CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partililerle birlikte Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş.'yi (TUSAŞ) ziyaret etti. TUSAŞ Yönetim Kurulu Üyesi Osman Demirci’den bilgi alan Özel, daha sonra gazetecilere açıklama yaptı. Özel, TUSAŞ'a yönelik terör saldırısıyla büyük bir üzüntü yaşadıklarını belirterek, "Bugün ziyaret ettiğimiz kurum, Türkiye'nin göz bebeği bir kurum. Yaşanan süreçten dolayı hem sosyal medya üzerinden hem televizyonlarda çeşitli eleştiriler alınıyor. Bu konu önümüzdeki günlerde enine boyuna tartışılacak, güvenlik zafiyetiyle ilgili birtakım konular. Ama burada 17 bin kişinin çalıştığı bu kurumla ilgili şunu söylememiz lazım; hepimizi koruyan, sınırımızı koruyan, askerimizi koruyan, ordumuzu koruyan, hepimizin can güvenliğini sağlamak için gece- gündüz çalışan bu insanları koruyamadıysak hepimizin oturup bir düşünmesi, bir öz eleştiri yapması lazım. Elbette ki olayın sıcaklığı ortadan kalktıktan sonra hem Meclis eliyle hem de tüm yönleriyle araştırılacak ve üzerinde çok konuşulacak hususlar var. Burada aldığımız sunum sırasında da birtakım konularla ilgili bir takım yanlış değerlendirmeler konusunda bilgi sahibi olduk. Bazı görüntülerin, bazı fotoğrafların bizimle paylaşılmış olmasını da son derece kıymetli buluyoruz" ifadelerini kullandı.
"Durumun ciddiyetini kavramak gerekiyor"
TUSAŞ ile gurur duyduğunu aktaran Özel, burada üretimi devam eden 5'inci nesil yerli savaş uçağı olan KAAN'ın test uçuşuna ilişkin sosyal medyadan paylaşımda bulunan ilk siyasetçilerden olduğunu söyledi. Özel, "Burayla nasıl gurur duyduğumuzu ifade eden siyasetçilerden bir tanesiydim. Tüm CHP'liler, TUSAŞ'ın ve iştiraklerinin, TAİ'nin ve yapılan tüm projelerin arkasında büyük bir dikkatle takip ediyoruz. En çok destek olunması gereken kurumlardan bir tanesi. Hem savunma sanayiinin stratejik öneminden hem de ihracat yapıyor burası. Ve neredeyse 1 milyar dolar geçen sene Türkiye'ye yüksek teknoloji ihracatıyla gelir kazandırdılar. Türkiye'de cari açığın kapatılmasına katkı sağlayan bir kurumla karşı karşıyayız. Türkiye'nin ihracatının yüzde 4'ü yüksek teknolojiye, katma değer sağlıyor. Onu yapan kurumlardan bir tanesi burası. O açıdan yıpratmak yerine varsa o eksiklikleri derhal ve hızlı bir şekilde ortadan kaldırmak, bu tip kurumları korumayı kendine bırakmak yerine, bu tip kurumların en ciddi şekilde Silahlı Kuvvetler ve emniyet tarafından korunmasına dikkat etmek, belki bu kurumların içinde özel timler bulundurmak, en küçük askeri birliğin içinde 24 saat hazır bekleyen, kıyafetiyle yatan, silahı elinde uyuyan ani müdahale mangaları var, bunları mutlaka bu tip kurumlarda bulundurun. Bu kurum dünyada aynı kampüsteki en büyük, tek bir kampüs içindeki en büyük savunma sanayi kuruluşu. Ondan durumun ciddiyetini kavramak gerekiyor. Bu konuda İçişleri Bakanlığı'nın ve Milli Savunma Bakanlığı'nın kendi değerlendirmelerini de hızlı bir şekilde yapmaları gerektiğini ifade etmek isterim" diye konuştu.
"Teslim olmamak, en iyi cevap"
Terör saldırısının TUSAŞ'ı boşuna hedef almadığını aktaran Özel, şöyle konuştu:
"Bu hedef Türkiye'ye, 'Kendi uçağınızı yapıyorsanız, kendi uçak motorunuzu yapmak için bir azminiz varsa ve ülke olarak bunun arkasında duruyorsanız, ayağınızı denk alın' diyen bir dış kuvvet söylüyorsa, biz o dış kuvvete diyoruz ki 'Bizi yıldıramazsınız. Bu hedeflerden Türkiye'yi geriye bırakamazsınız.' Yok, içeride birileri burayı, bu stratejik hedefi seçerek ülkeye istikamet vermek veya birtakım olayların gelişimine engel olmak ya da yön çizmek istiyorsa, buna teslim olmamak, bunlara verilecek en iyi cevaptır. Terörü kim ne amaçla kullanıyorsa ne amaçla yapıyorsa, kimden ve nereden geliyorsa lanetliyoruz. Bunu çok açık ve net şekilde ifade etmek gerekir. Bütün vatandaşlarımıza şunu söyleyeceğim. Biz pazar gününe bir Yaşam Hakkı Mitingi koymuştuk. Ölen kadınlar, ölen bebekler, ölen çocuklar, yanan ormanlar, katledilen canlarla ilgili. Bu felaket yaşandıktan, bu hain saldırı yaşandıktan sonra dün o gündemle toplandık ve bir karar vereceğiz, mitingi iptal edecek miyiz, etmeyecek miyiz? Dedik ki 'Etmeyeceğiz.' Zaten biz bunları yapmayalım diye, zaten biz cesaretimizi kaybedelim diye, biz sinersek toplum sinsin diye yapıyorlar bunları. O yüzden belki müzik çalmayacağız, teröre ve her türlü şiddete karşı yaşam hakkını savunmaya devam edeceğiz. Vatandaşlarımıza şunu söylüyoruz. Elbette kişisel endişeler, yakınlarımızın güvenlik endişeleri son derece haklı ve insani endişeler. Ama terör bu endişeleri, bu korkuyu yönetmek istiyor. Terörden medet umanlar bunu yapmak istiyorlar. O yüzden çok açık bir şekilde biz korkmuyoruz, biz sinmeyeceğiz. Biz pazar günü saat 14.30'da Beşiktaş Meydan'da olacağız ve hem teröre hem her türlü şiddete meydan okumak için oradayız. Tüm İstanbulluları, İstanbul'a erişim mesafesinde olan herkesi de bu kararlılıkla mitinge bekliyoruz. O mitingi siyasi bir miting olmaktan çok, korkuya karşı meydan okuma mitingi olarak görüyoruz."
"Ortak düşmanlara meydan okumaya davet ediyoruz"
Özel, bir diğer tartışmanın 29 Ekim olduğunu söyleyerek, "29 Ekim'de de asla ve asla, elbette birtakım şarkıcılar çok neşeli, çok şu andaki ruh halimize uygun olmayan birtakım şarkıcıların yapacağı konserler, belki ileri bir tarihe ertelenebilir. Ama yaz havasına uygun her türlü konserin yapılması, korkmadan insanların meydanlara çıkmaları, tüm etkinliklerin iptal edilmemesi ve 100'üncü yılda yaşadığımız coşkuyla 29 Ekim'e sahip çıkmak da CHP'nin pazar günkü mitingini ertelemediği ruhuna son derece uygundur. Bir mitinge siyasiler katılabilir, siyasi parti üyeleri katılabilir, ona destek vermek isteyenler katılabilir; ama 86 milyonu 29 Ekim günü Cumhuriyet'e sahip çıkarken, sokaklarda olmaya, meydanlarda olmaya, Ankara'da 1'inci Meclis'in önünde olmaya, Anıtkabir'e yürümeye, Anıtkabir'de olmaya, her siyasi görüşten insanı, elinde bayrağıyla Cumhuriyet'e sahip çıkarken, Cumhuriyet'i kuran kadroların cesaretinden ilham alarak, Cumhuriyet düşmanlarına, bu ülkenin düşmanlarına, bu ülkenin ortak düşmanlarına meydan okumaya davet ediyoruz" diye konuştu.
"Gazeteciler gazeteciliğini yapsın, siyasetçiler siyaseti yapsın"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, PKK elebaşının Meclis'ten bölücü terör örgütüne silah bırakma çağrısı yapması yönündeki çıkışına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir yorumda bulunmamasını değerlendiren Özel, "Şöyle bir şey söyleyelim. Sorunun muhatabı ben değilim. Uçakta gazeteci yokmuş bu soruyu sormamışlar. Ama mutlaka gazeteciler bu soruyu soracaklar ve Erdoğan'dan bir yanıt alacaksınız. Ben o konudaki inancımı koruyorum. Yani dikkatle takip ettim haberi. Uçakta bu konuya değinmedi. Altını çizmişler hiçbir gazeteci bu soruyu sormadı. O gazetecilerin çocukları bir gün şöyle diyecekler; 'Benim babam eskiden gazeteciydi ve rahmetli babam.' Bir gün hepimiz öleceğiz. Çocuk da diyecek ki 'Rahmetli babam, rahmetli annem gazeteci', 'Kimdi' deyince, ismini söylediğinde, 'O gazeteci değildi' derler böyle yapılırsa. O yüzden gazeteciler gazeteciliğini yapsın, siyasetçiler siyaseti yapsın. Onun dışında değerlendirme; halkımızın, milletimizin bizim merakımızı giderecek olan, herkesin merakını giderecek olan ben değilim. Ben Erdoğan yerine konuşamam. O merakın giderilmesine katkı sağlayacak olanlar sizlersiniz" cevabını verdi.
"Kaya gibi karşısındayız"
Özel, Diyarbakır'da basın kapalı toplantıda söylediği iddia edilen, 'Şu an iktidarın karşısında olmak bize belki oy kazandırmaz ancak biz tarihin doğru tarafında olmuş olacağız' sözlerine yönelik soruya, şu yanıtı verdi:
"Arkadaşlar öyle bir şey yok. Öyle 'İktidarın karşısında olmak' der miyim arkadaşlar? Ben ana muhalefet partisi lideriyim ve iktidarın karşısındayım. Onları yenmek, iktidardan indirmek için gün sayıyorum, dakikalar sayıyorum. Böyle bir şey demem. 'O kapalı toplantıdan kötü niyetle yazılmıştır' demiyorum. Benzer bir cümle oldu. Şöyle söyleyeyim, iktidarın karşısında değil. 'Eğer biz Türkiye'ye barış getirecek, terörü bitirecek bir sürecin karşısında kısa vadeli beklentilerle durursak tarih önünde yanlış yapmış oluruz' dedik. Niye iktidarın karşısında olmayayım? Kaya gibi karşısındayız. Bizim karşısında durmadığımız şey, barış umududur. Karşısında durmadığımız şey, net olarak terörün bitmesi, silahların bırakılması umududur. Bu başka bir şey. İktidarın karşısında durmak, başka bir şey. Ayrıca şunu da söyleyeyim, yöntem olarak da oradan oraya bir parti siyasi yankesicilik umuduyla, 'Efendim Özgür Özel ülke vadetti' bir kelime sonra şunu söylüyorum; 'Bu ülkeyi Türklerle birlikte Kürtlerin de 86 milyonun kendini ait hissettiği bir ülke yapalım. Size devleti tam olarak benim gibi sahiplenmeyi teklif ediyorum' demek toprak teklif etmek demek midir? Teklif ettiğimiz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni 86 milyon olarak sahiplenmek. Buna kim karşı çıkabilir? Yok, efendim Abdullah Öcalan'ın fikri, o fikir Sayın Bahçeli'nin fikri. Biz dedik ki; 'Ne yapılacaksa Meclis karar verecek.' Sayın Bahçeli kendine özgü, çok tartışmalı bir şey söyledi ve bizim pozisyonumuz şu, çok net. Biz, 'Şehit ailelerinin ve gazilerin de yüzüne bakamayacağımız hiçbir sürecin içinde olmayız' dedik. Bu çok net. Biz barışı destekliyoruz, silah bırakmayı destekliyoruz. Ama Abdullah Öcalan'ı buraya getirme fikrinin sahibi Sayın Bahçeli'dir. Ona sorulması lazım. Bizim öyle bir fikrimiz yok. Ama biz, 'Tüm aktörlerin sözü kıymetlidir' diyoruz. Öcalan konuşacak diye illa Bahçeli'nin de kullandığı, DEM'le ortak kullanıyorlar, o kürsüye gelmek zorunda değil. Öcalan bulunduğu yerden, imkan verilir, o çağrısını yapar. Bu kadar basit bir meseleyi bir parti, siyasi yankesicilik yapacak, CHP'yi yıpratacak diye bu algı oyunlarına kimse alet olmasın. Bizim duruşumuz, pozisyonumuz nettir."
"Her konuda konuşan Erdoğan konuşsun"
Özel, TUSAŞ'a gerçekleştirilen terör saldırısının sürece nasıl bir etki edeceği sorusuna, "Yani nasıl bir süreç onu henüz bilmiyoruz. Erdoğan bir konuşsun. Her konuda konuşan Erdoğan konuşsun. Ona çok yer veren medya, sözüm meclisten dışarı versin. Erdoğan, geceleyin uykusunda konuşmaya başlasa canlı yayına geçenler bir Erdoğan'a bunu sorsunlar. Neden bahsediyoruz bir bilelim, ondan sonra. Ama TUSAŞ'a yapılan saldırının amacı neyse hepimizin ortak iradesiyle bu geri püskürtülmelidir onu söylemek isterim" dedi.