Bangladeş’te temmuz ayından beri süren öğrenci protestoları sonucu ülkeyi 15 yıldan beri demir yumrukla yöneten ve Asya’nın "Demir Leydi"si olarak adlandırılan Başbakan Şeyh Hasina, 5 Ağustos’ta görevinden istifa ederek Hindistan’a sığındı. Ülkede yaşanan protestolar, Şeyh Hasina hükümetinin 1971’de Bangladeş Bağımsızlık Savaşı'na katılanların ailelerine ve yakınlarına kamu görevlerinde ayrıcalık tanıyan, onlara özel bir kota belirleyen kararının kamuoyuna yansımasıyla patlak verdi. Aslında kamu görevlerindeki bu kota daha önce kısa bir süre uygulanmış sonra vazgeçilmişti. İlk protesto eylemleri Dakka Üniversitesi'nde başladı. Buradan tüm Bangladeş’e yayıldı. Özellikle, Şeyh Hasina’nın 1971’de Bangladeş’i kuran ve ilk Cumhurbaşkanı olan Şeyh Mucibur Rahman'ın kızı olması ve babasının taraftarlarına böyle bir ayrıcalık tanımasının açıkça mensubu olduğu, lideri olduğu Avami Birliği Partisi'ne yaradığı muhalefet tarafından iddia edilmiştir.
Özellikle, genç işsizliğin had safhada olduğu, sınırlı iş imkanlarının olduğu Bangladeş’te hükümetin kamu görevlerini ayrıcalıklı bir sınıfa vermesi özellikle öğrenciler ve gençler arasında büyük bir rahatsızlığa ve tepkiye neden olmuştu. Haftalardır süren olaylarda 300 kişi hayatını kaybetti. Şeyh Hasina'nın lideri olduğu Avami Birliği, ülkedeki protestoları muhalefetin organize ettiğini, özellikle Bangladeş Milliyetçi Partisi ile Cemaat-i İslami Partisi’nin bu protestolarda parmağı olduğunu iddia etti.
Bangladeş siyaseti başından beri sorunlu
Aslında, Bangladeş siyaseti daha kuruluşundan itibaren sorunluydu. 1971’den bugüne kadar Bangladeş’te 29 askeri darbe girişimi yaşandı. Bu girişimlerden bir kaçı başarılı oldu. 1975 yılında neredeyse iki ayda bir Bangladeş’te darbe yaşandı. O tarihten itibaren Bangladeş siyasi hayatı inişlerle çıkışlarla doludur. Bu yönüyle biraz ayrıldığı Pakistan’a benzemektedir. Gerçek şu ki Bangladeş’teki süreç çok daha önce, ocak ayında yapılan seçimlerle başladı. Şeyh Hasina’nın dördüncü kez Başbakan seçildiği bu seçimleri muhalefet partileri boykot etti. Dolayısıyla ortaya çıkan sonuç Batı’da, özellikle ABD’de demokratik olarak kabul edilmediği gibi, sağlıklı bir oy verme sürecinin de yaşanmadığı görüşü paylaşıldı. Toplumun her kesiminin temsil edilmediği ve oy kullanmadığı bu seçimlerden Şeyh Hasina zaferle çıktı. Bu andan itibaren Bangladeş’te muhalefet, Şeyh Hasina hükümetini meşru olarak kabul etmeyerek sürecin fitilini de ateşlemiş oldu. İşte böyle gergin bir siyasi ortam içerisinde Dakka Üniversitesi’nde öğrenciler ayaklandı ve kota kararı protesto edilerek nihayetinde Şeyh Hasina ülkeden kovuldu.
Bangladeş’e hakim olan Hint Okyanusu’na hakim olur
Bangladeş, jeostratejik konumuyla önemli bir ülke. Hint Okyanusu'nda, Bengal Körfezi’ne hakim konumda ve aynı zamanda Hindistan ile Çin arasında bulunan stratejik bir ülke. Öyle ki Bangladeş’i kontrol eden Bengal Körfezi’ni kontrol eder, Bengal Körfezi’ni kontrol eden ise Hint Okyanusu'nu ve özellikle Hint Okyanusu'ndan geçen stratejik deniz yollarını kontrol eder. Bu bağlamda, Bengal Körfezi'ne hakim olan iki önemli ülke var; birisi Bangladeş, diğeri ise Myanmar'dır. Bu nedenle, Bangladeş bölgesel ve küresel aktörlerin ana rekabet alanı olmuştur. Bilhassa, Hindistan ve Çin arasında sürekli git-geller içerisinde olan bir Bangladeş bulunmaktadır. Bu noktada, özellikle, ABD’nin Hindistan üzerinden Bangladeş’le stratejik ilişkiler geliştirmeye çalıştığı bilinmektedir. Aynı zamanda, Şeyh Hasina, Çin ile de dengeli ve stratejik ilişkiler geliştirmeye çalıştı fakat Pakistan-Çin stratejik ortaklığı Bangladeş’in Çin ile daha ileri bir stratejik ortaklığa gitmesini de engelledi. Buna rağmen 2016 yılında Şeyh Hasina Bangladeş’i Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi'ne dahil etti. Böylece Çin, Bangladeş'te köprüler, enerji santralleri ve demir yolu projeleri içeren altyapı inşa etmeye başladı. Çin, ayrıca Bangladeş'in askeri donanımın ana tedarikçisidir. Bölgede onu yakın bir müttefik olarak görüyor. Çin, Bangladeş’e ne kadar önem verse de Bangladeş’in Hindistan ile olan stratejik özel ilişkilerinin de farkındadır. Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, 2016 yılında Bangladeş’i ziyaret etmiş, Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina ise üç defa Çin’i ziyaret etmiştir.
Renkli Devrimler
2000’li yıllardan itibaren uluslararası ilişkiler literatürüne önemli bir kavram girmiştir. Bu kavramın adı "Renkli Devrimler"dir. 2003 yılında Gürcistan, 2004 yılında Ukrayna ve 2005 yılında Kırgızistan’da Renkli Devrimler gerçekleşmiştir. Kısaca, Renkli Devrim bir ülkede çeşitli nedenlerden dolayı halkın sokağa dökülmesi, mevcut hükümeti protesto etmesi ve halkın protestolarıyla mevcut hükümet devrilerek yerine yeni bir hükümetin seçilmesinin sağlanmasıdır. Bu süreçte protestoların dış güçler tarafından çeşitli vasıtalar üzerinden desteklenmesi en önemli ayırt edici özelliktir. Yavaş yavaş uluslararası medyada Bangladeş’te bir Renkli Devrim gerçekleştiği yönünde güçlü bir kanaat oluşmaya başladı. Lakin Bangladeş’teki Renkli Devrim dış destekli mi bu tartışılıyor. Özellikle Hint ve Rus basınında ABD’nin parmağı olduğu konusunda haberler yer aldı.
Muhalefetin, Şeyh Hasina’nın devrilmesinde büyük bir rolü vardır. Özellikle Şeyh Hasina'nın 2009 yılında kurmuş olduğu Savaş Mahkemesi 1971 yılında bağımsızlık mücadelesi sırasında kimi muhalifleri Pakistan’la işbirliği yapmakla suçlayarak ya hapse attırmış ya da idam ettirmiştir. İdam edilenlerin en meşhuru 2016’da Cemaat-i İslami Partisi'nin lideri Motiur Rahman Nizami’dir. Cemaat-i İslami Partisi, Şeyh Hasina iktidarına en büyük muhalefet hareketini yürütmüştür. Bangladeş Cemaat-i İslamiye Partisi aslında Pakistan’da kurulan Cemaat-i İslamiye Partisi’nin Bangladeş şubesiydi lakin iki ülke ayrılınca kendisi bağımsız bir parti haline geldi ama bu Pakistan’daki kökleriyle ilişkilerini kestiği anlamına gelmiyordu.
Bugün Şeyh Hasina’nın devrilmesinde en önemli rolü diğer muhalif partilerle birlikte Cemaat-i İslami Partisi'nin gerçekleştirdiği görülmektedir ve Şeyh Hasina'nın bundan sonra tekrar Bangladeş’e dönmesi mümkün gözükmüyor. Bangladeş Silahlı Kuvvetleri'nin yaptığı açıklamaya göre bir geçiş hükümetinin kurulacağı söylenmektedir. Bu bağlamda da siyasi partilerle görüşmelerin başlatıldığı haberleri gelmektedir. Siyasi partilerin katılımıyla geniş katılımlı bir geçiş hükümeti mi kurulur yoksa teknokratların oluşturduğu siyaset alanının dışından sivil yeni bir hükümet mi kurulur bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Fakat şu unutulmamalıdır ki Bangladeş kaderine terk edilecek bir Asya ülkesi değildir. Dolayısıyla Bangladeş siyasetinde her zaman Hindistan’ın, Pakistan’ın, dolaylı olsa da ABD’nin parmağı olacaktır.
Öğrenciler, ordunun önderliğinde bir geçiş hükümeti kurulmasına karşı. Şeyh Hasina’nın oğlu Sajeeb Wazed, yaptığı açıklamada en kısa zamanda erken seçimin yapılmasının Bangladeş’in hayrına olacağını söyledi. Bunu yanında, Sajeeb Wazed, Şeyh Hasina’nın ülkeyi terk etmesinin Bangladeş’e huzur getirmeyeceğini, şiddeti sona erdirmeyeceğini iddia etti. Bu arada, Bangladeş Cumhurbaşkanı hapiste bulunan eski Başbakan ve Bangladeş Milliyetçi Partisi’nin eski lideri Halide Ziya’nın serbest bırakılması emrini verdi.
Sonuç olarak, Şeyh Hasina ordudan beklediği desteği alamadığı için ülkeyi terk etmek zorunda kaldı ve Hasina’nın istifasında ordunun ısrarı etkili oldu. Genelkurmay Başkanı'nın Hasina’ya "ya istifa et ya da biz yönetime el koyarız" uyarısının ardından istifa ettiği iddia ediliyor. Ordu, can güvenliğini garanti ettiği Şeyh Hasina’yı askeri bir helikopterle güvenli bir şekilde Yeni Delhi’ye ulaştırdı. Bangladeş ordusu büyük bir profesyonellik içerisinde yönetimi devralmayıp sivil bir hükümetin kurulması için harekete geçti. Bu durum muhalefet tarafından da takdirle karşılandı. Nobel ödüllü Muhammed Yunus geçici hükümeti kurmakla görevlendirildi ve perşembe günü geçici hükümeti kurdu.