi, İYİ Parti gruplarının değerlendirmelerinin ardından sıra MHP Grubu’na geldi. MHP Grubu adına söz alan Ankara Milletvekili Yaşar Yıldırım, Diyanet Başkanlığı üzerinden İslam dinine saldırılar yapıldığını vurgulayarak, "Diyanet İşleri ile ilgili akla hayale gelmemiş her türlü iftira, her türlü yalan, her türlü manipülasyon var; medyada, sosyal medyada. Yapanlar kim? Haçlı artıkları. Bilenler de bilmeyenler de bu modaya uyuyor. Bilerek veya bilmeyerek sanatçımızdan siyasetçimize, akademisyenimize kadar herkes bu ağın içinde, bu şeklin içinde. Şimdi bakıyorsunuz, bir haber: Efendim, Diyanet İşleri Başkanı Arapça soruya cevap veremedi, ne oldu? Tercüman kullandı. Bu nedir? Bu, diplomasi nezaketinin bir kuralıdır. Kimse kalkıp kendi diliyle dışarıda konuşmaz, o memleketin diliyle konuşmaz, tercüman kullanır. Dönüyoruz, efendim, Diyanet İşleri Başkanımız avucunun içine dua yazmış. Bizim müezzinimiz, imamımız, müftümüz, hepsi on beş dakika irticalen dua edecek şekilde eğitim almış kapasiteye sahiptir. Diyanet İşleri Başkanı avucuna mı bakar? Nedir maksat? İtibarsızlaştırma, İslam'a olan güveni sarsma, İslam'a olan güveni yerle bir etme, toplumumuzun içerisinde İslam'ı zayıflatma ama İslam'a direkt saldırı yok" değerlendirmesinde bulundu.
Ardından Yıldırım, Alevilerin başının tacı olduğunu ve Alevilerin seçim malzemesi haline getirilmemesi gerektiğini söyledi. Yıldırım, "Biz sadece Alevileri senede bir gün, seçimde bir gün olarak da hatırlamıyoruz, onlara oy potansiyeli gözüyle de bakmıyoruz. Alevilerin inançlarını, Alevilerin geleneklerini de yaşatmaları gerekir. Dünyada İngiltere tarafından, Almanya tarafından üretilen bir şey var: Ali’siz Alevilik, İslam'ın dışında bir Alevilik. Alevilik, İslam'ın içindedir. Lübnan'da, Gazze'de, İsrail öldürürken Alevi Müslüman, Sünni Müslüman, Şii Müslüman diye bakmıyor; kesiyor, kesiyor. Onun için bizim Alevilere sahip çıkmamız gerekir. Çıkıyor muyuz? Çıkıyoruz. Sadece lafla Alevi'ye sahip çıkılmaz, kürsüden konuşmayla da Alevi'ye sahip çıkılmaz; gidin, Alevi'ye nasıl sahip çıkıldığını Hacıbektaş'ta görün. Alevi'ye böyle bakacaksınız; Alevi'ye sadece işkembeyikübradan, lazım olduğu zaman, 'Oy ver', 'Ceketimi de asarım oy verirsiniz' değil, biz Alevi'ye böyle bakıyoruz, kalıcı bakıyoruz; çadır kurmuyoruz Hacıbektaş'a, Hacıbektaş'a yatırım yapıyoruz, insanımızı kucaklıyoruz" ifadelerini kullandı.
MHP Ankara Milletvekili Yaşar Yıldırım'ın açıklamaları üzerine söz alan CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, "Diyanet İşleri Başkanlığına partimizin herhangi bir şekilde olumsuz görüş verip yıpratması imkansız çünkü bu kurumu Gazi Mustafa Kemal Atatürk kurmuş. Diyanetin duruşu, Diyanet İşleri Başkanlığının verdiği görüşler, fetvalar, açıklamalar toplumu genellemeli ve toplumu, dini geliştirmeli, öne çıkarmalı, adalet demeli, israfa karşı çıkmalı. Şimdi, üzülerek bir şey söylemek istiyorum ki maalesef İslami makaleler ve araştırmalar da biz Avrupa'nın gerisindeysek burada bir sıkıntı var. Bugün İngiltere, İsveç, İsviçre, Almanya araştırmalar yapıyor ve dünyayla paylaşıyor, birçok bilim adamı İngiltere'de. Oysa bunu Türkiye yapmalı, Orta Doğu'ya ışık olmalı; bunu hep söylüyoruz" diye konuştu.
Başarır, Alevilerle ilgili atılan güzel adımların da olduğunu ve teşekkür ettiğini söyledi. Başarır, "Üzülerek söylüyorum, bir ayrıştırma yapmak istemiyorum ama sormak isterim: 81 ilde kaç Alevi vali var? Milyonlarca Alevi yurttaşımız var. Kaç başsavcı var? Kaç emniyet müdürü var? Yok. Bu, bir tesadüf mü? Bazı mülakatlarda, bazı sınavlarda insanlar mezhebinden, isminden dolayı elenebiliyor. İşte bunu aşabilirsek, gerçekten inanca, mezhebe göre değil liyakata göre, bilgiye göre, akla göre valiyi, kaymakamı, emniyet müdürünü atayabilirsek ülkede çok şey düzelecektir. Şuna da üzüldüm, 'Ceketimi koysam Aleviler oy verir', vermez, Aleviler vermez, vermez, cekete oy vermez. Yeri geldiğinde en önemli tepkiyi bize, partimize de verir, eleştiriyi ama bu konuda hepimiz samimi olalım, ayrıştırmayalım. Bugün bir valinin bile Alevi kökenli olmaması aslında hepimizin ayıbı diyorum" dedi.
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır'ın ardından söz alan MHP Grup Başkanvekili Filiz Kılıç, Aleviliğin bir mezhep olmadığını belirterek, "Alevilik bir mezhep değildir, bir yoldur. Bir de biz, nüfus sayımlarında ya da atamalarda, 'Siz Alevi misiniz, Sünni misiniz?' diye sormuyoruz. Yani bunu nereden biliyorsunuz, Alevilerin belli bir yere getirilmediğini, belli bir makam verilmediğini? Onu da merak ettiğim için sizlere soruyorum. Sayın Yaşar Bey de şu anda Diyanetle ilgili mevcut olan durumu bize aktardı ve asla, burada sizi rahatsız edecek bir durum da söz konusu olmadı. Zaten siz de büyük bir çoğunluğuna katıldığınız, hakkını verdiniz" değerlendirmesinde bulundu.
MHP Grup Başkanvekili Filiz Kılıç'ın ardından söz alan CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, "81 tane ilimiz var. Nüfus sayımında ya da herhangi bir şekilde Alevi- Sünni buna bakılmadığını ben de biliyorum. Bakılmaması gerektiğine de inanıyorum ama siz bana şunu söyleyebilir misiniz? Uzun yıllardır beri 81 ilden birinde neden Alevi inancına sahip bir valimiz yok ya da başsavcılardan yok. Antalya'yı, Mersin'i, Adana'yı, Hatay'ı, Bursa'yı, İstanbul'u, Ankara'yı; uzun süreden beri valileri biliyoruz, bu ülkede yaşıyoruz. Her gittiğim yerde valiyle konuşuyorum, sohbet de ediyorum, soruyorum. Bu konuda özel bir araştırma yapmıyorum ama maalesef ki böyle" ifadelerini kullandı.
Genel Kurul'da karşılıkla sataşmalar sürerken söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, "Bizim ortak birliğimiz, beraberliğimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak hiç kimsenin dinine, inancına, mezhebine bakmadan 85 milyonu kuşatan bir anlayıştır. Hem hükümetimizin hem partimizin yaklaşımı bu şekildedir ve inançlar önünde, düşünceler önünde, Alevi vatandaşlarımızın da kendi kimliklerini ifade etmekte yaşadığı zorlukları AK Parti hükümetleri döneminde, Cumhur İttifakı olarak bizler ortadan kaldırdık. Herkesin kendi inancını kendi inandığı şekilde yaşaması ve inançlarının, kültürlerinin önündeki engelleri ortadan kaldırmak için hiçbir ayrımcılığa tabi tutmadan siyasetimizi ortaya koyduk. Biz Alevi'siyle, Sünni'siyle, Türk'üyle, Kürt'üyle, Arap'ıyla, Çerkez'iyle 85 milyon bu farklılıklarla zenginlik olduğumuzu bu zenginlikleri de bir ayrımcılık olarak görmeden, gerek kamu çalışmalarında gerekse diğer faaliyetlerde kimliğine, düşüncesine, inancına bakmadan herkesi Türkiye Cumhuriyeti'nin onurlu ve eşit vatandaşı olarak görüyoruz" diye konuştu.
AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül'ün ardından söz alan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, "Mevkidaşım Abdulhamit Başkanın gerçekten görüşlerine katılmayı çok isterdim, sözler güzel ama gerçekler ve pratikler ne yazık ki buna denk gelmiyor. Şimdi, bu ülkede yaşayan milyonlarca Alevi var, 20 milyondan fazla Alevi var ve halihazırda Alevilerin inancı kabul edilmiyor, hala bu ülkede cemevleri ibadethane olarak kabul edilmiyor, Aleviler hala dünya kadar sorun yaşıyor, bu ülkede AİHM kararına rağmen zorunlu din derslerinde Alevi çocukları asimile edilmeye devam ediliyor. En son olarak da Alevilerin cemevlerini ibadethane olarak kabul etmeyen AKP hükümeti cemevlerini götürdü, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Alevi- Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurumunu kurdu ve oraya bağladı. Şimdi, burada lafla peynir gemisi yürümüyor. Öncelikle lafa bakıyoruz, bir de pratiğe bakıyoruz, arada 180 derece fark olduğunu görüyoruz" dedi.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, Diyanet İşleri Başkanlığının saygın bir kurum olduğunu kaydederek, "Muhalefet partisi milletvekilleri olarak, zaman zaman devletin işleyişiyle ilgili, kurumların işleyişiyle ilgili hataları, yanlışları dile getiriyoruz ve bunu yaparken de iyi niyetle o kurumların rehabilite olması, daha güçlü olması, daha düzgün çalışması niyetiyle yapıyoruz. Tabii, Diyanet İşleri Başkanlığının temsil ettiği kimlik itibarıyla dilimize daha çok özen gösteriyoruz, daha çok itibar gösteriyoruz. Atatürk'ün kurduğu bir kurum ve bir inancın aynı zamanda ülkede varlığını sürdürebilmesi ve o inanç sahiplerinin muhafaza edilebilmesi açısından üstlendiği misyon bakımından değerli görüyoruz ama Diyanet İşleri Başkanlığının da yapılan eleştirileri dikkate alıp alınganlık göstermeden onları dikkate alıp gereğini yapması son derece kıymetli. Öte yandan, bugün bu güzel ülkede hala etnik kimlik, inanç ya da buna benzer tartışmalar oluyor olması hakikaten bizim için büyük bir eksiklik ve yetersizlik" değerlendirmesinde bulundu.