Geçtiğimiz günlerde İran, topraklarında yapılan terör saldırılarına karşı Suriye, Irak ve Pakistan’da misilleme saldırıları düzenledi. Saldırıları Irak ve Pakistan kınarken İdlib’e yapılan saldırıyı Esad yönetimi kınamadı ama onun yerine tüm saldırıları ABD kınadı.

Irak ve Suriye saldırılarında İran, 1450 km menzilli Hayber Şekan balistik füzelerini kullanması dikkatlerden kaçmadı. İran’dan 1300 km’lik bir mesafede bulunan İdlib’teki DAEŞ hedefleri vuruldu. Tahran yönetimi 1300 km uzaklıktaki bir hedefin vurulmasının dünyada balistik füzeyle vurulan en uzun mesafedeki hedef olması açısından bir ilk olduğunu da iddia etti.

Ancak esas saldırı geçtiğimiz salı günü Aralık 2023’te Pakistan ve Afganistan arasındaki sınır bölgesinde 11 İranlı polis memurunun öldürülmesi ve 10 Ocakta da Belucistan-Sistan eyaletinde Rask şehrinde bir polis memurunun öldürülmesinden ve Kirman saldırılarından sorumlu tutulan Ceyş-ül Adl örgütünün Pakistan’ın Belucistan bölgesindeki kamplarına yönelik İran Devrim Muhafızlarının saldırı düzenlemesi olmuştur. Saldırıyı düzenleyen Devrim Muhafızları’nın açıklamasında ilk kez Belucistan rejim muhalifi “Ceyş’ul Adl” ile “DEAŞ-Horasan” örgütü arasında bağlantı olduğunu ifade etmiş ancak delil sunmamıştır.

Pakistan tarafı ise topraklarındaki saldırının yasa dışı ve kabul edilemez bir eylem olduğunu ve karşılık verme hakkının saklı tutulduğunu belirtti. Pakistan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, İran’ın Pakistan hava sahasını ihlal etmesi, iki Pakistanlıyı öldürmesi ve birçok kişiyi yaralamasının ardından Tahran’ı, saldırının ciddi sonuçları olacağı konusunda uyardı. Üst düzey bütün ziyaretler iptal edildi. Karşılıklı olarak her iki ülke de büyükelçilerini geri çağırdı.

Tır çarpması sonucu ölen 4 yaşındaki çocuğun cenazesi defnedildi Tır çarpması sonucu ölen 4 yaşındaki çocuğun cenazesi defnedildi

İran ve Pakistan’ın stratejik ortakları olan Çin, her iki tarafı da itidalli olmaya, gerginliğin tırmanmasına yol açacak eylemlerden kaçınmaya, barış ve istikrarı korumak için birlikte çalışmaya çağırdı. Buna rağmen korkulan oldu. Pakistan da İran’ın Sistan-Belucistan bölgesindeki terör hedeflerine yönelik “Marg Bar Sarmachar” adı verilen bir operasyon başlattı. Saravan şehri yakındaki hedefler vuruldu. İran ise Saravan şehri yakınında bir köyün vurulduğunu ve yabancı uyruklu 9 kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu. Pakistan, İran-Irak savaşından bugüne ilk defa İran topraklarına hava saldırısı gerçekleştiren bir yabancı ülke olarak kayıtlara geçti

Pakistan ise yaptığı açıklamada son birkaç yılda, İran'la yürütülen görüşmelerde kendilerine Sarmachar'lar diyen Pakistan kökenli teröristlerin İran içindeki yönetilmeyen alanlarda sahip olduğu güvenli sığınaklar hakkındaki ciddi endişelerini sürekli olarak paylaştıklarını söyledi. Pakistan, ayrıca “bu teröristlerin varlığına ve faaliyetlerine dair somut deliller içeren çok sayıda dosya da paylaşıldı” dedi. Açıklamada devamla “ciddi endişelere rağmen İran’ın harekete geçmemesi nedeniyle bu sözde Sarmacharlar, cezasız bir şekilde masum Pakistanlıların kanını dökmeye devam etti” şeklinde ifade edildi.

Aslında Belucistan hem Pakistan hem de İran için sorun teşkil eden bir bölge. Pakistan’daki Belucistan bölgesinden İran topraklarına saldırıda bulunan militanlar olduğu gibi İran’daki Belucistan bölgesinden de Pakistan topraklarına saldırılar yapılmaktadır. Belucistan‘ı böyle sorunlu bir şekilde ortada bırakan ise İngilizlerdir. 1947’de Pakistan ve Hindistan İngiltere’den bağımsızlıklarını aldıktan sonra Pakistan ile İran arasında var olan ve bir zamanlar bağımsız olan Belucistan bölgesi bu iki ülke arasında pay edildi. Sünni Müslümanların yaşadığı bu topraklar o günden bugüne bağımsızlık peşinde koştu . Dolayısıyla, şiddet bu toprakları hiçbir zaman terk etmedi.

Her iki ülke de birbirlerinin topraklarındaki ayrılıkçı gruplara maalesef göz yumdular. Özellikle, İran’la Hindistan, Pakistan’ın Belucistan bölgesindeki ayrılıkçı hareketlere destek verdikleri Pakistan yönetimi tarafından hep dile getirildi. Aslında Belucistan hem İran hem de Pakistan açısından jeopolitik bir tehdittir. İran ve Pakistan’ın iki önemli jeostratejik limanı Belucistan bölgesindedir. İran’ın Chabahar limanı Sistan-Belucistan bölgesinde olduğu gibi Pakistan’ın da Gwadar limanı yine Belucistan bölgesindedir. Her iki ülkeyi de Hint okyanusuna açan bu iki stratejik önemli liman aynı zamanda küresel ve bölgesel deniz ticareti açısından oldukça önemli jeopolitik varlıklardır. İran’ın Chabahar limanı Hindistan için oldukça stratejik önemi olan ve Çin-Pakistan ortak girişimi olan ve aynı zamanda Çin için bir donanma üssü olan Gwadar limanına karşı önemli bir denge unsurudur. İran ve Pakistan uzun süreden beri örtülü bir şekilde bu limanlar üzerinden büyük bir rekabet içerisindedirler. Benzer bir rekabet de limanlar üzerinden dolaylı olarak Hindistan ve Çin arasında yaşanmaktadır.

Belucistan bölgesi Pakistan için hayati bir önemi bulunmaktadır. Zira Belucistan bölgesi Pakistan’dan ayrıldığı andan itibaren Pakistan denize kapalı bir kara ülkesi haline gelecektir. Bundan dolayı okyanusa çıkış noktası olmayacaktır. Bunun yanında Belucistan bölgesinde bulunan Gwadar limanı Çin’in Yunnan bölgesinin denize çıkış noktasıdır. Özellikle Çin-Pakistan ekonomik koridoru için olmazsa olmaz bir bölgedir. Nihayet Pakistan adeta bir koridor gibi İç Asya’yı Belucistan ve Gwadar üzerinden Hint Okyanusuna bağlamaktadır. Benzer şekilde İran’ın da Belucistan bölgesini kaybetmesinin Chabahar gibi Hint Okyanusunda önemli bir limanı ve Hint okyanusu üzerinde kontrolü kaybetmesi anlamına gelecektir.

ABD, ise uzun süreden beri İran ve Pakistan arasında bağımsız bir Belucistan devletinin kurulmasını desteklemektedir; hatta Ortadoğu ile ilgili bütün plan ve projelerinin en doğu ucunda bağımsız bir Belucistan devleti bulunmaktadır. Özellikle, Bush döneminde Belucistan politikası ciddi manada ilgi görmüş, bizzat dönemin Dışişleri Bakanı Condolezza Rice’in Yeni Ortadoğu projesi içinde yer almıştır. ABD, Amerikan yanlısı bir Belucistan’ın Çin-Pakistan ekonomik koridorunu bitirdiği gibi Hindistan’ın da bölgede önünü açacağını düşünmektedir. Bu nedenle Belucistan ABD’nin Hint-Pasifik stratejisinde ve bölgesinde önemli bir jeopolitik çıpadır. Ancak ABD’nin bu planını aksatan tek engel İran’ın da oyunun içine dahil olmuş olmasıdır.

Sonuç olarak, İran ve Pakistan’da çok daha önceleri farklı alanlarda başlayan sürtüşmeler ve anlaşmazlıklar dün itibariyle farklı bir boyuta evrilmiştir. Pakistan nüfusunun kabaca %15’ini Şiiler oluşturmaktadır. Bu da İran’ın eline önemli bir koz vermektedir. Zaman zaman Pakistan’daki Şiiler, Afganistan ve Belucistan merkezli terör örgütlerinin saldırılarına uğramaktadırlar. Bu durum iki ülkeyi zaman zaman bir mezhep çatışmasının eşiğine getirmektedir. Şu an için iki ülkenin de stratejik ortağı olan Çin, arabuluculuk için devreye girmiş gözüküyor. Ancak İran’ın misilleme kararı aldığı günlerde Hindistan Dışişleri Bakanının Tahran’ı ziyaret ediyor olması da anlamlıydı. Acaba Pakistan topraklarındaki terör kamplarının yerlerini İran’a Hindistan mı verdi?

Cevap ne olursa olsun bir gerçek var ki o da tarafların hepsinin temel felsefesi barış, güvenlik ve işbirliği olan Şanghay İşbirliği Örgütü’nün tam üyesi olmasıdır. Bu nedenle Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Maria Zakharova yaptığı açıklamada, iki ülkenin, Rusya'nın kurulmasına yardımcı olduğu bir grup olan Şangay İşbirliği Örgütü'nün parçası olduğunu belirterek, “Ortaklık ilişkileri geliştirdiğimiz dost Şanghay İşbirliği Örgütü ülkeleri arasında bu olayların yaşanması üzüntü vericidir. Durumun daha da ağırlaşması bölgede barış, istikrar ve güvenlikle ilgilenmeyenlerin işine geliyor" şeklinde konuştu.

Her şeye rağmen, bu durum ister istemez Şanghay İşbirliği Örgütünün başını ağrıtacak; hatta onu sorgulanır hale getirecektir. Dahası Şanghay İşbirliği Örgütü dağılıyor izlenimi yaratacaktır.

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN