Dünya

Rusya-Ukrayna cephesinde gerilim tırmanıyor: 'Gidilebilecek tek yer Üçüncü Dünya Savaşı'

Rusya ve Ukrayna cephesinde 15 Kasım’dan itibaren önemli gelişmeler yaşandı. Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Putin ile telefonda görüşürken, ABD Başkanı Biden, Ukrayna'ya ATACMS füzeleriyle Rusya'ya saldırma izni verdi. Putin ise, 19 Kasım’da nükleer tehditlere karşı yeni bir doktrin imzaladı. 21 Kasım’da Ukrayna, Storm Shadow füzeleriyle saldırırken, Rusya buna hipersonik füze ile karşılık verdi. Gazeteci Ceyda Karan, tüm bu gelişmeleri CGTN Türk’te değerlendirdi.

Rusya-Ukrayna cephesi birbirini takip eden çok önemli gelişmelere sahne oldu. 15 Kasım'da Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, uzun bir aradan sonra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Bu görüşmenin ardından, 17 Kasım’da ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna’nın Rusya’nın derinliklerindeki hedeflere uzun menzilli ATACMS füzeleriyle saldırmasına izin verdi.  

19 Kasım’da ise Vladimir Putin, Rusya’nın toprak bütünlüğüne yönelik tüm stratejik tehditlere nükleer silahlarla yanıt verebileceğini belirten yeni bir nükleer doktrin imzaladı.  Ardından 21 Kasım’da Ukrayna, İngiltere’den sağlanan Storm Shadow sistemlerini kullanarak Rusya’ya bir saldırı düzenledi.  Son olarak Rusya, hipersonik ekipmanla donatılmış bir balistik füze kullanarak Ukrayna’nın Dnipro bölgesini hedef aldı.

Son günlerde Rusya-Ukrayna  hattında yaşanan tüm bu gelişmeleri Gazeteci Ceyda Karan, CGTN Türk’te değerlendirdi.

"Avrupa'yı bir panik havası sarmış durumda"

"Almanya'da durumlar parlak değil" diyen Ceyda Karan, Scholz ve Putin görüşmesiyle ilgili şunları söyledi:

"Her şey ortada. Avrupa'yı bir panik havası sarmış durumda. Çünkü Ukrayna çatışması hiç istedikleri gibi gitmiyor ve Amerika'da da "Proje Ukrayna"nın daha önce konuştuğumuz gibi asli sahibi Demokratlar, Joe Biden, neokonlar ve onlar kaybettiler Amerika'da. Şu an tabii yerlerine gelen yönetimin tam olarak ne yapacağını kimse bilmiyor. Bir takım dondurma krizi arayışları var ama bütün bunlar dönüp dolaşıp Avrupa'yı etkileyecek. Dolayısıyla da bir ayağı uluslararası ilişkiler açısından Olaf Scholz'un konuşmasını buna bağlayabiliriz. Gerçi hiç farklı bir şey söylememiş gibi gözüküyor konuşmada, Batı medyası sadece Scholz'un verdiği mesajlarla bildiğimiz mesajları verdi, yeni bir şey yok. Ama Rusya versiyonuna baktığımızda, Rusya'nın açık tavrını da çok net bir biçimde görebiliyoruz. İç politikaya ben daha çok bağlıyorum. Almanya'da durumlar parlak değil artık; ekonomi kurumlarının verilerinden ortaya çıkıyor. Bu kriz döndü dolaştı, hesapları tutmadı. Rusya çökecekti, yani stratejik yenilgi diye formüle ettiler, ekonomik ayağı var. Tam tersine, kendilerini etkilemeye başladı."

"Biz füze verdik, onlar kullandı anlatısı doğru değil"

"Rusya topraklarını vuranlar Amerikalılar" diyen Karan, Batı'nın Ukrayna'ya füze vermediğinin anlatını çizdi:

"Ukrayna'ya bir şey verilmiyor.  Bu füzeler Amerikalı uzmanlar tarafından kullanılıyor. Yani Rusya Federasyonu topraklarını vuranlar Amerikalılar, hatta İngilizler bile değil; İngilizlerin Storm Shadow'ları Rusya topraklarında kullanması yine Amerikalılara bağlı. Batıda, "Biz Ukrayna'ya füze verdik" diye anlatılıyor ama Ukrayna füzeleri kullanamıyor. Bakın, bunu Olaf Scholz da söylüyor. Şimdi anlatmak, izah etmek için söylüyorum; satır araları iyi okunmuyor çünkü Olaf Scholz, Toros füzelerini vermeyi reddederken şöyle cümleler kurdu, defalarca kurdu bunu: "Çünkü bizim uzmanlarımızı göndermemiz gerekirdi." Yani Almanlar vuracak o füzeleri, Ukraynalılar kullanamıyor. Dolayısıyla Batı'daki "Biz füze verdik, onlar kullandı" anlatısı doğru değil, yanlış bir şey, kendileri vuruyorlar. Yani bu komik hale geldi, maalesef böyle bir hal aldı. Ama hâlâ böyle "Ukrayna'ya füze verildi" diye sunuluyor çünkü çok iyi yaptıkları bir şey, anlatıyı belirliyorlar."

"Burada gerçekten irrasyonel bir akıl var"

"Krizin tırmandırılmasıyla gidilebilecek tek yer Üçüncü Dünya Savaşı" diyen Karan, bu durumun hepimizi ilgilendirdiğini ifade etti:

"Çok irrasyonel bir noktadayız. Kaybedilmiş bir savaşın tırmandırılmasıyla gidebileceği tek yer Üçüncü Dünya Savaşı. Başka bir özeti yok. Zelensky'nin barış zafer planı sunduğunda, Batılılar bunun ne kadar komik olduğunu söyleyerek dalga geçtiler. Batılılar, bunun Üçüncü Dünya Savaşı'na sebep olacağını, hatta Ukrayna'yı destekleyenlerin bile bunu yazdığını belirttiler. Bu kadar irrasyonel bir davranış kalıbı insanı düşündürüyor. Siyasi elitler, ülkelerini nasıl böyle bir yere sürüklüyor? Belki de 2007'deki Münih konuşmasından bu yana Rusya liderliğinin söylediklerini dinlememeleriyle ilgilidir. Bu noktada, yeni bir füze olan "Arieshnik" denendiği anlaşılıyor. Bunun denenmesi çok önemli, çünkü bu, stratejik bir değişikliğe işaret ediyor. Bu çatışmanın kendisinde bu değişimi görebiliyoruz. Batı, füzelerle başa çıkmada yetersiz kalıyor. Ukrayna'da mucize olarak sınıflandırılmayan 50 füze olduğu söyleniyor. 50 füzeden 6'sı kullanıldı, geriye 44 kaldı. Burada gerçekten irrasyonel bir akıl var. Yenilgiyi kabul edememek ve dünyayı bambaşka bir yere taşıma riski var. Bu durum hepimizi ilgilendiriyor, sadece Amerikalıları değil. Geldiğimiz yer böyle bir yer."

"Sorun, batının Ukrayna'yı kullanarak uyguladığı politikalarda gizli"

Putin'in yeni nükleer doktrini imzalama kararını değerlendiren Karan, bu sürecin zamanla gelişen bir durum olduğunu kaydetti: 

"Nükleer doktrin, bu çatışma başladıktan sonra güncellendi ve zaman içinde tartışıldı. Çünkü Rusya dışarıdan herkesin "Putin karar veriyor" dediği bir ülke olsa da, aslında burada bir yönetici ekibi, kadrosu var ve her şey tartışılarak karara bağlanıyor. Bu siyasi gelenekle alakalı bir durum. Bana sorarsanız, 9 Eylül'deki nükleer güncelleme onayı öncesinde bu karar zaten alınmıştı. Bu bir tesadüf değil, ya da biri "bunu yapalım" demiş falan da değil. Bu süreç zamanla gelişti. Geçen ay çıkan raporda sadece Putin'in onayı yer alıyordu. Onun kararına, yani böyle bir zamanlamayı tercih etmiş olabilir, ben bunu bilemiyorum. Ama şunu biliyorum: Amerikan nükleer doktrinini açıp bakarsanız, Amerika'nın herhangi bir savaşta, sırf kendisine üstünlük sağlamak için bile nükleer silah kullanma esnekliği vardır. Şu anki nükleer doktrinde Biden'ın büyük katkıları var. Bu arada, Rusya'nın eski nükleer doktrini, ilk kullanmama üzerine kuruluydu ve son derece sınırlıydı. Şimdi ise, saldırı altında olduklarını düşündükleri için, stratejik bir savunma amacı güdüyorlar. Çünkü karşılarında, "Sizi stratejik olarak yenileceğiz" diyen düşmanlar var. Düşünce kuruluşları, "Rusya'yı bölüp parçalayalım" diyor. Yeni Avrupa dış politika şefi olacak küçük ülke Estonya'nın lideri, eski Sovyet döneminden kalma biri, "Rusya'yı parçalayalım" diyor. Bu, tabii ki varoluşsal bir algı yaratıyor ve karşınızda nükleer silahlı bir güç varsa, buna izin vermek çok doğal. Şimdi böyle bir çerçeve var. Yani bütün bunlar, hepimizi ve tüm dünyayı sıkıntılı bir yere taşıyor. Burada bir siyasi sorun var ve bu sorun, Ukrayna'nın varoluşsal sorunlarıyla ilgili. Batının, Ukrayna'yı kullanarak uyguladığı politikalarda gizli. Bu sorunları çözmeden, Donbass'taki Ruslarla ilgili herkesin normalde kabul etmesi gereken meseleleri halletmeden, bu sorun çözülmeyecek demektir."

Röportajın tamamı için aşağıdaki linke tıklayınız