Türkiye

Nazlı Sinem Erköseoğlu davasında yeni gelişme: Can Paksoy'a yurt dışı yasağı

Beyoğlu'nda, bir apartman boşluğunda cansız bedeni bulunan Nazlı Sinem Erköseoğlu'nu öldürdükleri iddiasıyla yargılandıkları davada 2 kez beraat eden iki kardeşten biri olan Can Paksoy hakkında yurt dışı çıkış yasağı yönünde adli kontrol tedbiri konuldu.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatlarınca, 22 Mart'taki duruşmada davayı karara bağlayan İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesinin beraat hükmü kurduğu sanık Can Paksoy'un yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasına itiraz edildi.

İtirazı değerlendiren İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi, 4 Nisan'da verdiği kararda, sanık Paksoy hakkında yurt dışı çıkış yasağı konulmasına hükmetti.

Davanın geçmişi 

Nazlı Sinem Erköseoğlu'nun 26 Eylül 2010'da Beyoğlu Gümüşsuyu İnönü Caddesi'ndeki Mithatpaşa Apartmanı'nın havalandırma boşluğunda ölü bulunmasına ilişkin hazırlanan iddianamede, Mahmut Emre ve Can Paksoy kardeşlerin "kasten öldürme" suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılmaları istenmişti.

İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi, 4 Aralık 2014'te, Paksoy kardeşler hakkında, Erköseoğlu'nu "kasten öldürme" veya "tedbirsizlik, dikkatsizlik neticesinde ölümüne sebebiyet verme" suçlarından "şüpheden uzak yeterli delil elde edilemediğinden" beraat kararı vermişti.

Karar, müdahil Ergun Erköseoğlu ve avukatlarınca, "usul ve yasaya aykırı olduğu" gerekçesiyle temyiz edilmişti.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, temyiz incelemesi yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesi'ne 25 Ocak 2018'te yazdığı ek tebliğnamede, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının müdahillik haklarından yararlandırılmadan hüküm kurulduğu gerekçesiyle kararın usulen bozulması gerektiği görüşünü bildirmişti.

Yargıtay dosyayı esastan bozdu

Ek tebliğnamede, "Evdeki sabit telefonun, olay gecesine ilişkin kayıtlarının getirtilerek kimlerle konuşma yapıldığının mahkemece araştırılmadığı, kafa arkasındaki yaraların maktuldeki diğer yaralarla aynı zaman diliminde veya ne kadar önce oluştuğu hususunda Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor alınıp sanıkların hukuki durumunun değerlendirilmediği, maktulün arka kısmı uzun fermuarlı olan elbisesinin fermuarını tek başına kapatıp kapatmayacağının araştırılması gerektiğinin düşünülmediği, yerel mahkemenin verdiği beraat hükmünün yasaya aykırı bulunduğu ve kararın bozulması gerektiği" ifadeleri de yer almıştı.

Temyiz talepleri ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tebliğnamesini değerlendiren Yargıtay 1. Ceza Dairesi de 23 Mayıs 2018'de yazdığı kararla Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bu suçun "zarar göreni" olduğunu belirterek, müdahillik haklarından yararlandırılmadığını bildirmiş ve yerel mahkeme kararını usulden bozmuştu.

Yargıtay tarafından usulen bozmanın ardından dava dosyası yeniden görülmek üzere İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gelmişti.

Yargıtayın bozmasının ardından sanıkların yeniden yargılandıkları davada iki kardeşin de beraatlerine hükmedilmişti.

İkinci kez verilen beraat kararının ardından yeniden temyiz edilen kararda Yargıtay, Can Paksoy hakkında verilen beraat kararının bozulmasını isteyerek, "kasten öldürme" suçundan cezalandırılması gerektiğini kaydetmişti.

Üçüncü kez beraat etmişti

Davaya bakan İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi, 22 Mart'ta Yargıtay'ın bozma ilamına karşı bir önceki verdiği beraat hükmünde direnilmesini kararlaştırmıştı.

Sanık Paksoy'un üzerine atılı "kasten öldürme" suçu işlediğine dair mahkumiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle beraatine hükmeden heyet, sanık hakkındaki "yurt dışına çıkış yasağı" yönündeki adli kontrol tedbirini de kaldırmıştı.