Ölüm yıldönümünde Eva Siao ve Çin

Eva Siao, Nâzım Hikmet’in meşhur “Jokond ile Si-ya-u” şiirinde tanıttığı, sonradan Mao Zedong’un yakın arkadaşı olacak Çinli dostu Emi Siao’nun karısıdır ama yalnızca kocası üzerinden tanımlanamayacak kadar da koca yürekli bir kadın, önemli bir sanatçıdır. Nâzım, 1929’da kaleme aldığı şiirinde, Leonardo Da Vinci’nin Paris’teki Louvre müzesinde sergilenen “Jokond” (Mona Lisa) tablosundan yola çıkar bilindiği gibi ve Jokond’un müzeyi gezmeye gelen Çinli bir gence âşık olmasıyla birlikte yaşananları anlatır. Şiirde Si-ya-u, Paris’teki 1 Mayıs gösterisi sırasında tutuklanıp ülkesine gönderilince Jokond da Louvre’dan kaçıp aşkının peşine düşer.

 

Eva’nın gölgesi o dönemde Nâzım Hikmet’in şiirine düşmemiştir ama bu unutulmaz kadın ileriki yıllarda, şiirin kahramanı Emi Siao’nun gerçek aşkı olarak da tarihe geçecektir. Çiftin Almanya’dan Sovyetler Birliği’ne, İsveç’ten Çin’e uzanan zorlu yaşam öyküleri, 20. yüzyılın bütün büyük çalkantılarını, altüst oluşları ve devrimleri de içererek bir roman gibi okunur. Eva Siao, ülkemizde yayımlanan tek kitabı 450 sayfalık “Çin: Hayallerim Hayatım”da (Çev: Leman Çalışkan, Afa Yay., 1994) bütün açık yürekliliği, cesareti, sosyalizme olan inancı, her şeye rağmen koruduğu umudu ve iyimserliğiyle yaşadıklarını anlatır. Onurlu bir kadının, ele avuca sığmaz bir ruhun, bitmeyen bir enerjinin yansımasını buluruz bu kitapta. Eva Siao, tam anlamıyla Leonardo Da Vinci’nin fırça darbelerine layık, mükemmel bir portredir.

“Çin benim kaderim”

1911 Almanya doğumlu Eva Sandberg, 23 yıl önce, 29 Kasım 2001’de bu dünyadan ayrıldı. Bir Yahudi ailesinin kızıydı ve genç yaşta fotoğraf sanatına ilgi duydu. Sosyalizmi benimsedi, Çinli şair Emi (San) Siao’yla evlendi, Sovyetler Birliği’nde geçirdikleri 12 yılın ardından kocasıyla birlikte Çin Devrimi’ne katıldı, kızıl üs bölgesi Yenan’daki tek Batılı kadındı. Japon Saldırganlara Karşı Direnme Savaşı döneminde Çin’de iki erkek çocuk doğurdu, zorlu yolculuklara çıktı, devrimin önderleriyle, Mao’yla, Zhou Enlai’yla tanıştı, iç savaşa katıldı, Çin Komünist Partisi’nin zaferini gördü ve eşinin ölümünden sonra da hayatının sonuna dek Çin’de yaşadı. “Çin benim kaderim, ikinci vatanım” diyordu ve Kültür Devrimi döneminde saçma suçlamalarla yedi yıl cezaevinde kalmasına rağmen Çin’e sevgisinden ve bağlılığından vazgeçmedi, asla şikâyet etmedi. Bu gücü nereden aldığına dair “Çin: Hayallerim Hayatımda” şöyle diyor:

“Benim için mutluluk, gözümün önünde uğrunda savaşacağım bir ideal olmasıdır, ahenkli bir ruh ve gönül zenginliğidir. Fakat bu son ikisi gökten zembille inmez. Uğraş verilerek elde edilir. Kendi üzerimde kazandığım her zafer bir zenginliktir. Bu zenginlik bana, üstün olma gücü verir. Zor durumlara, hayal kırıklıklarına karşı direnme gücü verir. Pek çok defa söylediğim gibi: Bu gücü Çin’den, bu düşünceyi de Çin’in bilge felsefesinden aldım.”

Çin’i bütün dünyaya tanıtmak

Fotoğrafları ve belgesel filmleriyle Çin’in Batı’da tanınmasına büyük katkıda bulunan, birçok makale ve kitap yazan Eva Siao, Çin’in kültürel, toplumsal ve siyasi değişimlerini belgeleyen çalışmalarıyla dünyada adını duyurdu. Bir yabancı olarak özellikle Çin’in modernleşme sürecinde kırsal yaşam ve kültürel devrim yıllarına ilişkin fotoğrafları dikkat çekti.  Fotoğraflarında sıradan insanların hayatına ve Çin kültürüne derin bir empati ve sevecenlikle yaklaştı, bu yönüyle Çin’in kültürel tarihine dair önemli bir miras bıraktı. Eva’nın bir yabancı olarak Çin kültürünü derinlemesine benimsemesi, Mao’nun kitaplarını doğru kavrayabilmek için Çince öğrenmesi, tüm öğrendiklerini dünyayla paylaşma çabası çok öğretici biçimde anlatılır “Çin: Hayallerim Hayatım”da. Şu sözlerini de atlamayayım:

“Gerek resmi, gerek kişisel görüşmelerde, Batılı insanların Çin hakkında çok az bildiklerini hayretle gördüm. Çin’i sevdiğimi ve çektiğim bütün acılara rağmen hâlâ sevmekte devam ettiğimi açıklamam, karşımdaki insanlarda bu ülkeye karşı bir sempati uyandırıyordu. Yedi yıl hapiste hep düşlediğim gibi, Çin’i bütün dünyaya, gücümün yettiği oranda tanıtmayı başarmıştım.”

1994’ün Kasım ayında Türkiye’ye gelerek kitabının, başta Nâzım Hikmet Vakfı olmak üzere İstanbul’daki tanıtım toplantılarına katılan Eva Siao, Çin’i bir rüya ülkesi olarak algılıyor ve bu algısını dünyaya da yaymaya çalışıyordu. Ölüm yıldönümünde saygıyla anıyorum ve sahaflarda bulabilenlerin “Çin: Hayallerim Hayatım”ı mutlaka okumalarını öneriyorum.

Tunca Arslan