CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Muğla programları kapsamında Muğla Planlama Ajansı (MUPA) Lansmanı’na katıldı.

MUPA’nın başarı ve planlamanın ürünü olduğunu belirten CHP Lideri Özel, şöyle konuştu:

“MUPA, bu anlayışın yerel yönetimlere yansımasının bir ürünüdür. Yapılan iş bir planlama ajansının başlangıç klasmanıdır. Planlama, devlet geleneğimize 1960 yılında Devlet Planlama Teşkilatı’nın kurulmasıyla girmiştir. 1961 Anayasası, Devlet Planlama Teşkilatı’na anayasal güvence sağlamıştır. 1961 Anayasası’nın 129. Maddesi planlamanın önemini, buna tüm kurumların katılımının gereğini, bu planlama için devletin tüm imkanlarının seferber edileceğini ve bundan sonra o planlama dahilinde ülkenin akılcı ve bilimsel bir şekilde yönetileceğini tarif etmektedir. Bu konuda tüm tedbirleri almak üzere özel bir kanun çıkarılmasını da kanun koyucuya görev olarak vermektedir. Devlet Planlama Teşkilatına, kalkınma planları yapmak ve yıllık programları hazırlama görevleri verilmiştir. DPT, ilerici bir görüştür, devrimci bir yaklaşımladır. İlk yıllarında o dönem buna karşı çıka siyasiler, DPT’ye karşı ‘halk plan değil pilav istiyor’ söylemiyle planlamayı değersizleştirmeye çalışmışladır.  Ama daha sonraki dönemlerde bunu eleştiren siyasiler dahi DTP’nin yönlendirmelerine uyduklarında başarının geldiğini görmüşlerdir. DPT, cumhuriyetimizin insan kaynağına gösterdiği katkıyı hem de hazırladıkları kalkınma planlarının başarısıyla kendi yaptıkları katkı ortadadır. Cumhuriyetin tüm kazanımlarını yok etmek üzere harekete geçen bu iktidar işlevsizleştirdiği DTP’yi 2011 yılında kapattı. Görevlerini Kalkınma Bakanlığı’na devretti. Daha sonra Kalkınma Bakanlığını da kapattı. Kalkınma planı hazırlama görevini, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve bütçe Başkanlığına devretti. Biz, planlı kalkınmasının önemini biliyoruz. Bu konuda, yerel yönetimler de gelecekteki iş tutuş biçimimize ışık tutması açısından son derece önemli gördüğümüz planlama ajanslarına önem veriyoruz.”

“Muğla’nın kronik sorunları, ekonomik ve yönetimsel sorunları var”

AK Parti ve CHP’nin kamusal yönetim anlayışını kıyasla anlatan CHP Lideri Özel, İstanbul Planlama Ajansı (İPA) örneği üzerinden ilerleyerek MUPA’nın vizyonuna değindi ve şu ifadeleri kullandı:

Gazeteci Özlem Gürses tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi Gazeteci Özlem Gürses tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi

 “İPA, şimdi bir Marmara Planlama Ajansı’na dönüşerek hem Rumeli’ye hem Bursa’ya Balıkesir’e kadar elinin değdiği her yerde planlama imkanı yaratıyor. CHP Güneyde bir planlama ajansı, İç Anadolu planlama Ajansı, Ege Planlama Ajansı, Karadeniz Planlama Ajansı planlamışken Ahmet Başkan ‘Ege Planlama ajansı olacak ama Muğla, kendi başına turizm başta olmak üzere her bir ilçesi bir şehir gibi, sorunları farklı ve sorunları Muğla’dan bilinip çözülecek ama aynı anda Aydın’a da katkı sağlayabilecek, Denizli’ye de el uzatabilecek bir yapı, MUPA diye bir yapıyı hızla kurmamıza ne dersiniz’ deyince, ‘MUPA kurulsun, Ege Planlama Ajansı kurulsun. Ege Planlama Ajansı, Ege’nin benzer şehirlerine katkı koyarken MUPA ile gerektiğinde dayanışsın, koordine olsun ama turizmdeki bu kadar önemli bir kentin kendi planlamasının önene bir atalet koymayalım. Ama dayanışma ve yardımlaşma içinde olunsun. MUPA’nın konumlanması son derece özel stratejileriyle birlikte beni son derece heyecanlandırıyor. Bir genç kadın MUPA’ın başkanı. Tansu her tarafa koşturdu. Muğla Büyükşehir kazanırken de emek verdi, kazandıktan sonra da… Kentleri, ülkeleri yönetirken planlama çok önemli. Burada bizim ihtiyacımız ve beklentimizi doğru konumlandıran bir yapı kurdular. İlk görevi alan ve Ege Planlamayı bile beklemeden harekete geçen Ahmet Başkan’ın bu konudaki iradesi önemlidir. Ben MUPA için düşünülen mekanı gördüm, çok hoşa gitti. İleride hayata geçirilecek, ortaya konuşan hedeflerle birlikte doğrudan hem de mekânsal etkileşimi de vatandaşla ve Muğla için çalışmak isteyen herkesle mekânsal etkiletişimi sağlayacak. Muğla’nın kronik sorunları, ekonomik ve yönetimsel sorunları var. Bunlar, ancak ve ancak doğru planlamayla aşılabilir.”

“O şehirlerin cefasını çeken ama sefasını süremeyen vatandaşlar, hak ettiklerini çok daha iyi alacaklar”

Özellikle kıyı şeridinde yer alan CHP’li belediyelere yönelik yıldırma politikasına tepki gösteren Özel, planlamanın önemine vurgu yaparak şunları kaydetti:

“Başta Antalya ve Muğla olmak üzere en zor yönetilecek kentlerdir. Sebebi de şudur. Antalya 2,5 milyon kış nüfusuna göre, Muğla kendi kış nüfusuna göre devletten katkı alıyor. ‘Kıyılar nasılsa CHP’de kanunu ona göre yaparsak CHP’ye yarar. Biz madem ki kıyılar CHP’li belediye başkanlarını seçiyor, oralara az para gönderelim ki seçmenin bu tercihini cezalandıralım’ diyen bu anlayış kış nüfusuna göre para gönderiyor. Oysa Muğla’da, Bodrum’da Marmaris’te her gün kaç kişinin yaşadığı birkaç veriyi harmanlayarak çok basit şekilde günlük nüfus yüzde yarım sapmayla tespit edilebilirken ödemeler buna göre yapılmıyor. Bile isteye buralar güçsüz belediyelere dönüştürülüyor. Hatta turizmde turistlerin turist başına ödedikleri vergi bile bütün dünyada yerel yönetimlerin aldığı vergiyken bu ülkede genel iktidar tarafından alınıyor ki bu işler aksasın. MUPA şu anda zorlukları, güçlükleri, kıt kaynakları doğru ölçeklendirme ve veriyle yönetecek ve çok önemli işler yapacak. Sonra, Türkiye’de iktidar değişecek. Türkiye’de Devlet Planlama Ajansı yeniden kurulacak. Burada veriye dayalı taleplerle oradaki talepler ölçüştürülecek. CHP iktidarında Muğla ve onun gibi şehirlerde, o şehirlerin cefasını çeken ama sefasını süremeyen vatandaşlar, hak ettiklerini çok daha iyi alacaklar. Ben veriye ve planlamaya sonuna kadar inanıyorum. Ben esnek çözümlerin, gündelik sorunları aşmadaki kapasitesine inanıyorum. Ben Muğla’nın dinamiklerine, geçmişine, kurum kültürüne güveniyorum. Zoru, hep birlikte körü günler görmeden atlattık. İki ilçemiz hariç yüzde 95Winde yeniden CHP’li belediye başkanlarını hep beraber seçtik. Bundan sonra çok daha iyilerin hep beraber başaracağız. Ben size inanıyorum. Siz başaracaksınız, biz sinle övüneğiz.”

“Devletle millet karşı karşılaya gelirse her zaman millet kazanır”

Anayasa’nın ilk dört maddesine ilişkin Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un sözlerine değinen Özel, sözlerini şöyle konuştu:

“Bugün Türkiye, çok zor günlerden geçiyor. Kadınlarla ilgili en net tavrımızı ortaya koyduk. Anayasa’nın il dört maddesine saldıran HÜDA-PAR’ı, ona susan MHP’yi, ‘yok öyle şey diyen’ AK Parti’yi, ilk dört maddeyi tartışmaya açan Meclis Başkanı’nın niyetini çokça konuştuk. İsrail bize saldıracak korkusunu örgütleyerek… Umudu örgütleyemeyenler, korkuyu körüklerler. Bunu körükleyerek ‘açsın, yoksulsun ama tehlike büyük, İsrail saldıracak, bizim desteklemelisin’ diyenlere kapalı oturum yaptırarak bütün parti gruplarına hiçbir şey söylemediklerini ifşa ederek o büyük kandırmayacağı ortaya koyduk. Numan Kurtulmuş’a Muğla’dan son kez söyleyeyim. Anayasa’nın ilk dört maddesini bin yolla tartışmaya açtılar. İzin verilmedi Şimdi entelektüel tartışma açarak devlet ve millet kavramı üzerinden tartışmaya açmaya çalışıyor. Devletle millet karşı karşılaya gelirse her zaman millet kazanır. En iyi örneğine bakmak istiyorsan 31 Mart seçimlerine bak. Millet bizim yanımızda durdu, cevabını aldınız, hala akıllanmadınız. Yani benim inandığım temel anlayışla bu millet devletini sever. Gerekirse şehit olur. Ama karşına devlet dikilirse bu millet kazanır. Kenan Evren’e de öyle yaptı. Son seçimlerde Tayyip Erdoğan’a da aynısını yaptı. Bu entelektüel tartışma zerinden Anayasa’nın ilk dört maddesine uzanıyorsan… Orayı okuyan herkes şunu anlıyor, sana da onu tavsiye ederim. Kadınlar sahipsiz kalmasın, sokak hayvanları gibi kadınlar sahiplendirilmelidir’ diyen anlayışa siz söz verdiniz, meclise soktunuz, ittifak yaptınız. İstanbul Sözleşmesinden çıktınız. Bu ülkenin kadınlarının ve çocuklarının arkasından devleti çektiniz. Onlar da artık kadınlar ve çocuklar eskisi kadar güçlü değil dediler. 2011 senesinde İstanbul Sözleşmesi geldiğinde korkmuşlardı, rakamlar düşmüştü. Sonra yasal mevzuat yeterince iyi olmayınca, tartışmaya başlayınca artmıştı. İstanbul Sözleşmesinden beri bugündekiler yaşanıyor. O yüzden HÜDA-PAR’cılara verdiği sözleri tutanlarına karşı bu ülkenin bütün onurlu vatandaşlarının yaşam hakkını, Anayasayı ve Anayasanın kalbi olan ilk dört maddeyi savunmaya devam edeceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.”