Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine evet demesi, sadece ülkemiz açısından değil, yalnızca bölgemiz açısından değil, çok daha geniş ölçekte sonuçları olacak bir karar. Çünkü ABD; bu hamlesiyle bir yandan Rusya’yı yakın çevresinden çevrelemeyi sürdürüyor, bir yandan NATO’yu daha da genişletiyor ve bu ittifak üzerindeki yüksek nüfuzunu daha da pekiştiriyor, bir yandan da Avrasya’da konumunu geliştiriyor. Dahası ABD; küresel ölçekte aşınan hegemonya kabiliyetini, gerileyen ekolojik hakimiyetini durdurmaya çalışıyor. Şunu da vurgulayalım hemen, Ortadoğu’da etkili olmak için Avrasya’da güçlü olmak, Avrasya’da güçlü olmak için de Ortadoğu’da etkili olmak gerektiğini biliyor ABD. ABD’nin İsveç adımının başka nedenleri de var elbette. Bu nedenler arasında Arktik Okyanusu’nda her geçen gün daha da artan enerji rekabeti de var, ABD’nin silah satma ihtiyacı da. Zira çok iyi bildiğimiz üzere ABD ekonomisinin en önemli sektörleri arasında enerji sektörü ve askeri endüstriyel yapı da var. Enerji kaynak ve güzergâhları üzerinde söz sahibi olmak için ise elinde silah olması gerekiyor. Bunun aksi mümkün değil. Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliği konusundaki tavır değişikliği, ABD’yi fazlasıyla memnun ettiğinden, hemen Türkiye’ye F 16 savaş uçaklarının satışıyla ilgili ABD’den olumlu açıklamalar geldi. Üç yanında petrol ve doğalgaz bulunan, son yıllarda savunma sanayisindeki ihracat artışı dikkat çeken Türkiye; Finlandiya’nın ardından İsveç’in de NATO üyeliğine evet diyerek, ABD’nin elini çok rahatlattı. İsveç’in NATO üyeliği, önümüzdeki günlerde bölgemizi daha da istikrarsız hale getirecek bir hamle. Çünkü bundan böyle ABD’nin Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni delmeye yönelik çabaları daha da sıklaşacak. Keza Yunanistan’daki, diğer Balkan ülkelerindeki, Doğu Avrupa’daki ABD askeri varlığı daha da artacak. ABD; enerji konusunda da önce dünyadaki kaynakları yağmalamayı, satmayı ve tüketmeyi öncelediği, ayrıca rakiplerinin enerji tedarikini zorlaştırmaya, kesmeye çabaladığı için, bu konuda da yeni projeler gündeme gelecek. Çünkü Rusya’nın Avrupa’ya sattığı enerjinin azalması, Avrupa’nın başka tedarikçilere, LNG (sıvılaştırılmış doğalgaz) gibi başka kaynaklara yönelmesi, Avrupa’nın enerji gereksinimini karşılamak için Akdeniz çevresinde farklı kaynakların ve enerji nakil hatlarının öne çıkması, ABD’nin Avrupa üzerindeki mevcut etkisini daha da artıracak. Bu şartlarda Türkiye; Karadeniz’in güvenliği, huzuru ve istikrarı, Karadeniz’e sahildar olmayan ülkelerin Karadeniz’de bayrak göstermemesi için, eskisine oranla daha fazla çaba göstermek durumunda kalacak. Akdeniz’i daha da gergin hale getirmek isteyen ABD’nin bu yöndeki adımları, Türkiye dahil bölge ülkelerini daha fazla zorlayacak. O nedenle, ABD kaynaklı bölünme tehdidine karşı mücadele veren, ABD destekli bölücü terör örgütlerine karşı savaşan, ABD destekli darbelere, darbe girişimlerine maruz kalan Avrasya ve Ortadoğu ülkelerinin kendi aralarındaki ittifak ve işbirliklerini daha da geliştirmeleri, güçlendirmeleri önümüzdeki süreçte zorunlu olacak. Barış Doster   YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN