Ankara'da düzenlenen 'Türkiye’de Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yollarının Geliştirilmesi' projesinin kapanış konferansına Bakan Tunç'un yanı sıra, Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Jurgis Vilcinkas, bürokratlar, hakimler, savcılar ve davetliler katıldı. Bakan Tunç, Yargı Reformu Strateji Belgesi için 1 yıldır uzun bir çalışma gerçekleştirildiğini, bütün tarafların görüşlerinin alındığını, şimdi de vatandaşların görüşlerinin internet sitesi üzerinden alınmaya başladığını belirtti. Tunç, "Geniş bir çalışma gerçekleşti. Hedefimiz vatandaşlarımızın yargı hizmetlerinden en etkin bir şekilde yararlanabilmesini sağlamak, gecikmeden adaletin tecellisini sağlamak. Bu konuda da yargı teşkilatımıza gayretleri içinde teşekkür ediyoruz. Eylül sonu gibi Yargı Reformu Strateji Belgemiz açıklandıktan sonra orada yasamayı ilgilendiren hedefler olacak. İdari uygulamaları gerektiren hedefler olacak. 2024 ve 2028 yıllarını kapsayacak olan belgemizi hayata geçirmek için çalışmaya devam edeceğiz" dedi.
"Kayıtsız kalamazdık"
Bakan Tunç, 7 Ekim tarihinden bu gününe kadar Gazze'de soykırımın devam ettiğini, 40 binden fazla insanın şehit edildiğini belirtti. Tunç, 6 Eylül'de Ayşenur Ezgi Eygi’nin Filistinlilerin insan haklarını dünyaya duyurmak için gerçekleştirdiği barışçıl gösteride İsrailli askerler tarafından başında vurularak şehit edildiğini belirterek, "Hem bizim vatandaşımız hem de Amerikan vatandaşı çifte vatandaş. Ayşenur kardeşimize Allah'tan rahmet diliyorum, mekanı cennet olsun. İsrail saldırganları buradan bir kez daha lanetliyorum. Ayşenur'un hakkını, hukukunu savunmaya devam edeceğiz. Biz öncelikle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız vatandaşımızın orada hukuksuzca bir terör saldırısında, İsrailli saldırganların saldırısıyla şehit olmasına kayıtsız kalamazdık. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız, iç hukuktan kaynaklanan yetkimizi kullanarak bir soruşturma başlatmış durumda. Aynı zamanda yine uluslararası hukuk anlamında da takiplerimize devam ettireceğiz. Birleşmiş Milletler (BM) yargı dışı ve infazlar özel raportörünün derhal harekete geçmesi, bağımsız bir soruşturma komisyonu oluşturarak bir rapor hazırlaması için çalışmalar yürüteceğiz. Ve daha sonra bu raporun BM İnsan Hakları Konseyi'ne, İsrail aleyhinde Uluslararası Adalet Divanı'nda devam eden soykırım davasına, yine Uluslararası Ceza Mahkemesinde devam eden soruşturmaya dahil edilmesiyle ilgili çalışmalarımızı da sürdüreceğiz" diye konuştu.
"Kırmızı bülten çıkaracağız"
Bakan Tunç, konferansın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakan Tunç, Ayşenur Ezgi Eygi'nin ölümüne ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturma başlattığını tekrarlayarak, "Ayşenur kardeşimizin hakkını, hukukunu savunmak bizim boynumuzun borcu. Tabii Ayşenur Ezgi'nin naaşı önce İstanbul'a gelecek, oradan İzmir'e ve sonrasında da ailesinin isteğiyle Didim'de defnedilecek, bu süreçte hukuki yollar var işletilmesi gereken. Öncelikle iç hukuktan kaynaklanan Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddelerinden kaynaklanan yargı yetkisini kullanmamız gerekiyor. Burada Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bu konuda yetkili ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından Ayşenur Ezgi Eygi kardeşimizin şehit edilmesi, katledilmesinden sorumlu olanlarla ilgili olarak bir soruşturma başlatmış durumdayız. Bu soruşturma kapsamında ilgili kırmızı bültenle yakalama taleplerimizi de uluslararası anlamda çıkarmış olacağız, talep etmiş olacağız, yakalanmasını isteyeceğiz" dedi.
"Uluslararası sistemde de onun hakkını korumak için çalışacağız"
Tunç, bazı tespitler olduğunu, Ayşenur Ezgi Eygi'nin başından vurularak şehit edildiğine ve edenlerle ilgili görüntüler, deliller olduğunu söyleyerek, "Bu anlamda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız bir soruşturma başlattı ve hiç hukuk bakımından sonuna kadar onun hakkını, hukukunu koruyacağız. Aynı zamanda uluslararası sistemde de onun hakkını korumak için çalışacağız. BM İnsan Hakları Konseyi'nin önüne bunu getirmemiz lazım, orada görüşülmesi lazım. Bu görüşmeler ve bu düzenlenecek raporların bir delil olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde soykırım davasına da Ayşenur'un şehit edilişine ilişkin dahil edilmesi lazım. Takip edeceğiz. Uluslararası Adalet Divanı'nda devam eden BM soykırım sözleşmesinin tüm unsurlarını ihlal eden İsrail hakkında müdahil talebinde bulunmuştuk. Bu davaya da Ayşenur'un dosyasını intikal ettireceğiz. Hem uluslararası hukuk anlamında hem de iç hukuktan kaynaklanan yetkimizi kullanarak Ayşenur'u şehit edenlerle ilgili soruşturma ve yakalama kararlarını uluslararası arenada çıkaracağız. Bir kez daha rahmet diliyorum yakınlarına. Cenaze yarın Bakü üzerinden İstanbul'a, İstanbul'dan da İzmir'e ve sonrasında Didim'de de defnedilecek" ifadelerini kullandı.
Naaşı Türkiye'ye getirilecek
Dışişleri Bakanlığı, Batı Şeria'da İsrail askerleri tarafından öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi'nin Türkiye'ye nakliyle ilgili işlemlerin tamamlandığını, cenazenin yarın ülkeye getirileceğini açıkladı.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, "İşgal altındaki Batı Şeria'daki barışçıl gösteri sırasında İsrail askerleri tarafından kasıtlı biçimde hedef alınarak öldürülen vatandaşımız Ayşenur Ezgi Eygi'nin naaşının Türkiye'ye nakledilmesiyle ilgili işlemler, bugün Tel Aviv Büyükelçiliğimiz ve Kudüs Başkonsolosluğumuz tarafından tamamlanmıştır. Merhumenin naaşının yarın ülkemize varması öngörülmektedir. Hayatını kaybeden vatandaşımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Soykırımcı Netanyahu hükümeti tarafından işlenen bu cinayeti bir kez daha lanetliyoruz. Bu suçun cezasız kalmaması için her türlü çabayı göstereceğiz" denildi.
Narin Güran soruşturması
Bakan Tunç, AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu'nun, Narin Güran'ın öldürülmesiyle ilgili sözlerinin sorulması üzerine, "Galip Bey basın mensuplarına açıkladı, burada dosyanın gizliliğini vurgu yaptı. Tabii o dosyanın gizliliğine vurgu yapan kısmı çıkarıldığında konu bağlamında kopmuş oluyor. Çok hassas bir konu. Yanlış anlamalara sebep olan cümleler kurmamamız gerekiyor. Bu konuda özellikle herkesin hassas olması lazım. Bizim derdimiz önce Narin'in naaşına ulaşmaktı, ulaştık. Eğer ulaşılamasaydı toplumda birilerinin neler yapacağını da daha ilk günden görmüştük. Belki de onlar, o sokaklarda gösteriler başlatan kişiler, eğer naaşına ulaşılamamış olsaydı çok daha farklı birtakım girişimlerde bulunacaklardı, bunlar doğru değil" dedi.
Tunç, soruşturmanın sürdüğünü söyleyerek, "Toplanan deliller var, alınan ifadeler var, Adli Tıp Kurumumuzun incelemeye aldığı bulgular var. Elde edilen araçlardan elde edilen kimyasal veriler var. Tüm bunlar hepsi değerlendirilecek. Elde edilen bulgular şu aşamada katillerin kim ya da kimler olduğuna yönelik önemli veriler içeriyor. 2 hafta sürecek bir inceleme. Bu patolojik, biyolojik ve kimyasal verilerin özellikle değerlendirilmesi belli bir zaman içerisinde gerçekleşiyor. Teknolojinin tüm imkanları sağlanıyor. İfadelerden yola çıkarak, Narin kızımızın naaşından elde edilen 91 doku var. Şu anda teknik incelemeler devam ediyor. Narin'in katillerine bir an önce ulaşılması ve hak ettiği cezaları alabilmesi için soruşturmanın etkin bir şekilde yürütülmesi lazım. Bizi derinden yaralayan bir konu Narin'in katledilişi. Dolayısıyla Narin evladımızın katledenleri, yargı önüne çıkarmamız lazım, bu bizim boynumuzun borcu. Dolayısıyla yargı huzurunda da bunların kanunumuzun gerektirdiği en ağır cezaya çarptırılması lazım. Çocuklarımızın korunması konusunda çok hassasız, çocuk istismarının önlenmesi konusunda çok hassasız, çocuklarımızı gözümüz gibi korumalıyız. Onları sadece ailelerinin korumasına bırakmamalıyız. Aileler korumalı; ama asıl görev devletin görevi. Bugün 22 kişinin ifadeleri adliyede alınmaya başlayacak ve sonuca göre soruşturma devam edecek" dedi.
Bakan Tunç, Narin'in ablasına ilişkin sorulan soruya ise, "Şu an odaklandığımız nokta Narin kızımızın katillerini bulmak. Bu soruşturmayı etkin bir şekilde yürütmek. Diğer farklı şüpheler bunların hepsi, Cumhuriyet savcılarımızın değerlendireceği hususlar" ifadelerini kullandı.
Bakan Tunç, Tekirdağ'daki istismar olayına ilişkin ise, Malkara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldığını belirterek, olayla ilgili 5 kişinin tutuklu olduğunu ve bebeğin de tedavi altında olduğunu söyledi.