Çin

NATO’nun Çin yanılgısı

NATO’nun Çin karşıtı açıklamaları ve Soğuk Savaş sonrası düzenlenen en büyük tatbikatı tansiyonu daha artıracak. ABD’nin önderliğindeki örgüte üye ülkelerin sormaları gereken sorular artıyor.

NATO hesaplaşmaya mı gidiyor? NATO'nun Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana planlanan en büyük askeri tatbikatları olan "Steadfast Defender 2024" tatbikatları, karmaşık bir oyunun sonuna hazırlık gibi görünüyor. Atlantik'ten NATO'nun doğu kanadına kadar uzanan alandaki tatbikatlara 90.000 NATO askeri katılacak. Bu sadece bir güç gösterisinden daha fazlası: NATO’nun stratejik hareketini ifade ediyor. Gerçek dünyadaki coğrafi verilerden ilk kez yararlanacak olan tatbikatlar münferit bir olay değil bir olay değil aksine küresel ve Avrupa jeopolitik dinamiklerindeki değişime bir tepki.

NATO'nun artan savaş hazırlığı, "büyük bir savaşın yakın olduğu" yönündeki aciliyet duygusunu hızla yayıyor ve en önemlisi, NATO bu savaş gerilimini Asya'ya kadar genişletmeye çalışıyor. NATO'nun bu bağlamda "düşman" terimini kullanması Avrupa medyası tarafından geniş çapta Rusya'ya bir gönderme olarak yorumlandı. Buna karşın tatbikatların dalga dalga yayılan etkisi Avrupa'nın çevresinin de ötesine uzanıyor. NATO'da askeri nüfuzunu Asya'ya doğru genişletme yönünde açık bir eğilim var: Öyle ki liderler "Çin tehdidi" söylemini güçlendiriyor.

Stoltenberg’in açıklamaları ne anlama geliyor?

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve İngiltere Savunma Bakanı Grant Shapps bu ekseni yansıtan açıklamalarda bulundu. Stoltenberg bu durumun “NATO’nun Asya’ya girmesiyle değil, Çin’in Batı’ya yaklaşmasıyla ilgili olduğunu” söyledi. Shapps’ın Londra’daki sözleri bu ifadelerle eşleşecek nitelikteydi. İngiliz bakan Çin’in Batı’nın sabrının tükenip tükenmediğini değerlendirdiğini iddia etti. Bu ifadeler tehlikeli bir duruma işaret ediyor. Batılı tarafından Çin artık Rusya-Ukrayna savaşındaki bir destekçi olarak görülmüyor, NATO ve ABD'nin düşman olarak gördüğü bir grubun parçası olarak kategorize ediliyor. NATO, Çin'in yükselişini askeri güçle kontrol altına almayı amaçlıyor ve bu da Çin'in ABD'nin stratejik bir aracı olduğunu gösteriyor.

ABD, Çin'e yönelik stratejisiyle Çin'in komşu ülkelerini yakından uyumlu hale getirmeyi amaçlıyor. Japonya'nın yakın zamanda saldırı yeteneklerini geliştirmek için Tomahawk seyir füzeleri satın alacağını duyurması savunma odaklı politikasından bir sapmaya işaret ediyor. NATO da benzer biçimde Çin'in komşularıyla, özellikle Japonya'yla askeri bağlarını güçlendiriyor ve bölgedeki istişareleri kolaylaştırmak için Japonya'da bir ofis açmaya çalışıyor.

Çin askeri bir eylemde bulunmadı

Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin'in küresel büyümeyle bağlarını güçlendirmeye devam etmesi kaçınılmaz. Çin'in gelişimi çeşitli alanlarda belirgindir ve Çin'de üretilen ürünlerin Avrupa pazarına nüfuz etmesi Çin'in ekonomik gelişiminin en iyi kanıtıdır. Buna karşın Çin hükümeti Avrupa'ya herhangi bir askeri eylemde bulunmadı veya asker, savaş gemisi veya uçak konuşlandırmadı. Çin'in güç kullanma kapasitesi olsa bile bu tür eylemlerde bulunmaya niyeti yok.

Mevcut durum NATO'nun perspektifinden önemli ölçüde farklılık göstermektedir. Çin, Batı'nın sabrının tükenip tükenmediğini değerlendirmiyor; bunun yerine NATO'nun Asya'daki eylemlerinin etkisini doğru bir şekilde değerlendirmesi konusunda ısrar ediyor. NATO, kendisini ABD'nin Çin'e yönelik stratejik yaklaşımında bir piyon olarak konumlandırarak genişlemenin sınırlarını zorlamaya devam ediyor.

Editörün notu: Yazı Global Times gazetesinde "ABD'nin Çin stratejisinin piyonu olan NATO genişleme sınırlarını zorlamaya devam ediyor" başlığı ile yayınlamıştır. Sadeleştirerek okuyuculara sunulmuştur.  ÇİN HABERLERİNİN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN